24 Eylül 2023

"Halkım çok aldatıldı"

TOPLUM, 23 Eylül 2023

Pablo Neruda ölümünün 50. yılında hep güncel

AHMET ARPAD

Pablo Neruda 12 Temmuz 1904'de Şili'de doğdu. Yaşamını 23 Eylül 1973'de yine Şili'de noktaladı. Bundan tam 50 yıl önce. Pinochet cuntasının dostu Salvador Allende'yi öldürmesinden 12 gün sonra. 11 Eylül 1973 sabahı sonun başlangıcı oldu. Neruda, Allende'nin son konuşmasını radyodan dinledi. Eşi Matilde'ye sarılmıştı. Pinochet'in askerleri cumhurbaşkanlığı sarayına tanklarla hücum etmekteydi. Neruda'nın evini de askerler çevirmişti. Telefonları kesilmiş, dostları kaçmıştı. Kaçamayanlar ise tutuklanmıştı.

"İnsan hayatında bazı şeyleri unutur", der Pablo Neruda. "Benim de unuttuğum anılarım vardır. Onlar toz olmuştur, ya da kırılan bir bardağın artık birleştirilemeyen parçaları gibidir. Bu sayfalarda geriye bıraktığım anılar arasında bazıları sararmış yapraklar gibi yere düşecek, ölecektir. Bazı anılarım ise zamanla yeniden canlanacak, yeniden hayat bulacaktır. Ben belki kendi hayatımı değil de, başkalarının hayatını yaşadım. Anılarım hayaletlerle dolu bir galeri, hayatım bütün hayatlardan oluşmuş bir hayat...Bir şair hayatı."

Pablo Neruda, çağımızda şiirin verimlilik sınırlarını, savaşlar, ayaklanmalar ve büyük toplum değişmeleri arasında aştığına inanır. "Sıradan insanın şiirle tartışıp anlaşması kimi kez kırıcı, kimi kez kırgınca olmuştur," der. Neruda kendini, mesleğini yıllar yılı, bıkıp usanmaz bir sevgiyle yapan el sanatkârına benzetir. "Biz şairler milletlerimize ve onların mutluluk savaşına sımsıkı bağlıyızdır. Mutlu olmak hakkımız!" Dostlarından İlya Ehrenburg bir yazısında ondan şöyle söz etmiştir: "Pablo tanıdığım az sayıda mutlu insandan biridir."

Şili halkının onlarca yıl çektiği eziyet ve baskı onun birçok şiirine konu olmuştur. Özellikle ülkenin verimli güherçile vadilerinde, kömür ocaklarında ve bakır madenlerinde en acımasız işlere katlanan insanlar Neruda'nın okurları idi. "Halkım çok aldatıldı," diye yazar Nobel ödüllü şair anılarında. "O nedenle ben vatanıma ellerim, kulaklarım ve ayaklarımla dokunmadan yaşayamam." Halkının çok sevdiği, bağrına bastığı bu edebiyat insanı ülkesinin en uzak köşelerine kadar gitmiş, on binlerin, yüz binlerin karşısında, ağlayan madenciler önünde şiirlerini okumuştur. "Şiirlerimi milletimin insanlarına kucak kucak dağıttım," der Neruda.  

Bir tren makinistinin oğlu Pablo Neruda yaşamının uzun yıllarını Birmanya, Çin, Siyam, Japonya ve Hindistan'da ülkesinin diplomatı olarak geçirdi. İspanya İç Savaşında Cumhuriyetçileri destekledi. Neruda, Şili edebiyatında "Mundovosismo" (yeni evrencilik) akımının öncüsüdür. Ülkesine döndükten sonra yıllarca milletvekilliği yaptı. 1971'de Nobel Edebiyat Ödülü'nü aldı.

Öğrenci liderliğinden Şili'nin başkanlığına

Başkan Salvador Allende çok yönlü bir aydındı. İşçi sınıfının disiplini ve dayanıklılığı da toplumda hayranlık uyandırıyor, övgüyle karşılanıyordu. Ülkenin bakır madenlerinin millileştirilmesinden ötürü patlak veren çekişme, Şili'nin yeni bağımsızlığı yolunda atılmış dev bir adımdı. Halk hükümeti, bakır madenlerinin yurt çıkarına geri alınmasını sağlayarak Şili'nin bağımsızlığını hiçbir kaçamağa yer bırakmayacak şekilde damgalamıştı. Burjuva bir ailenin oğluydu, liseyi bitirdikten sonra doğduğu kent olan Valparaíso'da tıp eğitimi görmüştü. Solcu politik gruplarda çalışarak kısa zamanda öğrenci liderliğine yükselmişti.

11 Eylül 1973'de arkasına CIA'nın desteğini alan General Pinochet önderliğindeki Şili Silahlı Kuvvetleri Allende yönetimine el koyar. 1990 yılına dek hüküm süren cunta yönetimi yıllarında 27 bin sol görüşlü tutuklanır. Resmi verilere göre 2095 insan ölüme mahkûm edilir veya hapiste ölür, 1102 Şili'li kaybolur, 250 bin insan yurdunu terk eder.

"Büyük yol arkadaşım Allende, Şili'nin önemli zenginlik kaynağı olan bakırı millileştirdiği için katledildi", diye yazar Pablo Neruda ‘Yaşadığımı İtiraf Ediyorum' (Türkçesi: Ahmet Arpad) adlı anılar kitabında. "Şili askerlerinin makineli tüfeklerinden çıkan kurşunlarla katledildi. Şili bir kez daha ihanete uğradı. Öldürülmesinin nedenini üç gün gizlediler. O ölümsüz ölünün peşinden sadece dul eşinin yürümesine izin verdiler..." Neruda'nın anıları kimi zaman ısırıcı, kimi zaman şiir doludur... Bir haber verme, bir hesaplaşma, lirik bir atılım, dostlara sesleniş, geçmişe ve yarınlara bir ant içmedir "Yaşadığımı İtiraf Ediyorum.

Allende'nin ölümüyle çok sarsılmıştı

Neruda üç yıldır rahatsızdı. Doktorlar kansere yakalandığını sadece eşine açıklamıştı. Allende'nin ölüm haberinden birkaç gün sonra ağırlaşan şair hastaneye kaldırıldı. Cunta ihtilali ve Allende'nin ölümü Neruda'yı çok sarsmıştı. 23 Eylül 1973 gecesi uykusunun içinde ölüme kayıverdi... Cenazesinin peşinden, çoğu işçi, on binler yürüdü. Gerilmiş yüzlerde öfke ve acı okunuyordu. İnsanlar: "Pablo Neruda yaşıyor!" diye haykırıyordu.

Neruda, çağımızda şiirin verimlilik sınırlarını, savaşlar, ayaklanmalar ve büyük toplum değişmeleri arasında aştığına inanır. "Sıradan insanın şiirle tartışıp anlaşması kimi kez kırıcı, kimi kez kırgınca olmuştur" der. Ünlü şair, gerçekçi olmayan şairin günün birinde öleceğine inanır. Fakat yalnız gerçekçi olanın da çok yaşamayacağını belirtir. Kendini eylemci şair olarak görür. "Günümüz şairi din adamı gibidir, ışığın yerini göstermek zorundadır" diyen Neruda sanatla her anlamda yaratıcılığa inanır. "Bende var olanı verdim. Şiirlerimi arenaya fırlattım. Şiirlerimle birlikte yavaş yavaş kan döktüm. Can çekişmelerin acısını çektim. Eşsizliği övdüm. Yaşamak ve doğrulamak istediklerimle arada sırada yanlış anlaşıldım, ama bu can sıkıntısına bile değmez. Şiir her zaman barışın bir parçası olmuştur. Şair barıştan doğar. Şiiri hiç kimse öldüremez. O, kedi gibi yedi canlıdır..."  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder