25 Aralık 2022

Palmiyeler Altında Yüzenler

Toplum Gazetesi, Almanya, 25 Aralık 2022

Broşürlerde ve gazete ilanlarındaki sloganlar çekici: "Berlin neşeyle köpür köpür... Mutlu yaşam vahası... Şehvet bahçesi... Eski Roma hamamı... Yapıları tapınak, saray, cennetten bir köşe, Amazon ormanları görünümünde. Adları "Badylon" ve "Caprina", "Aquadrom" ve "Aquarena", "Pinea" ve "Caracalla"...

Korona nedeniyle 2021 yılında çoğu haftalarca, aylarca kapalı kalmış olan alışılagelmiş yüzme havuzlarının pek tadı kalmadı. Artık gittikçe daha çok Alman, yüzüp dinlenip eğleneceği, kısacası gününü gün edebileceği, lüks sayılan havuzlara gitmeye başladı. Şelaleler, köpüre köpüre alan dereler, dalgalı denizler... Projektörlerle alttan üstten renkli ışıklar, sualtı ve su üstü hoparlörlerinden dinlendirici melodiler, palmiyeler, rengarenk papağanların çığlıkları, atlama kuleleri, bir uçtan bir uca uzanan Tarzan ipleri...

Yorgunluk gidermek isteyenlere sauna bahçeleri, buharlı mağaralar, Türk hamamları, güneşlenme terasları ve jimnastik köşeleri... Bütün gün boyunca karnı acıkanlara servis veren lokantalar, kafeteryalar, barlar... Canı sıkılanlar için oyun salonları, TV köşeleri. Bu yüzme havuzlarının en önemli çekiciliği yapı stilleri. Debdebenin, gösteriş ve aşırılığın yanı sıra pahalı mermerle kaplı, bembeyaz sütunlu, yüzenlere çoğu kez Roma hamamlarını anımsatan yüzme havuzları insanları sabah altıdan akşamın geç saatlerine dek sıcak sulara çekiyor.

"Eski Romalılar Gibi Yıkanın"


Stuttgart Budapeşte'den sonra en çok kaplıcaya sahip Avrupa kenti. Az ötesindeki Baden-Baden, Bad Liebenzell, Bad Dürkheim, Freudenstadt ve Aalen ve Filderstadt gibi küçük kaplıca kentlerinde son yıllarda açılan yüzme havuzları olağanüstü inşa edilmiş yapılar. Örneğin, profesör mimar Wienand'ın Aalen kenti tepelerinden birine oturttuğu "Limes Thermen" tamamen bir Roma tapınağı. Mimarların "Neo-Klasik" dediği türden. Renkli broşürdeki "Eski Romalılar gibi yıkanın" sözleri, bundan 1800 yıl önce Aalen yöresinde yaşamış olan Romalıları anımsatıyor.

Ne de olsa eski Roma'da hamamlar günlük yaşamın vazgeçilmez bir bütünüydü. İnsanların bir araya geldiği kent alanlarından daha önemliydi. Hamamlar bir eğlenti ve sohbet merkeziydi. Politikacılar ve tüccarlar oralarda buluşup iş bitirirdi. Günümüz iş adamları da modern banyoların sauna ve Amerikan barlarında buluşuyor, rahat rahat, gözden uzak iş konuşmaları yapıyor.

Kumarhanesinin, büyük parklar ortasındaki villalarda oturan ürkek zenginlerinin, eski ağaçlarla dolu parklarının, ünlü at yarışlarının ve vitrinleri pahalı maldan geçilmeyen dükkânlarının yanı sıra şifalı sularıyla da tanınan Baden-Baden'de dünyanın belki de en güzel kaplıcası var. 1877 yapımı Friedrich Banyosu. İsa'dan sonra 213 yılında Roma İmparatoru Caracalla'nın Baden-Baden'in sıcak sularında yüzdüğünü anımsayan kent belediyesi 1980'li yıllarda Caracalla Banyoları'nı da açmıştı. Mavi ve beyaz mermerler zemini baştan aşağı kaplıyor. Kocaman kubbe zarif ince sütunlar üzerinde yükseliyor. Datça yakınlarındaki tarihi Knidos liman kentinin tanrıçası Afrodit, geniş havuzlarda yüzenleri çıplak çıplak seyrediyor. Yusyuvarlak yapının her yanı cam. Yüzerek çıkılan dış havuza kayalardan sıcak şelaleler köpüre köpüre düşüyor...

18 Aralık 2022

"Kongo'ya 180 Avro"

Toplum Gazetesi/ALMANYA, 18 Aralık 2022

Ahmet Arpad

Vincent uzun boylu, gençten, yakışıklı bir Afrikalı. Başındaki kasketi ters giymiş. Elinde cüzdanı, sıranın kendisine gelmesini bekliyor. Sağına soluna bakınıyor, hafiften bir ıslık çalıyor. Sırada ondan önce iki kişi daha var. Önündeki çekik gözlü Asyalı biraz huzursuz gibi. Yerinde pek duramıyor. En öndeki orta yaşlı, sarışın kadın, elindeki Avro'ları gişede oturan memura uzatıyor. Ona bir şeyler söylüyor. Çok hızlı konuşuyor. Yaptığı işi pek sevmediği yüzünden belli olan canı sıkkın memurun uzattığı formları imzalıyor. Yine bir şey söylüyor, fakat yanıt alamıyor. Asyalı, ‚daha ne kadar bekleyeceğim,‘ der gibi başını şöyle bir ileri uzatıyor. Sonra arkasına dönüyor. Sıra uzamış. Uzun boylu, Afrikalı bakışlarını tavana dikmiş ıslığa devam ediyor.

İkinci gişe nedense bugün açık değil. Stuttgart'ın göbeğindeki bu küçük büro, bütün dünyaya para transferi yapan bir kuruluş. Müşterileri kentte yaşayan yabancılar, daha doğrusu üçüncü dünya ülkelerinden buraya gelmiş, kıt kanaat geçinmelerine karşın yine de her ay birkaç yüz Avro'yu ne yapıp yapıp, "memlekette" para bekleyen fakirin fakiri ailelerine göndermek zorunda olan insanlar. Birleşmiş Milletler'in verilerine göre günümüzde tam 70 milyon azgelişmiş ülke insanı endüstri ülkelerinde çalışmakta. Az gelişmiş birçok ülke, bu kişisel transferler olmasa çoktan iflas ederdi!

Sıranın kendisine gelmesini sabırla bekleyen Vincent, bugün Kongo'daki ailesine 180 dolar yollayacak. Stuttgart'taki Robert Bosch fabrikasında ayda eline geçen 1800 Avro'nun ortalama yüzde onu memlekete gidiyor. Bu para annesiyle babasının bütün aylık geçimine yetiyor. Endüstri ülkelerinde çalışanları vatandaki yakınlarının "emekli maaşı" olarak kabul etmek gerekiyor! Vincent burada her ay sonunda kuyruğa giriyor.

"Çoğu insan dişinden tırnağından arttırarak evine para yolluyor", diye anlatıyor. "İki yüz Avro'dan fazla yollayan pek yoktur. Şu sırada bekleyenler hep düşük gelirli insanlar. Almanya'daki bir işsizin anasına yolladığı 50 Avro kadının bir ay karnını doyurur!" diyor. Vincent, geçenlerde burada Kenyalı bir genç kızla tanıştığını söylüyor. Zengin bir ailenin çocuklarına bakan kız, eline geçen üç yüz Avro'nun yüzünü her ay anasıyla babasına yolluyormuş.

Ana babalara, yakın akrabalara her ay yollanan paralar geçinmeleri, kiraları, büyük alışverişleri, düğünleri, cenazeleri, borçları için… Endüstri ülkelerinde gece gündüz çalışan, en zor ve dayanılmaz işleri yapanların yolladığı bu paralar olmasa birçok azgelişmiş ülke ekonomisi ayakta duramaz. Dünya Bankası'nın verilerine göre Tacikistan'ın milli gelirinin yüzde ellisini ve Moldova'nın yüzde otuzbirini, yurtdışındaki vatandaşların transferleri oluşturuyor. Asyalı işi biter bitmez, hızla dışarı fırlıyor. Vincent cüzdanından çıkardığı iki yeşil Avro'yu kasadaki kıza uzatıyor. "Kongo'ya 180 Avro," diyor...

10 Aralık 2022

"Uzun Süre Önemsemedik"

Toplum Gazetesi/ALMANYA, 10 Aralık 2022

Ahmet Arpad

Almanya'da sürekli ilginç şeyler yaşanıyor! Medya hep okunacak haberlerle dolu. Canınız hiç sıkılmıyor! Son ayların ilginç haberlerinden biri de 2017'de ortaya çıkarılan, bugün sayılarının 21 bine ulaştığını Almanya Anayasayı Koruma Teşkilatı'nın yeni açıkladığı, ne oldukları doğru dürüst bilinmeyen, başka bir Avrupa ülkesinde rastlanmayan, kendilerine 'İmparatorluk Vatandaşı' diyen insanlar!

7 Aralık 2022 günü Almanya'nın 11 eyaletinde bu aşırı sağcılara karşı bir dizi baskın gerçekleştirildi. Federal Savcı'nın açıklamasına göre 3 bin polis memurunun katıldığı baskınlarda 25 kişi tutuklandı. Suçlama 'Almanya'da devleti darbeyle devirme hazırlıkları yapmak'! Baskınlardan sonra açıklamada bulunan Federal Başsavcı Peter Frank, kendilerine "İmparatorluk Vatandaşı" diyen kişilerin devlet kurumları ve temsilcileriyle savaşmak amacıyla bir 'askeri kol' oluşturduğunu söyledi. Grupta, gerek geçmişte, gerekse bugün

Alman ordusunda görev yapmışlar da var

Federal Meclis'e silahlı baskınla girmek en baş planlarından biri. Darbe için "X-Günü"nü bekleyen örgütün, bunun nedenle askeri eğitim hazırlıkları yaptıkları, tanınmış siyasetçileri kaçırma planları hazırladıkları da daha önce basında yer almıştı. Grubun elebaşlarından biri 71 yaşındaki Alman soylusu Heinrich XIII. Prinz Reuß. Prens, kuracakları yeni ülkenin devlet başkanı olmayı düşlüyordu! Gözaltına alınanlardan bir başkası da mesleği yargıçlık olan, bir dönem Almanya İçin Alternatif Partisi'nden (AfD) milletvekilliği yapmış Birgit Malsack-Winkemann.

Evleri Silah Deposu

Ülkenin bütün eyaletlerine dağılmış bu insanlar topraklarında yaşadıkları Federal Almanya Cumhuriyeti'ni tanımıyor. Onlar 100 küsur yıl önce sona ermiş olan Alman İmparatorluğu'nun resmen hâlâ yaşadığına inanıyor, geçmişteki düzeni düşlüyor ve ülkede geçerli demokratik anayasal düzeni toptan reddediyorlar. Bu 'vatandaşlar', ülküleriyle aşırı sağcılara çok yakınlar, ceplerinde kendi yaptıkları ortak kimlikleri taşıyor.

Federal İçişleri Bakanlığı'nın açıklamalarına göre her zaman şiddete hazırlar. Yönetenlerin ve toplumun kendilerini ezdiğini iddia ediyorlar. Düşsel dünyaları komplo teorileriyle dolu. Bu nedenle olacak; yaklaşık bininin evi silah deposunu andırıyor! 21 bin 'İmparatorluk Vatandaşı'nın 4 bini Bavyera'da, 3 bini de Baden-Württemberg eyaletinde yaşıyor. Fürth'te bir polisi öldüren "vatandaş"ın 2018'de ömürboyu hapise mahkum edilmesinin ardından Bavyera İçişleri Bakanı Hermann yaptığı açıklamada: "Bunlar deli filan değil", demişti. "İçlerinde Almanya İçin Alternatif Partisi'ne (AfD) yakınlık duyanlar var."

Çoğunun elli yaşının üzerinde erkekler olması ilginç! Son resmi açıklamalara göre, bunlar geçmişlerinde büyük düş kırıkları yaşadıkları için radikalleşen, toplumdan ve devletten nefret eden insanlar. Her kente yayılmış bir tarikatı andırıyorlar. İçlerine bir giren kendini bir daha kurtaramıyor. Çoğunluğu borç içinde, zar zor geçiniyor, kaba güce çok yatkınlar. Araları en çok polisle ve devlet dairelerindeki memurlarla açık! Özellikle Baden-Württemberg ve Bavyera eyaletlerinde son yıllarda silahlı çatışmalara giriştiler.

Amasyalı "İmparatorluk Vatandaşı"

'İmparatorluk vatandaşlarından biri de Amasya doğumlu Mustafa Selim Sürmeli! Haklı olduğu bir dava sonucunda hakkını alamadığına inanan Sürmeli, uzun yıllardır Alman yargısının ona komplo yaptığına inanıyor. Bu inancı her geçen yıl artınca sonunda 'İmparatorluk vatandaşları'na katılmış!  Yazgıları ona benzeyenlerin haklarını korumak amacıyla son yıllarda değişik kuruluşları yaşama geçiren Sürmeli, İnsan Hakları Yüksek Komiseri kimliğini (!) taşıyor, Federal Office for the Protection of the Constitution of Germany" ve "Milletlerarası İnsan Hakları Merkezi Vakıf Heyeti" üyesi, ayrıca "Avrupalı Vatandaşlar Merkezi" ve resmi makamların etkili çalışmasını kontrol eden bir komisyonun da başkanı! Ona göre Federal Almanya Cumhuriyeti bir 'sermaye şirketi'! Yürütme ve yasama bu 'şirketin' gerçek görevi!.

"Uzun Süre Önemsemedik"

Baden–Württemberg Eyaleti Anayasayı Koruma Örgütü şefi Beate Bube daha 2019 yılında Stuttgart'ta yaptığı basın toplantısında itiraf etmişti: "Onları uzun süre fark edemedik, önemsemedik, geç kaldık". Şimdi özel bir bölüm yaşama geçirildi, uzmanlara görev verildi. Bakalım "vatandaşlarla" nasıl savaşacaklar, nereye kadar başarılı olacaklar! Yazgıları onları toplumdan koparmış, toplum onları bir daha içine kabul etmemiş. Onlar kendilerine yeni bir yol, yeni bir yuva aramış, fakat bulamadığı için de ümidini çoktan yitirmiş, çırpınan insanlar... Ortak istekleri Alman İmparatorluğu'nun geri gelmesi! Resmi makamlar birkaç yıl öncesine kadar: "Bunlar silah çılgını, sürekli dırdırı seven zırpırlar", dedikleri 'İmparatorluk vatandaşları'nın gerçekte aşırı sağcı, Yahudilik ve İslam düşmanı, demokrasi ve uyum karşıtı, hiç kimseye güvenmeyen kavgacı kişiler olduğunun farkına daha yeni varmaya başladılar.

4 Aralık 2022

Salzburg'ta bir kış akşamı

Toplum Gazetesi/ALMANYA, 4 Aralık 2022

Salzburg düşle gerçek karışımı bir kent, görüntüsüyle siz günün her saatinde büyülüyor. Irmağa uzanan loş ve dar sokakların arnavutkaldırımı taşlarında ayak sesleri... Kürk mantolarına, lodenlerine bürünmüş insanlar lokantalara, tiyatrolara gidiyor. Düşle gerçek karışımı, görüntüsüyle siz günün her saatinde büyüleyen Salzburg dünyaca ününü sadece güzelliğine borçlu değil. Bu kent Mozart'ın doğum yeridir. Getreidegasse'deki evini her yıl yüz binler ziyaret ediyor. 1920'de kurucuları, Yahudi asıllı Max Reinhardt, Viyanalı yazar Hugo von Hofmannstahl ve besteci Richard Strauss olan on binlerin aktığı Salzburg Festivali her yıl temmuz-ağustos aylarında düzenleniyor. Büyük katedralin önünde sahnelenen "Jedermann" oyunu ile açılıyor festival. 1938-1944 arasında Hitler bu festivali, Nazi propagandası amaçlı da olsa, devam ettirmişti. Tabii Max Reinhardt'sız ve Jedermann'sız...

Salzburg yıllarında doruğa tırmanmıştı

Stefan Zweig'ın yaklaşık 20 yıl yaşadığı kenttir de Salzburg. Ünlü yazar Salzach kıyısında en verimli ve en mutlu yıllarını geçirmişti. Kapuzinerberg'in yamacındaki villasında yaşadığı yıllar onun en verimli yıllarıdır. Kapuziner yokuşu, 5 numaradaki villayı Friderike ile evli olduğu yıllarda satın almıştı. Bu kentteki yıllarıdır Zweig'ı edebiyatta doruğa tırmandıran. En güzel eserlerini, kente ve ırmağa yukardan bakan o iki katlı, ağaçlar arasına gizlenmiş villasında yazmıştı... "Sanatla mutlu doğanın karşılıklı yükseldiği o günler ne zengin, ne renkliydi!" diye anlatır, ölümünden kısa süre önce yazdığı en ünlü eseri "Dünün Dünyas"nda (Çeviri: Burhan Arpad) Salzburg yıllarını. "Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra o küçük kentin kasvetli manzarasını anımsayıp damından yağmur suları akan evimizde soğuktan titreştiğimizi düşündükçe, bu barış yıllarının değerini daha iyi kavrıyorum. Dünyaya ve insanlara inanmamıza izin vardı o yıllarda. Fakat sonra hemen karşımızda, Berchtesgaden dağında oturan bir adamın (!) bütün bunları tuzla buz edebileceğini hiç düşünmemiştik..."

Daracık orta çağ sokakları

Noel pazarı yeni başlamış, bugünlerde Salzburg soğuk, fakat katedralin çevresindeki büyük alanlara kurulu "Christkindlmarkt" hep çekici. 1920'den günümüze Salzburg Festivali'nin baş oyunu olan 'Jedermann'ın sahnelendiği alan 1 Ocak 2023'e kadar dört bir yandan akın edenlerle dolu. İnsanlar yiyip içiyor, alışveriş yapıyor, şirin kentin dar sokaklarında geziniyor. Mozart'ın, Zweig'ın, Bernhard'ın, Handke'nin kenti Salzburg'da akşam oluyor. Tarihi yapılar ışıl ışıl, vitrinler rengârenk. Alanlar, tarihi yapıların altındaki geçitler, sokaklar insan kalabalığı.

Bu şirin Salzach kentini hiç boş göremezsiniz. Doğanın güzelliği ile sanat eserleri, dik, kayalıklı yamaçlarla yeşil düzlükler bir arada uzanıyor. Alpler'in en son eteklerine sıkışmış ovada bazen yeşil, bazen sarı gri, fakat hep köpüklü ve çağıltılı akan Salzach'ın kıyılarında yükselen küf yeşili kubbelerde, kıpkırmızı kiremitli sivri damların gün batışının son kızılı... Şirin kent renk değiştiriyor. Dizi dizi kestane ağaçlarının altına gizlenmiş kanepelerde oturanlar karşılarındaki kentle sahne karışımı bu çarpıcı görüntüye dalıyorlar. Birden karanlık iniyor tarihi kente, yüce katedralin çanları çalıyor, karanlıkta yayılıyor alanlarda, yankılanıyor tepelerde, kayalıklarda, Salzach kıyılarında...

Kahvehanelerden, lokantalardan, şaraphanelerden, pastanelerden ışık sızıyor. Tarihi binaların altındaki dar pasajların birbirine bağladığı sokaklar ıssız. Dükkânlar kapanmaya hazırlanıyor, Cafè Tomaselli'de, Cafè Bazar'da, Schatz'da, Demel'de, Fürst'te müşteriler azalmış. Beyaz önlüklü şirin kızlar keyifle masaları siliyor, iskemleleri topluyor. Otel Sacher'in terasından karşı tepeler, ışıklar içinde orta çağ kalesi Hohensalzburg...