Toplum24 / ALMANYA, 10 Eylül 2023
Ahmet ARPAD
Mariahilfer Caddesi Viyana'nın sadece yayalara açık güzel caddelerinden biri. On yıl öncesine dek otomobilden geçilmezdi. Bugün ise rahat rahat yürüyebiliyorsunuz, şık vitrinlere bakıyorsunuz, ayaküstü bir kahve içiyorsunuz. Metroyla Stephan Alanı sadece 10 dakika!
Genç Adolf, Viyana'nın bu semtine adım attığında 16 yaşındaydı. Doğup büyüdüğü küçük kentin sıkıcı havasından kurtulmak, başka şeyler görmek, yaşamak istiyordu. Dul annesinin verdiği cep harçlığı ile Viyana'da haftalar geçirdi. İnsanların çokluğu, geniş bulvarlar, binlerce otomobil, kamyon ve fayton onu şaşkına çevirdi. Viyana'nın tarihi yapılarına, kiliselerine, müzelerine, kahvelerine hayran kaldı. Başkentin cadde ve sokakları ışıl ışıldı. Evleri de elektrikle aydınlatılıyordu.
Kavgacı babası öldüğünde Adolf 13 yaşındaydı. Ertesi yıl notları kötü olduğu için Linz ortaokulunu terk etmek zorunda kalmıştı. Annesine çok bağlıydı, babasını ise hiç sevmemişti. Okuldan ayrıldıktan sonra bir işe girmemişti, çıraklık eğitimine de başlamamıştı. Sanatkâr olmaktı niyeti. Sonunda annesini kandırıp Viyana'ya kapağı attı. Kısa süre sonra arkadaşı Kubizek' e yolladığı kartpostalda şöyle yazdı: "Geçen gün saatlerce gezindim, opera binasını, parlamentoyu ve Ring Caddesi'nin yapılarını seyrettim. Yarın Tristan, ertesi gün de Uçan Hollandalı operalarını izleyeceğim. Bu akşam da Şehir Tiyatrosu'na biletim var..." Bir ay sonra Linz'e döndü, fakat aklı hep Viyana'daydı. Başkent onu mıknatıs gibi çekiyordu. Sonunda annesini kandırıdı ve ressamlık eğitimi için Güzel Sanatlar Akademisi'nin sınavlarına girmek üzere tekrar Viyana'nın yolunu tuttu.
Önce kendine kalacak bir yer bulmak zorundaydı. İstasyon yakınında, Mariahilfer Caddesi'ne açılan Stumpfergasse 31 numarada, karanlık arka avluya bakan bir oda buldu. Ev sahibi, hiç evlenmemiş terzi Maria Zakreys' tir. Bohemyalı kadının ayda 10 krona kiraya verdiği başka odalar da vardı kaldığı katta. Tuvaleti ve duşu diğer kiracılarla ortak kullandı. Odasının penceresinden gökyüzü görünmüyordu.
Richard Wagner Hayranı!
Akademiye giriş sınavlarını başaramayan delikanlı, hayranı Richard Wagner'in operadaki oyunlarını kaçırmadı. Kısa süre sonra Stumpfergasse'deki odasından ev sahibine borç takarak ayrıldı ve birkaç sokak ötede, Felber Caddesi 22 numaradaki, günümüzde de hâlâ oda kiralayan bir pansiyona yerleşti. Annesinin yolladığı harçlık ve çizdiği kartpostalları satarak geçinmeye çalıştı. Sınavları bir türlü başaramadı. Birkaç ay sonra kaldığı o pansiyondan da ayrıldı.
O günden sonra genç Adolf orada burada konakladı. Kimi zaman bir oda kiraladı, kimi zaman değişik pansiyonlara gitti, kimsesizler ya da erkekler yurdunda da yatıp kalktı. En son kaldığı yurdu 8 saat uykudan sonra terk etmek zorundaydı. Çünkü yatağını başkalarıyla paylaşıyordu. Bu yaşam tam 3 yıl sürdü. Toplumun dışlamış olduğu insanlar arasında geçirdiği yıllar genç Adolf'un politik dünya görüşünü giderek etkiledi, onu radikalleştirdi.
Başarısızlığının ve sorunlarının nedenini kendinde değil başkalarında aramaya başladı. Suçladığı bu insanlar Adolf'un gözünde düşmanlarıydı. O yılların Viyana'sında Yahudi düşmanlığı başını almış gidiyordu. Adolf, çevresinin de etkisiyle çok kitap okumaya başladı. Okudukları antisemit içerikli, Yahudi sermayesinin gücünü anlatan kitaplardı. Günü gününe yaşayan, para sıkıntısı çeken, dostları toplumun ittiği insanlar olan bu genç için "tehlikeli" şeylerdi. "O yıllarda okuduklarım bugünkü bilgimin temelini oluşturmakta" diye yazdı ileride Kavgam'da.
Adolf Hitler ideolojisinin temellerini Viyana yaşamında attı. Aşırı nasyonalist gazete ve dergilerde yazanları yuttu. Bu arada Birinci Dünya Savaşı'yla ülkede monarşi sona ermiş, onlarca yıldır bir arada yaşayan etnik toplumlar bölünmüş, milliyetçilik ruhu kendini göstermeye başlamıştı. Artık Çekler, Polonyalılar, Macarlar ve Sırplar birbirlerini düşman görmekteydi. İşte bu ortamda kavruldu genç Adolf!
15 Mart 1938'de Viyana'ya döndüğünde o artık bir "Führer"di. Kahramanlar Alanı'nda, Viyana'yı Türk işgalinden kurtarmış olan Prens Eugen'in heykelinin arkasındaki dev balkondan coşkulu yüz binlere haykırdı. Nazi Almanyası iki gün önce Avusturya‘yı topraklarına katmıştı..!
Günümüzde Viyana'ya gidip de o balkona uzun uzun bakarken insanın aklına Şarlo'nun "Büyük Diktatör" filmi geliyor. Geçen yüzyılın en büyük sinema artisti ve rejisörü Chaplin 1940 yılında yaptığı bu ilk sesli filminde Nazi Almanya'sı ve Hitler ile çok güzel bir alay eder. Daha doğrusu Hitler'in diktatörlüğü ve faşistliği ile alay ederken, izleyiciyi düşündürür ve hüzünlendirir.
"Büyük Diktatör" sayısız unutulmaz başarılı sahne ile doludur. Üzerine dünya haritası çizilmiş büyük bir balonla dans edişi ve alandaki binlere anlaşılmaz bir dilde yaptığı "balkon konuşması" çoktan sinema tarihine geçmiş ünlü sahnelerdir! Hele balkondaki Hinkel'in (Şarlo'nun) ağzından çıkanların tek kelimesi bile anlaşılmazken yığının coşkuyla haykırışı bu deha insanın hınzırca bir buluşudur!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder