3 Kasım 2013

Hermann Hesse ve Münih

CUMHURİYET, 3 Kasım 2013
STUTTGART
AHMET ARPAD

Yaşamında çok yol yürümüş. Yüz yaşına bir kaç adım kalmış. Karaormanlar kasabası şirin Calw'a tepeden bakan, pencerelerinden yeşil yamaçların göründüğü iki katlı villasının salonunda oturmuş çaylarımızı içerken konumuz her ziyaretimde olduğu gibi yine akrabası Hermann Hesse. Calw doğumlu Hesse'nin annesi, yaşlı mı yaşlı kadının dedesi Friedrich Gundert'in kız kardeşi oluyor! Datça dinlencesinden döner dönmez Stuttgart'ın yarım saat ötesindeki Bad Liebenzell kaplıcalarının şifalı ılık sularına bıraktım kendimi. Tabii buralara gelince, tüm ömrünü yakındaki Calw'de geçirmiş olan yaşlı tanışa uğramadan, bir çayını içmeden, havadan sudan sohbet etmeden, sonsuz Hesse anılarını dinlemeden olmuyor. Bu kez konumuz döndü dolaştı genç Hesse'nin Münih maceralarına geldi. Daha doğrusu sözü açan ben oldum. Bundan birkaç ay önce bir Münih ziyareti sırasında Edebiyat Evi'ndeki "Hermann Hesse ve Münih" adlı sergiyi izlemiştim. Genç Hesse yüzyılın başında yerleşmiş olduğu Konstanz gölü kıyılarından sık sık Münih'e kaçarmış! O günlerde doğmuş olan çok yaşlı tanışın aklında ilerki yıllarda annesinden dinlemiş olduğu bazı şeyler kalmış. Kendinden dokuz yaş büyük eşi Mia ile oturduğu Gaienhofen'deki bahçeli villayı aklına estiğinde terk edip, kimi zaman sadece bir kaç günlüğüne, kimi zaman ise bir kaç haftalığına Münih'e kaçar, bu ilginç kentte bohem yaşamın kucağına atarmış kendini. 1904-1913 yılları arasında edebiyatçılar çevresinde geçirdiği hoşsohbet Münih "gün ve geceleri" Hermann Hesse'nin yaşamında önemli izler bırakmıştır. "Burada hoppa bir yaşam var... Ben Münih'i çağlaya çağlaya yaşıyorum," diyen genç yazar kısa sürede Ludwig Thoma'nın çevresine girer. Thomas Mann'la Münih'te tanışırlar. Az sonra Almanya'nın en önemli mizah dergisi "Simplicissimus"un kadrosuna alınır.  Aradan birkaç yıl geçmeden de Thoma'yla birlikte liberal solcu "Maerz" adlı haftalık dergiyi çıkarmaya başlar. Hesse: "Ben Münih'le içli dışlı bir yaşam sürmüştüm," der 1918 yılında kaleme aldığı gençlik anılarında. "Konstanz gölünün yanlızlığına sırtımı dönmek istediğimde Münih benim için kaçabileceğim tek kentti. Dostlarla meyhanelerde geçirdiğim uzun akşamların, canayakın hanımların ötesinde edebiyatçılar ve sanatçılar çevresi beni gittikçe daha sık Münih'e çekmeye başlamıştı." Çevresindeki tanışlar genç edebiyatçıya özlediği değeri verirler. Münih yaşamı onun politize olmaya başladığı yıllardır.

"Yirmi yedi yaşındaki genç Hessenin kendinden dokuz yaş büyük bir kadınla evlenmesinin nedenleri vardı," diye çok yaşlı tanış anlatıyor. "Bu nedenlerden en önemlisi, o yıllarda çok sevdiği annesini yitirmiş olmasıydı. Kendini yalnız hissediyordu." Aralarındaki büyük yaş farkına karşın Mia ile ortak yanları çoktu. Her ikisi de müziği seviyor, büyük kent yerine doğanın ortasında bir yaşamı yeğliyordu. Tolstoy en sevdikleri yazardı. Ancak Hesse 1912'de yaptığı uzun Hindistan yolculuğundan  değişmiş bir insan olarak döner. Münih'e artık eski kadar sık kaçmaz. Bir yıl sonra da eşi Mia ile Konstanz gölü kıyılarını terk eder. Bu arada birbirlerine yabancı olmaya başlayan çift Bern'e yerleşir.

Odanın yüksek pencerelerinden görünen Karaormanların yamaçlarına batmaya hazırlanan güneşin güçsüz ışınları düşüyor. Ekim gelmiş doğaya. Meşeler, kayınlar sararmaya hazırlanıyor. Çok yaşlı kadına veda etmenin zamanı. Hava kararmadan Stuttgart'a dönmeli. Az sonra kocaman holde el sıkışırken, duvarlardaki Hesse küçük tablolarına her ziyaretimde yaptığım gibi bir göz atmadan edemiyorum. Yaşamının son 43 yılını geçirdiği, kadının genç kızlığında sık sık ziyaret ettiği Montaglona'daki villanın pencerelerinden görünen İtalyan İsviçresi doğası... Hesse annesiyle ona hediye etmiş. "Kusura bakmayın, bu kez size piyano çalamadım," diyor. Sesinde bir özür var. "Az sonra dostlarım uğrayacak, her perşembe birlikte oda müziği yapıyoruz." Pazartesi  akşamları da Calw müzik okulunda başka bir orkestranın provasına katılıp, keman çalıyor. Anımsıyorum, 2012'de Hesse'nin ölümünün 50. yılı anma töreninde Calw kilisesindeki konserde piyanonun başına geçmişti..!

www.ahmet-arpad.de