Cumhuriyet 13.10.2013
STUTTGARTAHMET ARPAD
Gösterişsiz bir mezar taşı. Üzerinde yazanlar okunamıyor. İbranice. Az ötede taşları süslü olanlar var. Çiçeklerle, yapraklarla, değişik motiflerle bezenmişler. Dreyfuss ve Levi... Bir alt sıradakilerde süslemeler artıyor. Yazıların sağında solunda dua eden eller; kabartma kartallar. Oettinger ve Bernheim... Bir başkasında, elimizdeki kâğıtta yazdığında göre Levi kabilesinin insanlarının yeğlediği ibrik motifi. Mezar taşları gittikçe büyüyor. Rothschild ve Landauer... Süsler artıyor. Taşlardan birini nedense sünnet bıçakları süslüyor. Bu mezarlığa ilk gömü 1802 yılında yapılmış, son gömü de 1943'te. Stuttgart'ın güneyinde, Konstanz Gölü'ne uzanan yol üzerinde eski bir yerleşim merkezi olan Buttenhausen'de 18. yüzyıldan başlayarak Hıristiyanlarla Yahudiler, Hitler denen o diktatör gelip de toplumun üzerine çöreklenene kadar barış içinde, ortak bir yaşam sürdürmüş. Şirin ovanın iki yamacına kurulu mahallelerinde yaşayıp durmuşlar. Bir yamaçta kilise, diğer yamaçta sinagog. Aynı bina içinde iki sınıf. Biri Yahudilerin, diğeri Almanların. Biri ticaretle uğraşırken, diğeri tarlaya toprağa vermiş kendini. Sonra yirminci yüzyılın ülkeye getirdiği sanayileşme Yahudi gençlerini yavaş yavaş büyük kentlere göçe zorlamış. Köy yaşlılara kalmış. Buttenhausen Mezarlığı'na 1943 yılından sonra hiç kimse gömülmemiş. Oralı Yahudilerin ölümleri başka topraklarda olmuş!
Savaştan sonra yöreye yerleşen Walter Otto, Buttenhausen ve insanlarının geçmişini kendine görev edinir. O olmasaydı günümüzde yörenin iki yüz yıllık Yahudi tarihi çoktan unutulur giderdi. Boş zamanlarında inatla araştırır, yıllarını bu göreve harcar. Büyük bir emek sonucu, bir zamanlar burada yaşamış insanların nerelere göç etmiş olduğunu bulur, okyanus ötesindeki çocuklarına, torunlarına ve onların çocuklarına ulaşır. Sonra kendini mezarlığın restorasyonuna verir. Devlet desteğinin yanı sıra bağışlarla 399 taş elden geçer. Heidelberg Üniversitesi'yle Stuttgart'taki politik eğitim merkezini de arkasına alarak Buttenhausen Yahudilerinin yaşamını anlatan küçük bir müze oluşturur.
Stuttgart politik eğitim merkezinden bölüm şefi, eski tanış Sibylle Thelen'in anlattığına göre Baden-Württemberg eyaletinde Naziler öncesinde 30 bin Yahudi yaşarken, günümüzde, savaşın bitiminden neredeyse 70 yıl geçmesine karşın, sayıları ancak 10 bin civarında. Eyalet hükümeti 2010 yılında Yahudi cemaati ile imzaladığı bir sözleşmeyle toplam 143 tarihi mezarlığın bakımını üstlenmiş!
Tarihi kayın ağaçlarının gölgesinde uzanan mezarlığı geride bırakıp yemyeşil Lauter Ovası'nda güneye doğru ilerliyoruz. Zwiefalten'e dek Lauter Çayı bize eşlik ediyor. Kıyısında güneşlenip, piknik yapanlar, hızla akan sularında serinleyenler, kanolarında günün keyfini çıkaranlar. Az sonra vardığımız şirin kasaba Zwiefalten'de önce manastırla görkemli barok kilisesini ziyaret ediyoruz. Ardından 16. yüzyılda rahiplerin kurmuş olduğu bira fabrikasının hemen altındaki kocaman lokantada yemeğe oturuyoruz. Burası da 1521'de açılmış, yönetimi aileden aileye, nesilden nesile geçmiş. 1935'ten bu yana da Baader'ler çalıştırıyor. Genç garson kız, az sonra büyük kupa Zwiefalten Manastırı birasını önümüze bırakıyor. Ardından gelen mantarlı karaca filetosunu bitirmek çok zor... Buradan gaza basan isterse bir saatte güneye, Konstanz Gölü kıyısındaki şirin Lindau'ya varır, isterse yeşil tepeleri, yamaçları aşarak kuzeye, Stuttgart'a döner.
www.ahmet-arpad.de