28 Temmuz 2013

‘Büyük Birader' bizi dinlerken

Cumhuriyet 28.07.2013
STUTTGART
AHMET ARPAD


İkinci Dünya Savaşı'nın bitiminden günümüze neredeyse 70 yıl geçti. Almanya topraklarında hâlâ 80 bine yakın yabancı asker var. ABD'nin 24 askeri üssünde tam 56 bin asker görevli. Ayrıca İngiltere 15 üsse sahip, 20 bin askeri sürekli Almanya topraklarında. Ülkedeki en önemli ABD üslerinden biri Ramstein'daki hava üssü. 1400 hektarlık alana kurulu ve ABD dışındaki en büyük Amerikan üssü olduğu söylenen Ramstein'dan Irak ve Afganistan savaşları yönetiliyor! ABD'nin Almanya'daki üslerinden çok önemli ikisi de Stuttgart'ta. Bizim eve de çok yakınlar! United States European Command'ın (EUCOM) denetim bölgesi Batı Avrupa'dan ta Ural dağlarına ve Ortadoğu'ya uzanıyor. Diğeri de tüm Afrika kıtasından sorumlu (!) Africom. ABD'nin kara kıtada terörist avında kullandığı insansız uçakların kumandasından Stuttgart'taki Africom sorumlu. US Army Field Stuttgart sivil havaalanıyla karşı karşıya. Almanya'dan kumandalı insansız uçakların Afrika'da arada sırada sivilleri de öldürmesine, uluslararası hukuka aykırı da olsa, hiçbir Alman hükümeti ağzını açıp karşı çıkamıyor. Amerikan askeri uçakları Alman hava sahasını da kendi istediği gibi kullanıyor. Resmi açıklamalara göre, ABD'nin kendine yandaş ülkelerde tam 761 askeri üssü var!

İkinci Dünya Savaşı sonrasında "Dörtler"in kurulmasına izin verdiği Federal Almanya'ya demokrasi tabanın zorlamasıyla değil tepeden inme gelmişti. 1949 yılında kabul edilen günümüz Alman Anayasası, 20. yüzyılda bu topraklardan üçüncü bir savaş çıkmaması için Almanya'yı kontrolü altında tutmak isteyen ABD'nin kendi anayasasının hemen hemen bir kopyasıdır. "Dörtler" Avusturya ile 1955'te barış antlaşması imzalarken Almanya ile savaşın ardından hiç masaya oturmamışlardır. Topraklarında şu anda elliye yakın yabancı üssün ve 80 bin yabancı askerin olması Almanya'nın hâlâ işgal altında olduğunun bir kanıtıdır! İşte bu gelişmeler göz önüne alındığında ABD Ulusal Güvenlik Dairesi'nin ülkede ayda yarım milyar kez internet trafiğini ve telefon görüşmelerini izlemesine hiç şaşmamak gerek. Eski NSA çalışanı Snowden'in açıklamasına göre Amerikalılar Almanya başbakanına bağlı istihbarat teşkilatı BND'yle ortak çalışıyor. Politika uzmanları ve muhalefet Angela Merkel'in bu skandaldan habersiz olduğuna inanmıyor. Belki de Başbakan'ın son haftalarda pek ağzını açmamasının nedeni bu! 1945'ten günümüze 80 bin Amerikan, İngiliz, Fransız, Hollanda ve Belçika askerinin konuşlandığı bir ülkeyi yönetenler ne yapsın? Merkel'in eli kolu bağlı! İki ay sonra Almanya'da genel seçim var. Acaba dinleme skandalı daha büyüyüp CDU'yu iktidardan uzaklaştırır mı? Medyada gittikçe sık öne sürülmeye başlanan bir sav da, Alman insanının her yazdığından, her konuştuğundan haberdar NSA'nın topladığı bilgileri Alman istihbarat teşkilatı BND'ye ilettiği. ABD sadece Almanya'yı değil, Avrupa'da birçok ülkenin temsilciliklerini de dinlemiş. Dinlenenler arasında Türkiye temsilciliklerininde olduğu ortaya atılınca Dışişleri'nden bir yetkili: "Bunu kabul etmemiz mümkün değil... Böyle bir şey ortaya çıkarsa ABD'den izahat isteriz" demişti! Bakalım Amerikalılar bize neyi nasıl "izah edecek?" Acaba Avrupa'da bireyleri dinleyen kulakları Türkiye'ye de uzanmış mı?
George Orwell'in, konusu 1984 yılında geçen "1984" adlı ünlü eserinde totaliter bir devletin başındaki "Büyük Birader" bütün gücü elinde tutar. "Düşünce polisi"nin her yerde gizli ajanı vardır. Telefonları dinlenen, baskıcı bir dünyada yaşayan, farklı düşünmelerine izin verilmeyen insanlar her yerde izlenir, saydamlaştırılır, sonunda bir korku toplumu oluşturulur. Orwell 1948'de bu dev eseri kaleme alırken Hitler örneğinden yola çıkmıştır. "Kitabımdaki toplumun bir gün var olup olmayacağını bilmiyorum, ancak buna benzer bir toplumun geleceğine inanıyorum" diyen Orwell'in düşüncelerinin bilimkurgu olarak kalmadığı yürekli genç Snowden'in sunduğu belgelerle kanıtlandı, hatta şu ana kadar ortaya çıkanlar bile Orwell'in bilimkurgu romanını kat kat aştı! Obama ile Putin arasına kara kediyi sokan Snowden'in geçen hafta Moskova havaalanında söyledikleri biz "küçük insanı" düşündürmeli: "Hepimizi ilgilendiren şeyleri açıklamadan önce çok düşündüm. Fakat doğruluğuna inandığım bir şeyi yapmış olduğuma şimdi pişman değilim... Devletlerin yasadışı davranışlardan kaçınmaması bizler için en büyük tehlike. Bu böyle devam edemez!"

www.ahmet-arpad.de

7 Temmuz 2013

Maymunlarla göz göze...

Cumhuriyet 07.07.2013
STUTTGART
AHMET ARPAD

Bir yanda goriller, bonobolar, diğer yanda politikacılarla gazeteciler... Bugün bir araya gelmişler. Bir görüşme için değil. Bu bir açılış, dört yüz davetlinin katıldığı, açık büfeli, Afrika müzikli bir tören. Stuttgart’ın tarihi hayvanat bahçesi Wilhelma’nın (www.wilhelma.de) değerli maymunları yeni “evleri”ne taşındı! Açılışa, başta eyalet başbakan yardımcısı ve maliye bakanı Nils Schmid ile eşi Tülay olmak üzere alt ve üst düzey yerel politikacılar akın akın geldi. 2006 yılında yapımına karar verilen, ancak temeli 2010’da atılan, giderleri sonunda 22 milyon Avro’ya tırmanan Maymunlar Evi’nin yapımı tehlikeye girince 28 bin üyeli Wilhelma Dostları Derneği 9 milyon Avro’luk katkıda bulunmuş. Avrupa’da bir benzeri yok, gerçekten görülmeye değer, ileriye dönük modern bir yapı. Hemen hemen tamamı camdan. Stuttgart’ın Wilhelma hayvanat bahçesi Avrupa’nın tek goril yetiştirme merkezi. Mimarı, uzun yıllardır tanıdığım Prof. Hascher’in Almanya’nın mimarları arasında önemli bir yeri var. Stuttgart’ın göbeğindeki Sanat Müzesi ile büyük bir alışveriş merkezinin de mimarı olan Prof. Hascher’in özelliği yapılarında çok cam kullanması. Bunu Maymunlar Evi’nde de gerçekleştirmiş. Gorillerle bonobolar 2300 metrekare büyüklüğünde alanda tabii birbirlerinden ayrı yaşıyorlar. Eskisinden tam on dokuz kat daha büyük bir alana inşa edilmiş bu yapıyla Wilhelma bir dönüm noktasına imza atmış. Maymunların geleceğe dönük yeni evi lüks, aydınlık ve de ferah. Burada yaşayan 25 goril ve bonobo artık oturdukları, yattıkları veya oynaştıkları yerden dışardaki güzel doğayı seyredecek, günün belli saatlerinde koşturup zıplayacakları, çimenlerine uzanacakları parka çıkacaklar. 1500 metrekarelik dış yeşil alanda on beş metre yüksekliğindeki değişik ağaçlar, çimenler ve bir derecik onları bekliyor. İki yüz metre ötedeki “eski evleri”nden buraya taşınırken elli yaşındaki Mimi Hanım hiç zorluk çıkarmamış, neredeyse “tıpış tıpış” arabaya binmiş. Bir yaşından küçükler de kucakta gelmiş. Büyük goril ailesinin 23 yaşındaki, 160 kilo ağırlığındaki şefi, hep öfkeli bakan Kibo’yu ise uyutup koskocaman bir sandığa koymak gerekmiş.

Ancak açılış töreninde biraz keyifsiz gibiler. Camların arkasındaki kalabalık hoşlarına gitmemiş olacak! Birkaç gün önce taşındıkları kocaman “evleri”ne daha alışmadan, camların ardında konuşup eden, gülen, kendilerine ikide bir el sallayan politikacılardan, fotoğraf ve film çeken gazetecilerden ve diğer kuru kalabalıktan rahatsız oluyorlarmış gibi. Sadece küçüklerin hiç umurunda değil bu yeni dünya. Onlar insan çocuklarının da severek oynayacağı büyükçe bir odada koşuşturarak, salıncaklarda sallanarak, topları sağa sola savurarak tam bir keyif çıkarıyor. Goriller yükseklere tırmanmadıkları, hoplayıp zıplamadıkları, sadece gezindikleri için onlara ayrılan alan, daha çok halatlara ve ağaçlara tırmanmasını seven bonoboların yaşadığı alanın iki katı. Dışarıya çıktıklarında da goriller otların, ağaçların altında bir şey arayıp dururken veya meşe gövdelerine sırtlarını dayayıp şöyle bir kestirirlerken, alçak dallara çöreklenip sağa sola bakınırlarken, bonobolar kendilerine ayrılan açık alanda yükseklere tırmanıyor, insanın yüreğini ağzına getiren değişik jimnastik hareketleri yapıyor, metrelerce yukardaki hamaklara kurulup ayaklarının altında uzanan hayvanat bahçesini ve çevresindeki büyük parkı seyrediyorlar. Gerek bonoboların, gerekse gorillerin bütün gün tembel tembel oturmasını veya uyuklamasını önlemek için değişik kimi yöntemler de uygulanıyor. Bazı bölümlerde ancak uğraşı sonucu bulabilecekleri köşelere leziz yiyeceklerle oyuncaklar saklanıyor. Açıp alacakları dolap raflarına da günün belli saatlerinde yiyecekler bırakılıyor. Susuzluğunu gidermek isteyen maymunun duvarlardan arada sırada akan sulara ağzını uzatması gerekiyor. Bonobolar (cüce şempanze) için bir köşeye kocaman bir televizyon ekranı yerleştirilmiş. Burası onların “televizyon odası...” Canı sıkılan bonobonun ekranın yanındaki düğmelere basarak Bonobo TV’nin her gün yarım saat boyunca yayınladığı beş değişik çizgi filmi seyretme olanağı var!

www.ahmet-arpad.de