20 Temmuz 2014

Gerçeküstü bir dünyanın aç insanları

CUMHURİYET, 20 Temmuz 2014
STUTTGART
AHMET ARPAD


Tübingenli Stefanie Siebert bir "kumaş artisti". Onu tanıyalı 7-8 yıl oluyor. Stuttgart'ın güneyindeki Reutlingen'de bir sergi açmıştı. Çok değişik, o güne dek hiç görmediğim bir sergiydi. Stefanie Siebert yüzlerce metre kumaş çeşidinden, yıllarca çalışarak insan boyunda bebek insanlar yaratıyor. Şu ana dek yüze yakın figüre yaşam vermiş!. “Onlar benim dünyam,” diyor. Çünkü neredeyse gece-gündüz birlikte yaşıyorlar. Büyük bir aile, Stefanie Siebert ve bebekleri. Yıllardır kendine büyük bir mekan arıyordu. Sonunda, geçen mayıs ayında, Tübingen yakınlarında şirin kasaba Haigerloch'da tarihi Schwanen otelini satın aldı. Birkaç aydır otelin salonları, katları, odaları onun insanlarıyla dolu! Yıllar önce Reutlingen'deki sergide görmüş olduğum smokinli erkeklerle şık tuvaletli kadınların bazıları burada da karşıma çıkıyor. Çoğu yaşını başını almış, suratlar kırışmış, yanaklar sarkmış, gerdanlar çifte, burunlar düşmüş, bakışlar tepeden, cakalı ve donuk, küstah ve şımarık. Bolluk içindeki bir toplumun bu üst sınıf insanlarının dünya umurunda değil. Sizi kurgu bir dünyaya alıp, götürüyorlar.Onlar gözünüzün içine bakıyor. Her an konuşacaklar, size bir şey söyleyecekler!

Stefanie Siebert'in Haigerloch'daki sergisinde her salonda başka başka tiplerle karşılaşıyorsunuz. Bir salonda yeşil ipek tuvaletli şarkıcı kadın, dudakları kıpkırmızı kocaman ağzını açmış sonuna kadar şarkılar söylüyor. Suratları kat kat boyalı kadınlar incecik sigaralarını altın ve gümüş uzun ağızlıklarla içerken, erkekler purolarını tüttürüyor. Tuvaletleri pahalı terzilerin elinden çıkmış kadınların giyimleri rüküş. Takıları gösterişli, ağır mı ağır. Başka bir salonda masa başına oturmuş köylü giysili kadınlarla, kısa deri pantalonlu erkekler sosisler yiyip, bira içiyor. Birinin üzerinde frak, yakalarında altın salyangozlar, sosisler sallanıyor. Başka bir köşeden dev bir örümcek geliyor. Gerçeküstü bir dünyanın insanları yaşıyor Schwanen Oteli'nin salon ve odalarında. İnsanlarının yüzleri ve elleri ten renginde incecik triko kumaştan. Yüzlerinin içi sentetik pamuk dolu. Gözler her renk boncuktan. Işıldayan parlak kumaştan ringa balığı salamurası. Koyu kahverengi ipekten yuvarlak simitler, üzerlerindeki beyaz tuz taneleri suni inciden. Kuşkonmazlar ipek kumaşla beyaz rujdan. Kâseleri dolduran siyah ve kırmızı havyar minnacık styropor taneleri. Stefanie Siebert insanlarını yaratırken ipeğin yanı sıra saten, deri, ince kadife, sırma şeritler de kullanıyor.

Bayan Siebert'e, bütün bunları başarmak için sadece sanatçı olmanın yetmeyeceğini söylüyorum. İdealist olmak da gerekli. "Evet" diyor biraz düşünceli. "El emeği, göz nuru ve sonsuz bir sabır insanlarımla ortak yaşamımda bana hep eşlik etti." Tam 33 yıldır... Okul yıllarında el işi dersinden hep düşük not alan Stefanie Siebert dikişe gençliğinde başlamış. Yarattığı “insanlar”la yıllarca kent kent gezmiş, büyük mağazaların vitrinlerinde, galerilerde, kütüphanelerde, tarihi saraylarda sergilemiş, görenleri hayrete düşürmüş, onları yarattığı 'insanlara' hayran bırakmış.

"Gördüğünüz insanlarda en küçük ayrıntıya kadar her şey hemen hemen el dikişi. Makinemi pek kullanmam. Özellikle yüzlerdeki ayrıntılar el dikişsiz olmuyor." "Kullandığım her şey yumuşak olmalı. Satenden ipeğe, kadifeden triko kumaşına... Kumaştan sonra en önemli madde sentetik pamuk." İnsanlarını onunla dolduruyor. "Canlandırdığım erkekler çoğunlukla yaşını başını almış, yaşamlarının son döneminde, kellifelli kimseler" diye anlatıyor, dudaklarında bir gülümseme.  "Kadınlar ise orta yaşın üzerinde, geçmişin güzel günlerinin anı ve özlemiyle yaşamlarını sürdüren hep keyifli kişiler."  Ziyafet masasında oturanlar keyifli ve de aç. Gülüp konuşanlar, siyah havyara kaşık daldıranlar, kuşkonmazı elle yiyenler, karşısındaki hovarda suratlı zengin ihtiyara göz kırpan hanımlar. Başka bir masada tepsi tepsi havyar, somon, karides, ıstakoz, füme etler, haşlanmış domuz başı, salamlar, sosisler... Posbıyıklı garson, elinde şampanya şisesi bekliyor. Bakışlarından yorgun olduğu belli. Ahçılar davetlilere leziz yemekler yetiştirmeye çalışıyor.

Stuttgart'a bir saat uzakta, Eyach boğazında bir yamaca yaslanmış şirin kasaba Haigerloch'un gizemli bir geçmişi var! Saltanatlarının son aylarında Naziler bu yörede atom bombası üzerine başarısız çalışmalar yapmış. Tarihi sarayın altında kayalara oyulmuş, orta çağdan kalma bölmeleri Hitler'in atom fizikçileri laboratuvar olarak kullanmış.

www.ahmet-arpad.de