29 Ağustos 2021

Adolf H.'nın Kartal Yuvası

Toplum Gazetesi, Almanya, 29 Ağustos 2021

Yükseklik neredeyse 2000 metre. İnanılmaz bir manzara, dimdik yükselen yamaçlar silme çam ormanları ile kaplı, aşağılarda, kayaların derinliğinde gölün yemyeşil suları, Königsee'ye akan pırıl pırıl dereler. Çok ötelerde Salzburg, ufukta Alp dorukları... Führer'in çayevinden seyrediyor insanlar bu doğa harikasını. Uçurumun bağrına sipsivri bir çıkıntı gibi saplanan terasta bir zamanlar Adolf H., yanında Eva'sı keyif çatıp çayını yudumlarken kafasından yeni 'kötülükler' geçiriyordu.

Alplerdeki bu 'kartal yuvası' ona Nasyonal Sosyalist parti yönetiminin 50. doğum günü armağanı! Adolf H.'nın en güvendiği bakanlardan biri olan, savaş son günlerinde, 1 Mayıs 1945'de ortan kaybolan ve cesedi 8 Aralık 1972 günü Berlin'deki Lehrter tren istasyonu yakınlarında yol inşaatında bulunmuş Martin Bormann'ın sadece 13 ayda inşa ettirdiği, yaklaşık 150 metrelik dik bir kayanın sivri tepesine kondurduğu bir yapı. Tam bir kartal yuvası. Ulaşmak küçük bir macera. Önce kayalara oyulmuş, abajurlarla aydınlatılmış 124 metrelik bir tünelde ilerliyorsunuz. Sonra, tavanından sallanan kocaman bir avizenin, duvarlarındaki kollu şamdanları pırıl pırıl aydınlattığı, içi tamamen pirinç levhalarla kaplı kırk yedi kişilik asansörle kayaların içinden 124 metre yükseliyorsunuz, sadece 41 saniyede.

"Belgeler Merkezi"
Ziyaret sonrasında tünel çıkışında bekleyen özel otobüsler insanları tekrar Berchtesagaden'e indiriyor. Buraya ulaşan yol özel araçlara kapalı. Sık sık çam ormanları arasından geçen, bir tarafı uçurum yol çok dik ve daracık. Manzara olağanüstü. 1939'da tamamı kayalara oyulan 6,5 kilometrelik bu yolu da Bormann açtırtmış. Otobüs ardı ardına tünelleri geçerek 1100 metreye iniyor. Yolcular buradan sonra kendi özel araçlarıyla, ya da başka bir otobüsle yollarına devam ediyor. Fakat daha önce görecek başka şeyler var. Az yukarda, bir düzlükte beş yıldızlı bir otel, biraz ötede "Belgeler Merkezi", az aşağıda kocaman bir yapının temel taşları, duvar yıkıntıları... Adolf H.'nın, Berlin ve Wolfschanze'den sonraki, Alp dorukları karşısında çılgınca planlarını yaptığı, Amerikalıların 1945 Nisanında bombaladığı üçüncü karargahı Berghof'tan arta kalanlar.

Almanya-Avusturya sınırındaki Berchtesgaden'e gelenler Obersalzberg tepesine de çıkıyor.. Buralarda hâlâ Adolf H.'dan bir şeyler arıyorlar. Nazi subaylarının konakladığı Hoher Göll misafirhanesinin temelleri üzerine 1996'da oturtulmuş olan "Nasyonal Sosyalist Belgeler Merkezi"nde geçmişi yaşıyorlar. Hitler'in bu yörede, 'bay Wolf' takma adıyla geçirdiği 1920'li yıllardan Berlin sığınağında intiharına kadar uzanan korkunç yaşamına dönüyorlar. Martin Bormann'ın 1943'de tepenin altına oydurduğu beş kilometrelik tünellere ve dehlizlere adım atıyorlar. Zengin olanları, Bavyera Eyaleti'nin 50 milyon Euro harcayarak 100 dönümlük araziye kondurduğu lüks otelde konaklıyor.

Amerikan ordusu askerlerinin elli yıl boyunca tatil yaptığı, Adolf H.'nın Berghof karargahına sadece 150 metre uzaktaki Göring villası Platterhof'un yerine inşa edilmiş bu yuvarlak yapı dev bir uçan daireyi andırıyor. Zenginler, kocaman pencereli odalarından dumanlı Alp doruklarını seyredip, düşlere dalıyor.

Aşağılarda, durgun suları yeşil, beyaz, mavi Königsee. Üzerinde küme küme küçük bulutlar, ötelerde sivri kayalara yükselen kartallar....

22 Ağustos 2021

Mezar taşlarında tarih

Cumhuriyet, 22 Ağustos 2021


Gösterişsiz bir mezar taşı. Üzerinde yazanlar okunamıyor. İbranice. Az ötede taşları süslü olanlar var. Çiçeklerle, yapraklarla, değişik motiflerle bezenmişler. Dreyfuss ve Levi... Bir alt sıradakilerde süslemeler artıyor. Yazıların sağında solunda dua eden eller; kabartma kartallar... Bir başkasında Levi kabilesinin insanlarının yeğlediği ibrik motifi. Mezar taşları gittikçe büyüyor.

Rothschild ve Landauer... Süsler artıyor. Taşlardan birini nedense sünnet bıçakları süslüyor. Bu mezarlığa ilk gömü 1802 yılında yapılmış, son gömü de 1943'te. Stuttgart'ın güneyinde, Konstanz Gölü'ne uzanan yol üzerinde eski bir yerleşim merkezi olan Buttenhausen'da 18. yüzyıldan başlayarak Hıristiyanlarla Yahudiler, Hitler denen o diktatör "Führer" gelip de toplumun üzerine çöreklenene kadar barış içinde, ortak bir yaşam sürdürmüş. Şirin ovanın iki yamacına kurulu mahallelerinde yaşayıp durmuşlar. Bir yamaçta kilise, diğer yamaçta sinagog. Yahudiler ticaretle uğraşırken diğerleri toprağı işlemişler. Sonra 20. yüzyılın ülkeye getirdiği sanayileşme Yahudi gençlerini yavaş yavaş büyük kentlere göçe zorlamış. Köy yaşlılara kalmış. Buttenhausen Mezarlığı'na 1943 yılından sonra hiç kimse gömülmemiş. Oralı Yahudilerin ölümleri başka topraklarda olmuş!

GÖÇLE AZALAN NÜFUS...

Savaşın ardından yöreye yerleşen Walter Otto, Buttenhausen ve insanlarının geçmişini kendine görev edinir. O olmasaydı, günümüzde yörenin iki yüzyıllık Yahudi tarihi çoktan unutulur giderdi. Boş zamanlarında inatla araştırır, yıllarını bu göreve harcar. Büyük bir emek sonucu, bir zamanlar burada yaşamış insanların nerelere göç etmiş olduğunu bulur, okyanus ötesindeki çocuklarına, torunlarına ve onların çocuklarına ulaşır. Sonra kendini mezarlığın restorasyonuna verir. Devlet desteğinin yanı sıra bağışlarla 399 taş elden geçer. Heidelberg Üniversitesi'yle Stuttgart'taki politik eğitim merkezini de arkasına alarak Buttenhausen Yahudilerinin yaşamını anlatan küçük bir müze oluşturur. Politik eğitim merkezinden bölüm şefi, eski tanış Sibylle Thelen'in anlattığına göre Baden-Württemberg eyaletinde Naziler öncesinde 30 bin Yahudi yaşarken günümüzde, savaşın bitiminden 76 yıl geçmesine karşın, sayıları ancak 10 bin civarında.

Eyalet hükümeti Yahudi cemaati ile imzaladığı bir sözleşmeyle toplam 143 tarihi mezarlığın bakımını üstlenmiş! Tarihi kayın ağaçlarının gölgesinde uzanan Buttenhausen Mezarlığı'nı geride bırakıp yamaçları yemyeşil Lauter Ovası'nda güneye doğru ilerliyoruz. Tarihi manastırıyla ünlü Zwiefalten'e dek Lauter Çayı bize eşlik ediyor. Buradan gaza basan isterse bir saatte güneye, Konstanz Gölü kıyısındaki şirin Lindau'ya varır, isterse yeşilin yeşili tepeleri aşarak kuzeye, Stuttgart'a döner.

ÇAMURDAN GOLEM YARATAN HAHAM

Almanya'nın komşu ülkelerinde de ilginç Yahudi mezarlıkları var. Bunlardan biri de Prag'ın Zelivskeho Mahallesi'ndeki Yeni Yahudi Mezarlığı. Franz Kafka burada yatıyor. Az ötede eski, yeni sinagoglar ve altı yüzyıllık bir Yahudi mezarlığı daha. 1439-1787 arasında buraya on binler gömülmüş. Mezarlık enine büyüyemediği için ölüler üst üste. Moldau Nehri'nin çamurundan bir golem yarattığı iddia edilen haham Löw de burada yatıyor. Yarattıktan sonra çıldırdığı için yine yok etmek zorunda kaldığı golemin parçalarının eski-yeni sinagogun temellerine karıştırılmış olduğu anlatılıyor.

Avrupa'nın en büyük mezarlığı Viyana'daki 240 bin metrekare alana yayılan Merkez Mezarlığı'dır. Burada sayısız ünlünün yattığı 330 bin mezarın olduğu söyleniyor. Bir köşesi de 1871-1942 arası gömü yapılan Yahudi mezarlığı. Tarihi ağaçlar, sarmaşıkların sarıp sarmaladığı, birçoğu yan yatmış, yaşlı, üzerlerindeki yazılar zor okunan mezar taşları ve aralarında gezinen, size ürkek ürkek bakan, bakışlarıyla "senin burada ne işin var" diye soran karacalar... Viyana'nın ünlü Yahudileri burada gömülü. Son 20 yılda önemli bir restore geçiren mezarlar arasında Arthur Schnitzler ailesinin ve Stefan Zweig'ın annesiyle babası ve başka aile fertlerinin gömülü olduğu mezarlar da var. Osmanlı'da yaşayan Yahudiler iki imparatorluk arasında imzalanan bir anlaşmayla 1736'dan sonra Viyana'ya yerleşmişti. Yahudi mezarlığının arka bölümü onlara ayrılmış.

Yüz on altı bin mezarın bulunduğu Berlin Weissensee Mezarlığı da Avrupa'nın büyük mezarlıklarından. Buraya 1880'den günümüze sadece Yahudiler gömülüyor. Dev ağaçlar altındaki yollarda ilerlerken insan kendini değişik bir dünyada hissediyor. Mezarlar çok değerli mermer taşlarından veya granitten yapılmış, döküm parmaklıklar gümüş ve altın renginde. Kimi parmaklığın ardında altın boyalı yüksek şamdanlar görülüyor. Mermerlerdeki sevecen yazıtlar orada yatanları saygıyla anıyor. Taşlara itinayla işlenmiş defne ve yeşil sarmaşık motifleri de o kişiyi onurlandırıyor, ona duyulan dostluk duygularını simgeliyor. Soykırımdan önce Berlin'de 170 bin Yahudi yaşarken Üçüncü Rayh'ın sonu geldiğinde sayıları bin beş yüze düşmüş! Tüm Almanya'da çoğu hâlâ restoreyi bekleyen yaklaşık 1700 Yahudi mezarlığı var.