Cumhuriyet 24.10.2010
STUTTGART
AHMET ARPAD
Vincent uzun boylu, gençten, yakışıklı
bir Afrikalı. Başındaki kasketi ters giymiş. Elinde cüzdanı sıranın kendisine
gelmesini bekliyor. Sağına soluna bakınıyor, hafiften bir ıslık çalıyor.
Sırada ondan önce iki kişi daha var. Önündeki çekik gözlü Asyalı biraz
huzursuz gibi. Yerinde pek duramıyor. En öndeki orta yaşlı, sarışın kadın
elindeki Avro'ları gişede oturan memura uzatıyor. Ona bir şeyler söylüyor.
Çok hızlı konuşuyor. Yaptığı işi pek sevmediği yüzünden belli olan canı
sıkkın memurun uzattığı formları imzalıyor. Yine bir şey söylüyor, fakat
yanıt alamıyor. Asyalı, daha ne kadar bekleyeceğim, der gibi başını şöyle
bir ileri uzatıyor. Sonra arkasına dönüyor. Sıra uzamış. Uzun boylu, Afrikalı
bakışlarını tavana dikmiş ıslığa devam ediyor. İkinci gişe nedense bugün
açık değil. Stuttgart'ın göbeğindeki bu küçük büro bütün dünyaya para transferi
yapan bir kuruluş. Müşterileri kentte yaşayan yabancılar, daha doğrusu
üçüncü dünya ülkelerinden buraya gelmiş, kıt kanaat geçinmelerine karşın
yine de her ay birkaç yüz Avro'yu ne yapıp yapıp, "memlekette" para bekleyen
fakirin fakiri ailelerine göndermek zorunda olan insanlar. Birleşmiş Milletler'in
verilerine göre günümüzde tam 70 milyon azgelişmiş ülke insanı endüstri
ülkelerinde çalışmakta. Dünya Bankası, bu insanların 2009 yılında vatanlarına
havale ettiği tutarı 320 milyar dolar olarak açıklıyor. Yurtdışında çalışanların
en çok para yolladığı iki ülke, ellişer milyar dolar ile Hindistan ve Çin.
Geçen yıl yurtdışından Polonya'ya on bir, Romanya'ya dokuz milyar dolar
girmiş. Azgelişmiş birçok ülke bu kişisel transferler olmasa çoktan iflas
ederdi!
Sıranın kendisine gelmesini sabırla
bekleyen Vincent o gün Kongo'daki ailesine 150 dolar yollayacak. Stuttgart'taki
Robert Bosch fabrikasında ayda eline geçen 1800 Avro'nun ortalama yüzde
onu memlekete gidiyor. Bu para annesiyle babasının bütün aylık geçimine
yetiyor. Endüstri ülkelerinde çalışanları vatandaki yakınlarının "emekli
maaşı" olarak kabul etmek gerekiyor! Vincent buraya üç yıldır geliyor.
"Çoğu insan dişinden tırnağından arttırarak evine para yolluyor," diye
anlatıyor. "İki yüz Avro'dan fazla yollayan pek yoktur. Şu sırada duranlar
hep düşük gelirli insanlar. Almanya'daki bir işsizin anasına yolladığı
50 Avro kadının bir ay karnını doyurur!" diyor. Vincent, geçenlerde burada
Kenyalı bir genç kızla tanıştığını söylüyor. Zengin bir ailenin çocuklarına
bakan kız eline geçen üç yüz Avro'nun yüzünü her ay anasıyla babasına yolluyormuş.
Ana babalara, yakın akrabalara her
ay yollanan paralar geçinmeleri, kiraları, büyük alışverişleri, düğünleri,
cenazeleri, borçları için… Endüstri ülkelerinde gece gündüz çalışan, en
zor ve dayanılmaz işleri yapanların yolladığı bu paralar olmasa birçok
azgelişmiş ülke ekonomisi ayakta duramaz. Dünya Bankası'nın verilerine
göre Tacikistan'ın gayri safi yurtiçi hasılasının yüzde ellisini ve Moldovya'nın
yüzde otuz birini yurtdışındaki vatandaşların bu transferleri oluşturuyor.
Asyalı işi biter bitmez, hızla dışarı fırlıyor. Vincent cüzdanından çıkardığı
iki yeşil Avro'yu kasadaki kıza uzatıyor. "Kongo'ya 180 Avro," diyor...
www.ahmet-arpad.de
Cumhuriyet 03.10.2010
STUTTGART
AHMET ARPAD
Anıtkabir mimari Emin Onat'ın projesini
kabul eden uluslararası jürinin başkanlığını yapan Prof. Paul Bonatz, Hitler'den
kaçan Alman profesörlerdendi. Yaşamını 1954 yılına kadar Türkiye'de sürdüren
Bonatz, ülkemizde birçok önemli yapı ve projeye imzasını atmış bir ünlüydü.
Bu yapıların arasında Ankara Saraçoğlu Mahallesi, Sergievi'nin tiyatro
ve opera binasına dönüştürülmesi de vardır. Ayrıca İTÜ Taşkışla Binası'nın
değişim ve onarımını da Emin Onat'la ortak gerçekleştirmiştir. Şehir plancısı
ve mimarı Bonatz Bina Bilgisi kürsüsünde dersler vermiş, 1946-1954 yılları
arasında mimari proje öğretmenliği yapmıştır. Bonatz'ın 1943 yılında Türkiye'ye
kaçmasının nedeni Münih tren istasyonu projesini kendi kafasına göre değiştirmek
isteyen Hitler'le anlaşmazlığa düşmesiydi.
Şu günlerde Bonatz adı Almanya'da
yine dillerde. Onun önemli eserlerinden biri olan Stuttgart'ın tarihi tren
istasyonu kısmen yıkılmaya başlandı. Binanın "korunması gereken tarihi
yapı" olmasını umursamayan ve Alman Devlet Demiryolları ile ortak bir "dev
proje"ye imza atmayı amaçlayan sağcı eyalet hükümeti yıkıma başladı bile.
Stuttgart'ta projeye karşı çıkan insanlar altı aydır sokaklara dökülüyor.
Nüfusu 480 bin olan kentte her hafta 50-60 bin kişi nümayiş yapıyor. Son
kamuoyu araştırmalarına göre, kentlilerin yüzde altmış beşi Bonatz'ın istasyonun
kısmen yıkılıp işlevini yitirmesine, yeni istasyonun da yeraltına inşa
edilmesine ve Stuttgart-Münih yönünde yepyeni bir tren hattı yapılmasına
karşı. Şu sıralar tüm Almanya'nın yakın ilgisini çeken tüm nümayişlere
karşın politikacılar bildiklerini okumaya devam ediyor. 2020'de gerçekleştiğinde
ülkeye 10 milyar Avro'ya patlayacak olan bu proje çok pahalı olduğu gibi,
ekonomik de değil. Stuttgart parkında, 300 tarihi çınarı yeraltı istasyonuna
yer açmak için yok edecekler. Geçen perşembe günü bu ağaçların kesilmesini
çimenlere oturarak engellemek isteyen genç, yaşlı insanları geri tepen
binin üzerindeki polisin kaba kuvvet kullanması sonucu 450 kişi yaralandı.
Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Stuttgartlı Cem Özdemir, "Yönetenler acımasız
bir buldozer politikası uyguluyor" diye konuştu.
Kentin altına ve Ulm yönündeki dağlara
açılacak toplam 60 kilometrelik tüneller de yöre arazisinin büyük bir bölümü
kireçtaşından oluştuğu için suyla karıştığı anda büyük riskler taşımakta.
Karaormanlar'da geçen yıl yapılan deneme kazılarında bu sorun yaşandı ve
yakındaki bir küçük kentte sayısız bina kaymaya, temel ve duvarları çatlamaya
başladı. Budapeşte'den sonra Avrupa'nın ikinci büyük kaplıca kenti olan
Stuttgart'ta bu projeyle şifalı yeraltı suları da büyük tehlike altında.
Bütün bunlar niçin mi yapılmak isteniyor? AB'nin 215 milyon Avro ile katıldığı
projeyle Paris-Budapeşte arasında trenlerin daha hızlı çalışması amaçlanıyor.
Ancak 10 milyar Avro'luk Stuttgart-Münih bağlantısıyla iki kent arası sadece
26 dakika kısalacak! Uzun yıllar Devlet Demiryolları'nda önemli görevlerde
bulunmuş, şu anda da kuruluşun danışmanı olan bir kişi basına yaptığı açıklamada:
"Hızlı tren ICE 1995'te bu hattı 2 saatte alırdı, bugün ise 2 saat 20 dakikada
alıyor," dedi. Nedeni çok basit: Tüm Almanya'da rayların ve trenlerin bakımına
son on yılda yapılan yatırım hemen hemen sıfır!
Alman Devlet Demiryolları 2010 yılında
tam 15 milyar Avro borçlu bir kuruluş! Geçenlerde Frankfurt'tan Stuttgart'a
gelen hızlı tren ICE istasyona girmeden az önce iki kilometrelik bir tünelde
kalıverdi. Havalandırması da bozulan trende 400 yolcu tam üç saat kurtarılmayı
bekledi! Havaların çok sıcak gittiği temmuz ayında tüm Almanya'da elli
hızlı trende havalandırmaları çalışmadığı için sayısız yolcu hastanelere
kaldırıldı, tren seferleri günlerce altüst oldu. Sonunda da demiryolları
23 bin yolcuya 2.7 milyon tazminat ödemek zorunda kaldı. Bonatz'ın istasyonundaki
yıkımla kentin büyük kuruluşlarından Wolff & Müller görevlendirildi.
Stuttgartlı ünlü bir sağcı politikacının danışmanı olduğu bu şirket websitesinde
açıkladığına göre 1936'da kurulmuş ve 1939'dan sonra "hızlı bir çıkış"
yapmış, 1945'e kadar sayısız büyük projeye imzasını atmış. Hitler dönemindeki
bu projelerin neler olduğunu yazılı sorduğumuz şirketten haftalardır yanıt
yok! Zenginle fakir arasındaki uçurumun her geçen gün derinleştiği Almanya
13.5 trilyon Avro borçlu. Devlet verilerine göre bu borç günbegün 390 milyon
Avro artıyor. Beş milyon insan devlet yardımı olmasa aç kalacak! Gırtlağına
kadar borçlu Almanya eğitim sorunlarının da altından bir türlü kalkamıyor.
Berlin'deki hükümeti şu anda seçmenlerin sadece yüzde 35'i onaylıyor. On
milyar Avro'luk demiryolu projesi insanları politikacılardan iyice soğuttu.
Bonatz'ın tarihi istasyonunu kanatsız bir kuşa çevirmekte, çok riskli bir
projeye olmayan milyarları yatırmakta inat eden, on binlerin günbegün sokaklara
dökülmesini sürekli göz ardı eden Stuttgart eyalet hükümeti hızla güven
yitirmeye devam ediyor.
www.ahmet-arpad.de