Cumhuriyet 28.02.2008
Bonn'daki "1945'ten Sonra Skandallar"
sergisi, bir dönemin panoraması gibi
Bonn Tarih Müzesi'ndeki sergi,
Almanya'da 2. Dünya Savaşı ve sonrasında yaşanan skandalların üstünün zamanla
nasıl örtüldüğünü gözler önüne seriyor.
AHMET ARPAD
1950
yapımı filmin adı "Günahkâr" . Rejisörü ünlü Willi Forst . Bir sokak kadını
rolünde oynayan Hildegard Knef 'in çok kısa da olsa çıplak görünmesi, önce
sevgilisinin, ardından da kendisinin intiharı, savaş sonrası Almanya'sında
büyük bir skandala neden olmuştu.
Katolik ve Protestan kiliselerinin
büyük tepkisi üzerine politikacılar araya girmiş ve filmi yasaklamaya çalışmışlardı.
Ancak bunu başaramamışlar ve "Günahkâr" aylarca kapalı gişe oynamış, rejisörüyle
artistleri de büyük üne kavuşmuştu.
1950'li yılların "ahlak düşkünü"
Almanya'sını sarsan ikinci skandalını, politikacılarla zengin endüstri
patronlarının yataklarından çıkmayan, Frankfurtlu sokak kadını Rosemarie
Nitribitt cinayeti yaratmıştı. Savaş sonrasının bu en büyük toplum skandalına
neden olan Nitribitt, 1957 yılında öldürüldüğünde 24 yaşında, çok zengin
ve çok ünlüydü. "Sevgilileri" arasında yeni Almanya'nın ünlü patronları
Harald Quandt , Krupp ailesinden Harald von Bohlen ve Gunter Sachs da vardı.
Banka hesabı çok şişkin, altında o yılların en şık ve en pahalı otomobili
kırmızı Mercedes 190 SL ve Frankfurt'un en güzel yerinde büyük bir apartman
katına sahip olan Nitribitt'in katili hiçbir zaman bulunamadı. Not defterindeki
isimler, adresler ve telefon numaraları da hiç açıklanmadı. Ölüm nedeni
hep bir sır kaldı.
Uçak alımında oyunlar
1961 yılında Batı Almanya, ABD uçak
fabrikası Lockheed'den tam 916 adet F-104 Starfighter savaş uçağı almaya
karar verir. Adenauer hükümetinin Savunma Bakanı Franz Josef Strauss 'tur.
O yıllarda Lockheed, İtalya, Hollanda, Japonya'ya da aynı uçaklardan satar.
Son ana kadar Fransız Mirage uçaklarının alınmasını isteyen bakan S trauss,
bir Amerika ziyaretinin ardından fikrini değiştirir. Starfighter'ların
Alman ya'ya tesliminden kısa süre sonra Der Spiegel dergisinde yayımlanan
bir makalede, Lockheed fabrikasının lobicisi Ernest Hauser , Savunma Bakanı
Strauss ve partisi CSU'ya şirketin 10 milyon dolar "bağış" yapmış olduğ
unu açıklar. 1962 yılına gelindiğinde Der Spiegel'de çıkan bir makalede,
Alman ordusunun savunma gücünün çok yetersiz olduğu iddia edilir. Bakanlık,
ülke sırlarını açıkladığı iddasıyla dergi aleyhine dava açar. Bakan Strauss'un
isteği üzerine başsavcı Spiegel'de arama yaptırır, kaynaklarını açıklamayan
gazeteci Ahlers ile genel yayın müdürü Augstein tutuklanır. Adenauer hükümetinin
basın özgürlüğüne darbe indirdiğini söyleyen beş bakan istifa eder. Savunma
Bakanı Strauss da görevinden ayrılır.
Batı Almanya 1981 yılında yine çok
büyük bir politika skandalı ile sarsılır. Ülkenin en büyük endüstri kuruluş
larınd an Flick Holding'in, 1975'te Deutsche Bank hisse senetlerinin satışından
elde ettiği 2 milyar markı yeni bir yatırımda kullanmak ve vergisini vermemek
için bütün partilere 260 milyon mark bağışta bulunduğu ortaya çıkar. Bağıştan
yararlananlar arasında sağcı ve solcu partilerden öteye bazı büyük sendikalar
da vardır. Der Spiegel "bağışların" İsviçre'de aklandığını tespit eder.
Suçlanan şirket yöneticileri ve parti "babaları" ufak cezalarla kurtulurlar.
Başbakan Kohl de "hiçbir şey anımsamadığını" söyler.
1983 yılında Stern dergisi "Hitler'in
Anıları"nı 9.3 milyon marka satın alır! Bu savaş sonrası Almanya'sında
bir sansasyondur. Satanlara göre savaş bitiminden az önce Doğu Alman topraklarında,
Börnersdorf yakınlarına düşmüş olan bir nakliye uçağında bulunmuştur. Stern
bu "anıları" büyük bir coşkuyla yayımlamaya başlar ve aradan on beş gün
geçmeden sahte oldukları ortaya çıkar.
Stuttgartlı ressam Kujau 'nun elinden
çıkmış olan 59 ciltlik "Hitler'in Anıla rı" nı Stern, eski Nazilerin aracılığı
ile almıştır. Almanya'nın ünlü haftalık dergisi rezil olur. 1987 yılında
Schleswig-Holstein seçimlerini mutlaka kazanmak isteyen eyalet başbakanı
Uwe Barschel, rakibi sosyal demokrat Björn Engholm 'u, basın danışmanı
yaptığı gazeteci Pfeiffer 'in hazırladığı dalaverelerle ağır ithamlar altında
bırakır.
Olaya el atan Der Spiegel bu skandalı
ortaya çıkarır. İstifa eden Barschel, Kiel'den ayrılır ve dokuz gün sonra
Cenevre'nin göl manzaralı çok ünlü Beau Rivarge Oteli'nin 317 numaralı
odasında, içi su dolu banyoda, giysileri üzerinde ölü bulunur. Otopside
midesinde sekiz ilaçlık bir "kokteyl" tespit edilir. Barschel'in öldürülmüş
ol duğu ileri sürülür. İsrail'in Kuzey Almanya'daki gizli bir silah ticaretini
engellediği için, MOSSAD'ın intikamı, denir. Kiel'deki tersane HDW'nin
Güney Afrika'dan aldığı denizaltı siparişi gerçekleşmeyince, aracılık ettiği
ve rüşvet aldığı için öldürüldüğü iddiası da ortaya atılır. Cenevre'de
kaldığı günlerde silah kaçakçılarının bir toplantısına Barschel'in de katılmış
olduğu söylenir. Alman Haberalma Servisi BND'nin bir adamının onunla aynı
otelde kalmış olduğu da ortaya çıkar. Bir CIA ajanının Barschel'i öldürmüş
olduğunu açıklayan Afrikalı silah taciri Dirk Stoffberg , kısa süre sonra
ölü bulunur. Barschel olayı gizemini günümüzde de koruyor .
Sorumlular hep kurtuldu
Bütün bu skandallar ve de daha çoğu
24 Mart 2008 tarihine kadar Bonn Tarih Müzesi'ndeki "1945'ten Sonra Almanya'da
Skandallar" adlı bir sergide belgeleriyle izlenebiliyor. Savaş sonrası
demokrasiye kavuşan Batı Almanya'da çıkarlarını her şeyden üstün tutan
kimi üst düzey "gözü açık" politikacının neden olduğu skandalları, olayın
üzerine giden özgür basın ortaya çıkarmıştı. Ancak serginin belki de en
ilginç yanı, zamanla her olayın üstünün örtüldüğü, neden olan politikacı
ve endüstri patronlarının da burnunun bile kanamadığı acı gerçeğini gözler
önüne sermesi...