9 Kasım 2008

'Demokrasi çözüme yeterli değil'

Cumhuriyet 09.11.2008
AHMET ARPAD
STUTTGART

Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) kısa süre önce Almanya'da zenginle fakirin arasındaki uçurumun giderek derinleştiğini, ülkedeki insanların hızla -Türkiye'den bile daha çabuk- fakirleştiğini belgeleriyle sundu. OECD'nin bir başka raporuna göre de Almanya'nın eğitim sistemi sınıfta kaldı. Akademisyenlerin ve mühendislerin azaldığı ülkede tam 16 bin yeni öğretmene gereksinim var. Küresel mali kriz sonucu sarsılan ekonomisini korumak isteyen Federal Almanya bankacılık sektörünün çökmemesi için 480 milyar Avro'luk bir paketi hazırda tutuyor. Berlin hükümeti 1990'dan bu yana her yıl "devlet yardımı" adı altında ortalama 160 milyar Avro ile ülkesinin "fakir" doğusunu destekliyor. Yine de işsizlik doğuda yüzde 20'nin altına düşmüyor. İnsanlarının yüzde 68'i geleceğe kötümser bakıyor, yüzde 50'si de şu sıra demokrasinin toplum sorunlarını çözmeye yeterli olmadığı inancında! Almanya'nın batısında artık demokrasiye inanmayanların oranı yüzde 30. Doğu Almanya kentleri yabancı düşmanlığının kaleleri de oldu. Batı'dan gelen tüm desteğe, sayısız yeniliğe ve refaha karşın yabancı düşmanı tohumlar doğuda yeşermeye devam ediyor, köklerini kurutmak çok zor. Neo Naziler artık Hitler reklamı yapmıyor. Onlar şimdi: "Eski Doğu Almanya daha iyi bir Almanya idi" sözleriyle oy topluyor. Çoğu insan hâlâ Ulbricht-Honecker yıllarının özlemini çekiyor. O günler artık nostalji, daha doğrusu ostalji, bir Doğu Almanya özlemi! Çoğu insan kendini yalnız, tek başına bırakılmış hissediyor. Vatansız, topraklarından sürülmüş, ülkesi elinden alınmış... "Batı Almanya Doğu Almanya'ya el koydu", diyenler giderek artıyor. Günümüzde Honecker yönetimini eleştiren neredeyse "vatan haini" damgasını yiyor! Eskinin özlemini çekenler Doğu Almanya'nın kötü yanları karşısında gözlerini, kulaklarını kapatıyor, komünist rejimde yaşananları umursamıyor. İki ülke arasına çekilmiş "utanç" duvarını, batmış ekonomiyi, 250 bin politik tutukluyu, düşünme özgürlüğü elinden alınmış o toplumu... "1989'da ideallerimiz elimizden alındı", diyenler giderek artıyor. Ülkenin doğusunda oy avcılığına çıkmış batı partileri Hıristiyan Demokratlar ile Hür Demokratlar kadrolarını eski rejim yandaşları ile doldurmuş. Sosyalist Birlik Partisi'nin 1990'a kadar uzaktan kumanda ettiği ve çoğunlukla bilim adamlarının, öğretmenlerin, akademisyenlerin üye olduğu küçük partilerde görev yapmışlar, şimdi tüm Doğu Almanya'da yine önemli görevlerde. Politikayı onlar etkiliyor, toplum yaşamını dolayısıyla da olsa onlar yönlendiriyor. Milli Halk Ordusu'nun kalıntısı subaylar, generaller, görevi yurtiçinde, dışında istihbarat toplamak olan devlet bakanlığının (Stasi) adamları bugün otobüsçülük, emlakçilik ve doktorluk yapıyor, otel işletiyor, avukat bürosu açmış, Gazprom'da görevli, koruma polisliği yapanlar da var. Stasi-Connection eski Doğu Almanya'da hâlâ yaşıyor. ...
 
Günümüz Almanya'sında kimi yaşamsal sorunların kaynağını geçmişte aramak hiç de yanlış olmaz. İkinci Dünya Savaşı'nı kazanmış olan "Dörtler", 15 Mayıs 1955'te Viyana'da imzalanan Devlet Antlaşması ile Avusturya'yı egemen, bağımsız ve demokratik bir devlet olarak tanımış, işgal ettikleri ülke topraklarından çekilmişlerdi. Benzeri bir anlaşmayı, savaşın üzerinden 60 küsur yıl geçmesine karşın, Almanya ile hiç imzalamadılar. İmzalamadıkları gibi, savaş sonrasında anayasasını da "dikte" ettiler. Bu nedenle topraklarında 70 bin Amerikan ve 25 bin İngiliz askerinin konuşlandığı, yüze yakın nükleer başlıklı füzenin depolandığı Almanya hâlâ yasal olarak egemen bir ülke değil, o bir Amerikan "kolonisi"!
 
www.ahmet-arpad.de