Toplum Gazetesi, 28 Mart 2021
Tarihi mezarlık Stuttgart'ın göbeğinde. Kocaman çınarların dalları yeşermeye başlamış. Buz gibi soğuklar geride kaldı, yaz saatinin başlamasıyla havalar ılındı. Isındı. Stuttgart'ın tarihi Fangelsbach mezarlığı bu sabah bir park! Mezar taşları arasında birkaç yaşlı geziniyor, çocuk arabalı anne ve babalar da dikkati çekiyor...
Bu mezarlığa en çok gömü 19. yüzyılda yapılmış, Stuttgart'ın ünlüleri ve varlıklıları Fangelsbach'da ebedi istirahatlerine çekilmiş; çoğu mezar taşında meslekleri yazıyor: Başrahip, taş oymacısı, fabrikatör, sahne sanatçısı, doktor, antropolog, dekan, şair, çan dökümcüsü, yayıncı, gazeteci, ressam, arkeolog, opera sanatçısı, mimar... Az ötedeki Markus Kilisesi'nin yanından uzanan yolun sonunda bakımlı bir mezar dikkati çekiyor. Büyükçe taşında yazdığına göre Goethe ile birlikte Alman edebiyatında klasik dönemin en önemli temsilcisi sayılan Friedrich Schiller'in oğlu Ludwig, torunu Friedrich ve onun eşi Mathilde burada yatıyor.
2009 yılında bu mezar açılmış, kemikler çıkarılmış, DNA analizinin ardından küçük bir törenle tekrar gömülmüştü. 1805 yılında Weimar'da ölen ve önce toplu bir mezara konan Schiller'in kemikleri, anlatılanlara göre, 1826 yılında prensler kabristanına taşınır, fakat kısa süre sonra Weimar'da yatanın Schiller olmadığı iddiaları yükselmeye başlar, tâ ki 1959 yılında Gerassimov adlı bir Rus doktor kabristandaki kafatasıyla kemiklerin Schiller'e ait olduğuna karar verene kadar…
Ancak 2005'de ünlü edebiyatçının 200. ölüm yılında Alman televizyonu MDR aracılığı ile yeni ve çok kapsamlı bir araştırma başlatılır. Bu girişimler kapsamında Freiburg Üniversitesi Stuttgart'taki aile mezarında yatan oğlu ile torununun kemiklerini inceler ve Weimar'daki kafatasının, Alman edebiyatının bu ünlü yazarına ait olmadığı kesinlikle saptanır. 2009 yılında Stuttgart-Marbach doğumlu Schiller'in 250. doğum yıldönümü törenleri nedeniyle konuşan Antropolog Ursula Wittwer: "On dokuzuncu yüzyılda ünlü kişilerin kafatasları meslektaşlarımın çok ilgisini çekerdi", demişti. Schiller'in kafatasının da o yıllarda çalınmış olduğu tahmin ediliyor!
"Friedrich Schiller bir popstar"
Aynı yıllarda büyük bir bakımdan geçen, Alman edebiyatının çok zengin hazinesini barındıran eşsiz Stuttgart - Marbach'daki Schiller Milli Müzesi'nin yeniden açılışında konuşan Cumhurbaşkanı Horst Köhler: "Marbach doğumlu Friedrich Schiller bir popstar idi!" demişti. Aydınlanma çağının en önemli bu düşünürünün idealizmi, bireyin ruhuna ve özgürlüğüne öncelik tanır. Heyecanlıdır, ateşlidir, amaçlarına ulaşmak için hep isteklidir. Okul yıllarından başlayarak kendini hep baskı altında hisseder, Dük Karl Eugen döneminde yaşam onun için dayanılmaz olunca, 1782'de Stuttgart'ı terk eder ve Weimar'a yerleşir. Goethe ile yakın dostluğu işte o yıllarda başlar. Wilhelm Meister romanını yazması için onu zorlar. Goethe de Schiller'i "Wallenstein" eserini yazması için yüreklendirir, hatta Weimar'da sahneye konduğunda oyunun rejisörlüğünü üstlenir.
Schiller "Haydutlar"ın ilk baskısını kendi cebinden öder, borç parayla da bir edebiyat dergisi çıkarır. Ölümüne yakın son sözleri: "Artık her şeyi daha sade, daha berrak görüyorum..." olur. Schiller'in ardından "Varlığımın yarısını yitirdim", diyen Goethe için sahip olduğu en değerli hazine, aralarındaki yazışmalardır. Bir süre sonra bütün mektupları yayınlatır.
Marbach'taki Alman Edebiyat Arşivi'nde Alman edebiyatının Goethe'den Kafka'ya on binlerce edebiyat belgesi duruyor. Bundan on yıl önce Fischer, Suhrkamp ve Insel Yayınevleri çok değerli arşivlerini Marbach'a vermişlerdi. Hofmannstahl, Rilke, Zweig, Frisch, Enzesberger, Walser gibi 20. yüzyıl Alman dili edebiyatının yıldızlarının elinden geçen müsveddeler ve mektuplar şimdi Marbach'da herkese açık. 2012 yılında Schiller'in 253. doğum günü nedeniyle düzenlenen törende o yılki "Schiller Konuşması”nı yapmakla Orhan Pamuk onurlandırılmıştı!
Ünlü yazarımızın İngilizce yaptığı uzun konuşmasının ana konusu "romanlarda naiflik ve duygusallık” idi. Pamuk konuşmasında Schiller'in 1796'da kaleme almış olduğu "Edebiyatta naiflik ve duygusallık” başlıklı makalesine de değinmiş ve: "Schiller'e göre çağının modern yazarları aşırı duygusaldı”, demişti. "Onun gözünde Dante, Shakespeare, Cervantes, Goethe ve Dürer naif, çocuksu kalmış yazarlardı.
Naif yazarlar doğa ile iç içedir; onlar yerine göre ölçülü ve bilge, yerine göre de acımasızdır. Çoğu kez üzerinde pek fazla düşünmeden, içlerinden geldiği gibi yazarlar, yarattıklarının etik sonuçlarını pek umursamazlar. Yazdıkları üzerine başkalarının ne düşündüğü de onları pek ilgilendirmez... Schiller, Goethe'nin olgunluğunu, bencilliğini, özgüvenini kıskanırdı, onun çok kolay olağanüstü düşünceler yaratabilmesine de hayrandı.”
Hepsi iyi güzel de, Friedrich Schiller'in kafatası nerede, kimde?
mail@ahmet-arpad.de