31 Mart 2018

Büyüklere oyuncak trenler

TOPLUM Gazetesi, Mart 2018
AHMET ARPAD

    "Sayın yolcular lütfen trene binin, hareket etmek üzereyiz... İyi yolculuklar dileriz!" ICE 694 sefer sayılı hızlı tren Münih istasyonundan ağır ağır yola koyuluyor. Yolculuk, Almanya'nın en güzel güzergâhlarından birinde. Şatolar ve üzüm bağlarını geride bırakarak Frankfurt'a. Upuzun, bembeyaz tren yılan gibi kıvrılıyor. Nehirler üzerindeki köprülerden, dağların içindeki tünellerden, romantik tarihi kentlerden geçiyor. Son istasyona vardığında hoparlördeki ses ICE 694'ün gelişini bildiriyor. Hiç kimse inmiyor. Çünkü bu tren yolcuları cansız! Münih'ten Frankfurt'a 15 dakikada gelmişti. İki kent arası sadece 300 metreydi.

    Gerçek ICE 694'i çeken lokomotif ise 800 ton ağırlığında, 13 bin beygir gücünde. 360 m uzunluğundaki treni saatte 300 kilometre hıza ulaştırarak, Münih'ten Frankfurt'a 3,5 saatte götürüyor. Bu yolculuğunda Neckar ve Main nehirlerinin kıyısından, Augsburg, Ulm, Stuttgart ve Mannheim kentlerinden geçiyor, güzel Münih'i Avrupa'nın ortası, bankerler kenti Frankfurt'a yaklaştırıyor.

    Koskocaman bir salonda, başka bir dünyadayız. Büyüklerin oyuncak trenler dünyasında! Onların bu dünyasına, 'düşler dünyası' da diyebiliriz... Tam 860 lokomotif, 3600 vagon ve 3 km raydan oluşan 'düşler dünyası'nın Almanya'da başka benzeri yok. Minyatür Trenseverler Derneği'nin Stuttgart metrosunun alt salonlarından birinde kış aylarında yaptığı gösterilere binlerce insan geliyor. Salonda tek kadın yok. Erkeklerin çoğu da yaşını başını almış, kırkının, ellisinin üstünde. Tek-tük çocuklar da göze çarpıyor.

    Almanların bu tür oyuncak trenlere merakı sonsuz. Milyonlarca insan yüzlerce milyon Mark'ı bu uğurda hiç çekinmeden harcıyor. Evinin bir odasını trenlerine ayıramayan çatı arasına ya da bodruma kapağı atıyor. Küçük lokomotiflerden, uzun vagon dizilerinden, ormanlardan, dağlar tepelerden oluşan "düşler dünyası"nda yaşayanlar çocuklar değil yetişkinler, yaşını başını almış insanlar. Küçük memurundan banka müdürüne, lise öğretmeninden başhekime, yargıca her meslekten insan kendi dünyası kuruyor.

    Noel ve yılbaşı öncesi minyatür tren satan dükkânlardan çıkmayan oğullar değil, onların babaları. Evinde halının üzerine kurduğu bir kaç metre rayla düşlere dalan, çocukluğunu yeniden yaşayan bu insanlar hevesleri uğruna hiçbir giderden kaçınmıyor. Avrupa'nın en büyük ve en eski oyuncak trenler yapımcısı Maerklin'in Stuttgart yakınındaki müzesini her ay onbinler ziyaret ediyor. Bu fabrikanın 1935'de sadece 300 adet yaptığı ünlü İsviçre lokomotifi 'Timsah' günümüzde açık artırmalarda bir otomobil fiyatına alıcı buluyor.

    Babaların 19. yüzyıldan bu yana severek oynadığı tek oyuncak minyatür trenler. Ve bu böyle kalacağa da benziyor. Boş zamanlarını çatı aralarında, bodrum odalarında, salondaki halının üzerinde buharlı ve elektrikli lokomotiflerin çektiği trenlerin dünyasında geçiren babalar çoğu kez zaman ayıramadıkları eşleri, oyuncaklarına dokunmalarına izin bile vermedikleri oğulları ile atışmayı da göze alır...

Stefan Zweig'i neden seviyoruz?

KOÇ Holding, Bizden Haberler Dergisi, Mart 2018
YASEMİN BALABAN

Bir-iki yıldır çok satanlar listelerinin en üst sıralarında hep onun kitapları var. Hem de bir değil birkaç tane. Geçen yılın en çok satan 10 kitabının içinde ise tam üç kitabı vardı. Ünlü hümanist, Viyanalı yazar Stefan Zweig'dan bahsediyoruz. Ajans Press'in Kitap Yurdu, Idefix ve D&R'dan aldığı bilgilerden derlediği listeye göre 2017'nin en çok okunan 10 kitabının arasında Zweig'ın "Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu", "Olağanüstü Bir Gece" ve "Bir Çöküşün Öyküsü" kitapları yer aldı. Sevenleri ve takipçilerini bile şaşırtan bir durum oldu bu. Peki, ölümünün üzerinden 75 yıl geçen yazarı bu kadar popüler yapan ne?

Bu sorunun yanıtlarından biri, Zweig'ın oldukça üretken bir yazar olması ve eserlerinin geniş bir yelpazeye yayılması. Telif halklarının kalkmasıyla çok sayıda yayınevi Zweig'ın roman, öykü, gezi anıları, günlük, anı, deneme, oyun ve biyografi gibi pek çok türü içeren kitaplarını Türkiye'deki okurun iştahına sundu. Ünlü edebiyatçı, yazılarındaki iyimser tonla okuru hızla cezbetti. Bu beğeninin arkasındaki en önemli neden ise Zweig'ın derin anlatımı sayesinde okurunun imgelemini beslemesi oldu. Yazarın incelikli karakter analizleriyle insanlığa dair ruh durumlarını ortaya koyduğu uzun öykü ve romanları, okuru hemen içine alan, elinden bırakamadığı, her okuyanın en sevdiği kitaplar listesinde mutlaka yer alan birer başyapıt oldu. "Bir Kadının Yirmi Dört Saati"nde romanın kahramanı olan Bayan C.'ye kumarhanelere gidip kumarbazların ellerini seyrettiğini anlattırır Zweig. Sayfalarca süren bu anlatımda ellerin de bir dili olduğunu, kumar oynayan ellerin -yüz ifadelerinin aksine- değişen ruh hallerini nasıl yansıttığını öyle ustalıkla anlatır ki adeta eller tarafından oynanan bir tiyatroyu izletir okura tasvir üstadı. Büyük sırlar ve büyük tutkuları, 20. yüzyıl başındaki, kültürün anayurdu olarak görülen Avrupa manzarasında usta bir akıcılıkla anlatırken okuru da bu atmosfere taşır.

"GERÇEK İNSANI" ANLATAN BİYOGRAFİLER

Zweig'ın popülerliğinin arkasındaki güçlü nedenlerden biri de insanın merkezde olduğu çok önemli biyografiler yazması. Herkesin hakkında az çok fikir sahibi olduğu ya da kimilerinin iyi bildiği tarihi karakterler onun kaleminde adeta birer roman kahramanına dönüşür.

Karakterleri ve onların duygu durumları sanki yarattığı birer kurgu karaktermişçesine derinliğine iner.Bir Zweig uzmanı olan çevirmen Ahmet Arpad, 23 Mart 2017 tarihli makalesinde onu şu sözlerle anlatıyordu: "Viyanalı Stefan Zweig, Freud psikoanalizini uyguladığı öykülerinde olayları, kişi davranışlarını, onların düşün dünyalarını en önemsiz sayılabilecek ayrıntılara kadar işlerken yalın bir lirizm, vurucu bir gerilim sağlamayı ustalıkla başarır. Anlattıkları çoğu kez onun psikolojik-edebî deneyimleri, kişi olarak yaşadıklarıdır.

Kimi yapıtında karşımıza çıkan alışılmamış kişilikteki insanlar ise yazarın gözüpek heveslerini kamçılayarak onu yaratıcılığa sürükleyen karakterlerdir. Stefan Zweig bir şeye hep sadık kalır: Doğruya ve insancıllığa dikkatimizi çeker, karşıtlar arasında aracı rolünü üstlenir. Okurunu inandırıcı gücüne, anlatımı ve diliyle ulaşır. Zweig iyimserdir, sürekli barışı, iyiliği düşler. Her şeye hümanizmin penceresinden bakar."

BURHAN ARPAD ÇEVİRİLERİ

Akıcı anlatımıyla usta bir yazar olan aynı zamanda düşünür sıfatıyla insan psikolojisinden tarihsel olaylara kadar incelikli bir anlatımla sürükleyici eserler veren Zweig, elbette ki bu özellikleriyle sevilen bir yazar olmayı hak eder. Birçok "çok satar" kitaptaki genel özellik olan sığlık bulunmaz yapıtlarında. Ancak başka dillerdeki okurların onu sevmesinde kuşkusuz çevirilerin de payı büyük. Türk okuru, Burhan Arpad çevirileri sayesinde ölümünün hemen ertesi yılı olan 1943'te tanıştı Zweig'la. Hıncal Uluç, 1 Aralık 2017 tarihli köşe yazısında Zweig sevgisini Arpad'a şu sözlerle bağlıyordu: "...Baş sebep Burhan Arpad'dır... Okunması kolay ve meraklı uzunca hikâyelerini çevirdi Arpad. Zweig okumak sadece ayrıcalık değil, keyiftir, dostlarım!" Bir Zweig hayranı olarak çevirmenliği babasından devralan Ahmet Arpad da yazarın 75'inci ölüm yıldönümünde Viyana'da yapılan anma toplantısında Zweig sevgisinin nedenlerini şu sözlerle açıklıyordu: "Zweig; roman, öykü, hatta denemelerde çok bilmişlik taslamaz ve bu bağlamda en zor konuları abartısız, anlaşılır biçimde sunar. İşte bu nedenledir ki, Türk okuru tarafınca benimsenip ‘bizden biridir!' kanaatini uyandırmaktadır. Yapıtları iyimserlik içerir, ümit doludur..."

Ahmet Arpad çevirisiyle Zweig öyküleri yayımlayan yayınevlerinden biri de Koridor Yayıncılık. Yayınevi editörlerinden Zübeyde Abat, şu değerlendirmeleri yapıyor: "Kısacık ömrüne iki dünya savaşı sığdırarak tarihin en önemli dönemeçlerine tanıklık etmiş olan Zweig, hiç şüphesiz zamanının ötesinde bir yazar. Psikolojik derinliklere sahip eserlerinin her satırı okuyucunun içine işleyen, beynine kazımak istediği güçlü anlamlara sahip ve kendini bulduğu bir yalnızlık köşesi gibi."

Görünen o ki; yayınevleri Zweig eserlerini çoğaltmaya, okurun iştahını kabartmaya devam edecek. Zweig'la tanışanlar tanışmayanlara hararetle tavsiye ederken, büyük usta satış listelerindeki yerini de korumayı sürdürecek.


Kaynak:
https://www.koc.com.tr/tr-tr/koc-gundem/bizden-haberler-dergisi/NewsMagazineDocuments/2018/BH-457.pdf