15 Aralık 2019

Çardaş Prensesi ve Franz Josef

CUMHURİYET, 15 Aralık 2019
VİYANA
AHMET ARPAD


"Avusturya-Macaristan İmparatorluğu 1. Dünya Savaşı'ndan yenilgiyle çıkmıştı. İmparatorluk yok olup gitmişti, yollar paramparça, evler yıkık kırık, Viyana'nın dar sokakları karanlıktı. Ceplerindeki paranın değer yitirdiği insanlar karınlarını zor doyursa da, birkaç lambanın aydınlattığı buz gibi salonlarda oynanan opera ve operetlere akın ediyordu. Viyanalı aradan daha bir yıl geçmeden ayağa kalkmasını başarmıştı." Stefan Zweig ilerde anılarında o günlerden böyle söz etmişti. "Özgürlüklerini arayan insanlarımızın sanata olan olağanüstü bağımlılığı ve tutkusu Viyana'yı bir kez daha kurtarmıştı... Özgürlüğün olmadığı yerde kültür ve sanat gelişemez." Viyanalının yaşam sevincine en güzel operetlerde tanık olursunuz.

Bu akşam Emmerich Kálmán'ın 17 Kasım 1915'de Viyana'da ilk gecesi yapılmış olan 'Çardaş Prensesi' karşımızda. Espri dolu, çekici, büyüleyici sahneye konmuş. İzleyiciler daha ilk şarkılardan sıçrayan kıvılcımla oyuncularla bütünleşiyor. 1898'den bu yana kapılarını yılın 300 akşamında açan Volksoper'in sanatçıları tıka basa dolu salonu coşturuyor. 1908 ile 1954 yılları arasında "Kontes Mariza", "Sirk Prensesi" gibi toplam 22 operetin altına imzasını atan Emmerich Kálmán "Çardaş Prensesi"ni de coşturucu müzik, şarkılar ve danslarla süslemiş, tiyatroyu, müziği ve dansı birlikte harmanlamış. Ünlü operet şarkılarıyla, danslarıyla sanatının doruğundaki Budapeşteli varyete yıldızı Slyva ile Viyanalı Prens Edwin arasındaki aşkı anlatıyor. Çoğu operette olduğu gibi burada da kıskançlıklar, yanlış anlamalar, aşk çıkmazları yaşanıyor. Gösteri büyüleyici, Çardaş dansları gerçekten baş döndürücü. Çoğu operet severin ezbere bildiği şarkılar hem neşeli, hem de hüzünlendirici. "Çardaş Prensesi"ndeki Slyva Varescu rolüyle Viyana Volksoper'de ilk kez sahneye çıkan Elissa Huber gerçekten büyük bir şans. Prens Lippert rolünde Robert Meyer'in, eşi Anhilte rolünde Sigrid Hauser'in, kont Boni'de Jakob Semotan'ın başarıları dorukta! Tüm operetlerde olduğu gibi sonunda aşk her şeyin üstesinden geliyor, herkes sevgilisine kavuşuyor. Viyana Volksoper orkestrası, korosu ve Devlet Balesi'nin sanatçılarının danslarıyla Kálmán'ın "Çardaş Prensesi" tam bir 'volkan'!

Viyanalı için opera, operet ve müzik hâlâ günlük politika kadar önemli. Neşeli ve alaylı şarkılar, çok hareketli danslar, yanılgılar, taşlamalar, rastlantılar ve ezgilerle dolu Viyana operetleri birer vodvil sayılır, bir an gelir ki konu içinden çıkılmayacak kadar karışır. Fakat sonunda her şey yine yoluna girer, herkes sevdiğine kavuşur. Perde kapanırken müthiş bir alkış fırtınası kopuyor. Üç saatin ardından salonu terk eden mutlu insanlar yakındaki birahane ve şaraphanelere koşuyor...

400 yıllık lokanta
Graben'de yürüdü. Köşeyi döndü. Lokantanın kapısından içeri girdi. "Zum Schwarzen Kameel"in girişteki barı o akşam da Viyana sosyetesinin beyleri ve hanımlarıyla doluydu. Tanıdıklarını selamlayıp hemen odasına geçti, üstünü değiştirdi, siyah pantolonunu, kırmızı ipek yeleğini, mavi uzun ceketini giydi, cekete uyan mavi kravatını da taktı. Kırlaşmaya başlamış gür bıyıklarına kadar inen uzun favorilerini de bir güzel taradı. Aynaya göz attı. Mâitre Johann Gensbichler gülümsedi. Şimdi nasıl da Kayzer Franz Josef'i andırıyordu! Avusturya – Macaristan İmparatorluğu'na 68 yıl boyunca hükmetmiş bu Kayzer'e olan hayranlığı sonsuzdu. Kısa süre önce emekli olmuştu, ancak Franz Josef görünümüyle yıllarca hizmet verdiği lokantasına uzak kalması düşünülemezdi. Gensbichler ona sadık kalan müşterilerine haftanın dört günü hâlâ hizmet vermeyi sürdürüyor. Masalarına gidip yine şarap ve yemek önerileri yapıyor, ayak üstü de olsa sohbet ediyor. "Haftada 70 saat yerine şimdi sadece 40 saat çalışıyorum", derken gülümsüyor! Viyana'ya gelip de ağır ateşte sebzelerle pişirilen dana eti "Tafelspitz"i yememek olmaz. Kentin çok ünlü lokantaları bu yemeği sunuyor, ancak hepsi de "Zum Schwarzen Kameel"dekini aratıyor. Çatalınızı dokundurduğunuzda et dağılıyor. Yanında getirilen kremalı yaban turbu sosu ve kavrulmuş patates dilimleri de ayrı bir lezzet katıyor bu geleneksel Viyana yemeğine. "Zum Schwarzen Kameel" 2018'de kuruluşunun 400. yılını kutladı!

Mâitre Johann Gensbichler'le vedalaşıp dışarı çıkıyoruz, operaya doğru yürüyoruz. Hava soğuk. Tuchlauben, Graben, Kohlmarkt'da vitrinler ışıl ışıl, insanlar keyifli, hava özgürlük kokuyor. Bir an Stefan Zweig'ın I. Dünya Savaşı öncesi yıllarını anlatırken söyledikleri aklıma geliyor: "Viyana'da kişi bütün dünyanın havasını ciğerlerine çektiği duygusuna kapılır, belli bir dilin, ırkın, ulusun ve idealin baskısında olmadığını hisseder, özgürlüğünü yaşardı." Kayzer Franz Josef Viyanası'nda yabancı unsurların bir araya gelip ortak bir kültür oluşturması için yeterince 'bereketli toprak' vardı.

mail@ahmet-arpad.de

1 Aralık 2019

James Dean ve Blue Jean

CUMHURİYET, 1 Aralık 2019
STUTTGART – AHMET ARPAD

Barak Obama ile 'asi genç' James Dean'in ortak yanları neydi? Her ikisi de Levis 501 Blue Jean'e aşıktı! Bavyeralı göçmen Levi Strauss'un 1850'li yıllarda altın madenlerinde çalışan işçiler için yaratttığı bu sağlam giysi zamanla yoksul kesim insanının, kadın – erkek fabrika işçilerinin de her gün giydiği pantalon oldu, vahşi batının ovalarında at koşturan kovboylar da onu yeğledi. 1940'lı yıllarda, özellikle II. Dünya Savaşı'nın ardından önce Amerikan toplumuna yayıldı, 1950'li yılların başında da okyanusu aşarak Avrupa'yı fethetti. Blue Jean, o yıllarda Amerika'dan gelen her değişikliği özgürlük simgesi sanan Avrupalı için bir düş giysi oldu.

Blue Jean'li dilenci
Bugüne dek değişen bir şey yok! Blue Jean'siz yaşanamayacağına inananlar çoğunlukta. Günümüzde onu yedisinden yetmişine her yerde her insan giyiyor. Blue Jean'li dede torun yanyana geziniyorlar. Zengini fakiri onsuz sokağa çıkmıyor. Bugün Stuttgart'ın vitrinlerinde 29 Avro'ya da Blue Jean var, 329 Avro'ya da! Pahalısını giyen "Carmen" operasında yanınızda oturuyor! Stuttgart'ın dev dünya kuruluşu Mercedes-Benz'in yeni emekliğe ayrılan CEO'su, İstanbul doğumlu Dieter Zetsche'yi Blue Jean'siz ender görürdünüz! Kardashian, Beyoncé, Lady Gaga, Rihanna sağı solu özellikle yırtılmışları yeğliyorlar. Bugün Stuttgart'ın ünlü alış veriş caddesi Königstrasse'de gezinirken bir an durun, sağınızdan solunuzdan, önünüzden arkanızdan geçen insanlara şöyle bir bakın. Kesinlikle yüzde sekseninin ayağında Blue Jean göreceksiniz. İş adamı da, yuvaya giden çocuk da, turist de, köşeye çömelmiş dilenci de Blue Jean'li... Peki nereden geliyor bu 'sevgi'? Kentin sokak ve caddeleri yaz-kış Blue Jean'li dolu! Çoğu giyenin üzerine oturmuyor, tulum gibi sağı solu sarkıyor. Bu 'Amerikan giysisi'ni yeğleyenlerin çoğunluğu, kadını, erkeği, şıklığa, modaya pek önem vermeyenler. Onlar 'asi genç' James Dean gibi özgürlük çılgını değil, onlar 'yeterki ucuz olsun' diyenler! Eminim 80 milyonluk Almanya'da dolaplarda 80 milyon 'mavi pantalon' asılı.

10 bin litre su
Bugün Avrupalı'nın giydiği çoğu Blue Jean'i Çin'in Xintang kentinde insanlığa yakışmayan koşullar altında çalışan milyonlar üretiyor! Greenpeace'e göre Çin başka ülkelere her yıl 260 milyon adet Blue Jean satıyor! Pantalonların beyazlatılmasında ("Used-Look") uygulanan kum püskürtme (kot taşlaması) yöntemi sonucu her yıl binlerce zavallı işçi ya sakat kalıyor, ya da ölüyor. Dünya pamuk üretiminin yüzde otuzbeşi Blue Jean dikimine gerekiyor. İsviçre Doğayı Koruma Kuruluşu'nun (www.naturschutz.ch) verilerine göre bir kilo pamuk yetiştirmek için 10 bin litre su gerekiyor. Kaliteli pamuk yetiştirmek için zirai ilaçlar ve böcek ilaçları da kaçınılmaz! Blue Jean kumaşının boyanma yöntemi de sistemin başka bir olumsuz ve sağlıksız yanı! When I wake up - In the morning light - I pull on my jeans - And I feel all right (David Dundas)

www.ahmet-arpad.de