Cumhuriyet, 28.12.2014
SALZBURGAHMET ARPAD
Megaloman kime denir? Kendini herkesten üstün gören ve hep ön plana çıkmak isteyen kişiye! Bu insanın temelinde çok güçlü ve bastırılmış bir aşağılık kompleksi vardır. İnsanlık tarihinin gelmiş gelmiş en büyük megalomanlarından biri de Adolf Hitler'di. Savaş sonrası Führer'in bu hastalığı üzerine kafa yoran sayısız psikiyatrist onun iki ruhlu bir insan olduğu üzerinde birleşir. Çift kişilikli oluşu onu yakın çevresi için zaman zaman anlaşılmaz yapardı. Davranışları çoğu kez esrarengizdi. Gözlerini boyadığı insanları peşine takmasını başaran bu megalomanın başlattığı savaş sadece altı yıl içinde 60 milyon insanın yaşamını yitirmesine neden olmuştur! On yıllık yönetimi sırasında hep daha büyüğün peşinden koşan Hitler'in düşlerinden biri de, yüz binleri ve kendinden sonrakileri etkileyecek dev mimarlık eserleri yaratmaktı! Mimarlarının önüne koyduğu planların çoğu gerçekdışıydı. Onunla anlaşamamış tek mimar Stuttgartlı Paul Bonatz'dı. Münih'e Hitler'in istediği dev tren istasyonunu yapmaya karşı çıktığı için Almanya'yı terk etmek zorunda kalan Bonatz savaş ve savaş sonrası yıllarını Ankara ve İstanbul'da geçirir. Anıtkabir jürisinin başkanlığını yapar, Türkiye'de bir çok öğrenci yetiştirir. Hitler'in dev yapılarına günümüzde Berlin'de, Nürnberg'de, Münih'te, Regensburg'da hâlâ rastanıyor.
En son Salzburg ziyaretimizin ardından yakın Berchtesgaden'de yaşayan eski tanış bir aileyi ziyaret etmeden Stuttgart'a dönmek olmazdı. Havanın soğuk, fakat güneşli olmasından yararlanarak onlarla birlikte Obersalzberg tepesine çıktık. Almanya-Avusturya sınırında, iki bin metreye yaklaşan bu tepenin 1933'den bu yana kötü bir ünü var. Ülkede yönetimi ele alan Hitler kısa süre içinde Obersalzberg'deki tüm yapıları ele geçirir. Mülkünü satmak istemeyenleri "toplama kamplarına gönderirim" tehdidi ile inatlarından vazgeçirtir. Kendine "halkın başbakanı" dedirten Hitler Almanya'yı ve savaşı çoğu kez, bu tepeye oturttuğu dev merkezden yönetmiş, ülkelerarası politikacılarla, diplomatlarla görüşmelerini burada yapmıştır. Obersalzberg malikanesinin altına açırttığı beş kilometrelik gizli tünellerin bazılarını bugün ziyaret etmek mümkün. Amerikalılar 25 Nisan 1945'de sadece bu dev yapıyı bombalamadılar, Nazi subaylarıyla muhafızların konakladığı tüm binaları da yok ettiler. Bir kaç duvarı bırakılan Hitler karargahının yakınına 2005 yılında Bavyera Eyalet Hükümeti 50 milyon Euro harcayarak dev bir otel kondurttu.
Az ötede, uçurumun bağrına sipsivri saplanan bir kayanın üzerinde ilginç yapı var. Hitler'in çayevi! Diktatör büyük salonunda veya terasında Eva'sıyla keyif çatıp çayını yudumlar, ötelerdeki Salzburg'u ve ufuktaki karlı dorukları seyrederken kafasından yeni 'kötülükler' geçiriyordu. Burası Alpler'de bir 'kartal yuvası'. Rayh bakanı Martin Bormann düşsel bu yapıyı Führer'e 50. doğumgünü hediyesi olarak sadece 13 ayda zirveye kondurtmuştur. Yaklaşık 150 metrelik bir kayanın sivri tepesinde. Ulaşmak için önce kayalara oyulmuş, tarihi abajurlarla aydınlatılmış 124 metrelik bir tünelde ilerliyorsunuz. Sonra, içini kocaman bir avizenin ve şamdanların pırıl pırıl aydınlattığı, her yanı pirinç levhalarla kaplı kırk yedi kişilik asansörle kayaların içinde yine 124 metre yükseliyorsunuz, sadece 41 saniyede. İnanılmaz bir manzara ayaklarınızın altında. Dimdik yükselen yamaçlar silme çam ormanlarıyla kaplı, aşağılarda, kayaların derinliğinde Königsee'nin yemyeşil suları, üzerinde gemicikler, göle akan pırıl pırıl dereler.
Stefan Zweig "Dünün Dünyası"nda Salzburg yıllarını anlatırken şöyle söz eder: "Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra o küçük kentin kasvetli manzarasını anımsayıp damından yağmur suları akan evimizde soğuktan titreştiğimizi düşündükçe, bu barış yıllarının değerini daha iyi kavrıyorum. Dünyaya ve insanlara inanmamıza izin vardı o günlerde. Fakat sonra hemen karşımızda, Berchtesgaden dağında oturan bir adamın (!) bütün bunları tuzla buz edebileceğini hiç düşünmemiştik..."
www.ahmet-arpad.de