Cumhuriyet 06.08.2006
AHMET ARPAD
STUTTGART
STUTTGART
Aşırı dinciler, dini bütünler uyuşturucu
kullanır mı? Pek bilinmez. Kullansalar bile onlardan olmayanlar gibi pek
ortaya çıkmaz, Tanrı korkusuyla gizlenir. Sır aile içinde kalır, en yakınları
bile bilmez. Beş vakit namazında bir ailede çocuğun, damadın uyuşturucu
kullandığı duyulursa ''rezil olur'' ana baba. Kimseden yardım istemezler,
fakat tek başlarına da bu bağımlılığa engel olamazlar. Uyuşturucunun dini
imanı yok, her ülkede, herkese bulaşabilir. Vaziyetin durumu Almanya'da
da aynı. Zengininden fakirine, gencinden yaşlısına, yabancı işçiden banka
müdürüne 2 milyonun üzerinde insan sürekli esrar kullanıyor. Eroin gibi
sert uyuşturucu kullananlar da 150 bin civarında. Ülkede her yıl 40 bin
alkol bağımlısı yaşamını yitiriyor, 2 binin üzerinde insan da uyuşturucu
kurbanı oluyor. Stuttgart'a gelince.. yarım milyonluk nüfusunun üçte biri
yabancı olan kentte 3 bin sert uyuşturucu bağımlısı var. Bunların yüzde
otuzundan fazlası da yabancı kökenli.
Uyuşturucu kullananlarla ilgilenen,
onlara yardım elini uzatan özel bir kuruluş var. Faruk Özkan ''Release''
in bir elemanı. Onun görev alanına ''bizimkiler'' giriyor. ''Sokaklarda,
alanlarda ve yeraltı geçitlerinde karşılaşıyorum onlarla'' diyor Faruk.
Bu insanlarla doğrudan ilişki kuruyor. ''Streetworker'' diyorlar onun yaptığı
bu işe. Türk bağımlının güvenini kazandıktan sonra onu uyuşturucunun zararları
üzerine bilgilendiriyor, psikososyal alanda eşlik ediyor, terapi ve tedavisinde
destek veriyor. Ailesi ile tanışıp, bağlantı kurabilmesi tedaviyi kolaylaştırıyor.
Yıllardır Türk derneklerinde, çağırırlarsa camilerde uyuşturucu seminerleri
de veriyor. Almanya'nın 1990'lı yıllardan bu yana geçirdiği toplumsal değişim
ülkede sorunları arttırdı, insanların yaşamını giderek zorlaştırdı. Eğitim
geriledi, işsizlik hızla arttı, bireyin geliri azaldı, fakirlik doruğa
fırladı. Sorunların ortasında kalan insanların geleceğe güveni azaldı.
Almanya bir ''deprem'' geçirdi, sarsıldı ve bu sarsıntıdan bir türlü kurtulamadı.
Böyle bir ortamda uyumu giderek zorlaşan yabancılar da sorunların altında
ezilmekte. İki kültür arasında kalan göçmen çocukları, özellikle bura doğumlu
gençlerimiz, geleceklerinden ümitsiz. Liseye devam edenler parmakla gösteriliyor.
Yüzde 22'si hiçbir okuldan diploma alamıyor, yüzde 33'ü mesleki eğitim
yapamıyor. Ana babaları gibi onların da çoğu iş bulamıyor. Özellikle ergenlik
çağında ailesinin tutucu baskısından kurtulamayan, daha 18'ine gelmeden
kendini kötü yolda buluyor. Çete kuruyor, kaba kuvvete başvuruyor. İstatistiklere
göre en çok suç işleyen yabancılar arasında bizimkiler geliyor. Burada
doğmuş üçüncü nesil gençlerimiz giderek daha çok uyuşturucu bağımlısı da
oluyor.
Eroin-kokain- esrar-extacy batağına saplanmış Türk gençlerini kurtarmak
amacıyla yaptığı çalışmalarını arttıran ''Release'' ve Faruk Özkan oluşturdukları,
Robert Bosch Vakfı ile Narkotik Büro tarafından da desteklenen yepyeni
bir projeyi şu sıralar yaşama geçirmek üzereler. ''Dernekler ve camiler
aracılığı ile gençleri ve ailelerini aydınlatmak istiyoruz'' diyor Faruk
ve devam ediyor: ''Ben geçmişte aşırı dincilerin camilerinde bile uyuşturucu
seminerleri vermiştim. Toplantılardan sonra kimse yanıma sokulmazdı. Fakat
birkaç gün sonra telefonla arayıp, 'Aman bey, ne olur oğlumu kurtar' diye
yalvaranlar az değildi!'' Kısa süre öncesine kadar camiler şöyle reklam
yapardı: ''Çocuğun Alman toplumunun kötü alışkanlıklarına kapılmasın istiyorsan
bize yolla.'' Sosyal pedagog Faruk Özkan, ''Şu sıralar ise uyuşturucu seminerlerime
derneklerden çok bu camilerden istek geliyor'' diye konuşuyor. Gerçeği
kabullenen cami hocaları da artık, ''Çevremizde uyuşturucu bağımlısı gençler
var'' diye itiraf etmekte. Release derneğinin elemanları, uyuşturucu esiri
gençlerimizi aydınlatmak, onları bu bataktan kurtarmak için Diyanet'in,
Süleymancıların, Milli Görüşçülerin camilerine gidecek, Fethullahçıların
okuluna da...
www.ahmet-arpad.de