Toplum Gazetesi, Almanya, 23 Ocak 2022
AHMET ARPAD
Yeni yıla girdik mi bana kış artık geride kalmış gibi geliyor. İlkyazı iple çekiyorum, çünkü o insanoğlunun canına can katıyor! Güneşin kendini daha çok göstermesiyle buz gibi havalar ılınıyor, canlanan doğayla genci yaşlısı yeniden doğmuş gibi oluyor! Her yıl bu haftalarda kendisini tam kırk yıldır tanıdığım doktoruma gidip bir görünüyorum, denetimden geçiyorum. Bu bir "teknik bakım" tam anlamıyla! Tepeden tırnağa, içten dıştan... Doktora gitmek için hasta olmayı beklemeye gerek yok. Hele onlarca yıl çalışan "makine" eskimeye başlayınca "check-up"lar sıklaşıyor, erken tanının önemi artıyor. Bu nedenle son yirmi yılda ocak sonu, şubat başı haftanın birkaç gününü değişik muayenelere ayırmak gerekiyor.
Bu yıl biraz erken oldu. Tepemize çöreklenmiş salgından doktorlardan randevu almak güç. Geçen hafta telefonla arayıp sordum. "Bu hafta gelin", dediler, ben de hemen kalkıp gittim. Her zamanki değişik kontroller ve testler yapıldı. Ertesi gün görüşmek üzere karşısına oturduğum doktor önce yardımcı kızın masasına koyduğu dosyadaki bir sürü kâğıda ve grafiğe uzun uzun baktıktan sonra başını kaldırıp gülümsedi ve her yıl söylediğini tekrarladı: "Yaşınıza göre iyi sayılırsınız! Her şey yolunda." Ve ben tam rahatlamış doktora veda etmeye hazırlanırken; "Sizinle konuşmak istediğim bir şey daha var!" dedi. Bu kez gülümsemiyordu.
Ciddileşmişti nedense. "Hayrola?" diye sordum, biraz meraklı, biraz da ürkek. "Merak etmeyin, pek sizinle ilgili değil", dedi. Gülümsemesi yüzüne geri gelmişti. "Bu yıl da kalın bağırsak kanseri ile ilgili bir kampanya başlattık... Elli yaş üzeri bütün hastalarımızın dikkatini bu ölümcül hastalığa çekiyoruz. Sizde yapılan testlerde herhangi bir şey görülmedi, fakat bir de kolonoskopi yapalım. Ne dersiniz?"
Abur cuburla karın doyuranlar
Günümüz Almanya'sında çoğu insan sağdan soldan aldığı abur cuburla ayaküstü karın doyuruyor. Genci yaşlısı, zengini fakiri, kadını erkeği, sokakta, trende, otobüste, tramvayda, metroda bir şeyler yiyip içiyor. Son yıllarda kıyıntı büfelerinin sayısının gittikçe artması dikkat çekici. Yanlış beslenen toplumu yakın gelecekte değişik hastalıklar bekliyor. Bu hastalıkların başında da kalın bağırsak kanseri geliyor! Yorgunluk, iştihsazlık, kilo verme, dışkıda kan, kabızlık gibi belirtilerle başlayan bu hastalıkta belirli dönemlerde yapılan testlerle erken tanı çok önemli.
Almanya'da yapılan açıklamalara göre kalın bağırsak kanserine yakalanma riski (en çok da erkeklerde) 40 yaşından başlayarak her on yılda bir ikiye katlanıyor! Tarama testindeki erken tanıyla eski sağlığına kavuşma şansı yüzde doksan, hastalık ilerledikten sonra bu şans yüzde kırka düşüyor. Hastada bu kanser tespit edildiğinde bağırsakta tümörlü olan parça – kimi zaman 30 santime kadar– ameliyatla alınıyor. Doktorum sohbete dönen konuşma sırasında büyük medya patronu Burda'nın bu amaçla 2001 yılında kurmuş olduğu büyük vakfa da dikkatimi çekiyor. Bu ölümcül hastalığın nedenlerine gelince, en büyük tehlike günümüz insanının yanlış beslenmesinde yatıyor! Beslenme alışkanlığının giderek endüstriyel gıda maddelerine kayması bağırsak kanseri riskini arttırıyor. Alkollü içkiler, sigara, çok kırmızı et, yağlı yemekler, fast-food, düzensiz beslenme ve az hareketli bir yaşam bu ölümcül hastalığın başlıca nedenleri. Az lifli besin maddeleriyle bol sebzeyle meyveyi, baklagilleri, yeşil çayı, avokadoyu ve kepekli unla yapılmış yiyecekleri tüketenlerin, mutfağından zeytinyağını eksik etmeyenlerin, kırmızı et yerine tavuk ve balık etini yeğleyenlerin ve de bunu ömür boyu yapmış olanların kalın bağırsak kanserine yakalanmaları hemen hemen mümkün değil!
"Ben onlarca yıldır hep böyle besleniyorum, yine de mi kolonoskopi?" diye sordum. "Biliyorum", oldu yanıtı, "fakat siz yine de bir düşünün derim."
Almanya'da geçen yıl 58 bin insan kalın bağırsak kanserine yakalanmış, bunlardan 26 bini ölmüş. Sağlıklı beslenmeye devam!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder