Cumhuriyet 09.02.2007
ARADA BİR
AHMET ARPAD
Türkiye'de demokrasi Demokrat Parti'den bu yana sık sık askıya alınmıştır. Hele 12 Eylül cuntacılarının ardından çok şeyden vazgeçmek zorunda bırakıldı insanımız. Sadece demokrasiden mi? Sosyal haklarından da, insan haklarından da. Hiçbiri doğru dürüst geri dönemedi. Yok olan sendikalaşma da giderek iyice tabana vurdu. Bıkkın insanlar toplumu 12 Eylül'den bu yana sürekli büyüdü. Gün geçtikçe esnekleşen demokrasi günümüzde artık yolunmuş tavuğu andırıyor! Şu sıralar Meclis'e çöreklenmiş AKP iktidarının da ülke çoğunluğuna olumlu hiçbir şey getirmediği tartışılmaz bir gerçek. Dış güçlere borçlu ve de gebe bir yönetim Türkiye'nin başında hep olmuştur. Ancak dini vitrine çıkarıp, onu tepe tepe kullanan bu defaki gibisi hiç görülmemişti! Milleti ümmet, vatandaşı kul yapmak isteyenlerin başbakanı uluorta, "Türkiye modern bir İslam devletidir" diyebiliyor. Görevi gereği çekimser olması şart Meclis Başkanı ikide bir söyledikleri ile sanki iktidar partisinin reklamcılığını yapıyor. Demokrasinin işlediği ülkelerde böyleleri çoktan görevden alınırdı.
Türkiye Menderes' ten bu yana kötü politikacı çok gördü. Politikanın içinden gelen, "çekirdekten politikacı" ender çıktı. Bencil olmayanı, ödün vermeyen halkçısı, dürüstü, yetenekli aydını hep parmakla gösterildi. İnsanına dönük politika yapmasını bilmeyen, beceremeyen, girişimleri toplumdan uzak, toplumdan kopuklar ise doldurdu Meclis koridorlarını! Yine de şimdikiler gibisi hiç gelmemişti başımıza. Girişimleri ile, hele son bir yıl içinde yaptıklarıyla toplumu bir iç gerilimin eşiğine getirdiler. Sürekli gündemi saptırarak, tartışma ortamı yaratarak, kimi yerde tozu dumana katarak kamuoyunu sarsmaya hâlâ devam ediyorlar. Sadece Meclis'teki milletvekilleri azar yemiyor, yargı üyeleri, rektörler, işçiler, köylüler, köşe yazarları da "saldırı" dan payını alıyor! Ülke insanını karşısına almış "yöneticiler" artık köşeye sıkıştıklarının farkındalar. Ancak onlar şu sıra kellelerini kurtarmak isterken, hata üzerine hata yapmaya, çevrelerine kin kusmaya, kabadayılığa, önüne geleni kışkırtmaya devam ediyorlar. Teksaslı "kovboy"un Irak'ta nasıl bir batağa saplandığı, kurtulmaya çabalarken nasıl daha çok dibe gittiği, kendini politikacı sanan herkese örnek olmalı! Bizimkilere olmuyor galiba?
Yarım yüzyıldır uğraşıyor birileri ülkemizle. Türkiye'de onlarca yıldır bölücülük görevi üstlenmiş "misyoner" kişiler olduğu bilinen bir gerçek. Bunların özellikle 12 Eylül'den günümüze daha sık "göreve getirildiği" de sır değil. Görünmeyen birileri başa getirdiği "politikacıları" hep oradan buraya piyon taşları örneği sürüp durdu. 2002'de olduğu gibi, kurulur kurulmaz seçim kazanan parti hiç görülmedi Türkiye'de! Çimentosu çok güçlü ki Atatürk 'ün cumhuriyetini, bir türlü yıkamadılar bizi! Türk insanının dinamizmi sağlam, birlikte yaşama kararlılığı sonsuz. Bu nedenle gelecek seçimlerde mutlaka bir aydınlar ittifakı gerekli! Ortak güçler doğru yönlendirilmeli. Çıkar mı dersiniz, yepyeni bir lider seçimler öncesindeki şu süreçte? Niçin gerçekleşmesin bu düş, belki de yakındaki cumhurbaşkanlığı seçiminin hemen ardından? İçine düştüğümüz anafordan kurtulmak için yaratıcı toplumsal dinamik kendini göstermeli. İnsanımız 1923 Devrimi'ne dört elle ve bilinçle sarıldığı anda ülke kendini bataklıktan çıkarıp kurtaracak, olumlu bir değişme sürecine girecektir. Türkiye'nin kaderini belirleyecek sonbahar seçimlerine ülkenin demokratları, gerçek aydınları, gerçek laikleri, yepyeni, çoğunluğun sevdiği ve saydığı ortak bir liderle gitmeli, yönetime mutlaka "el koymalı" ... Topluma huzur, bireylere refah getirmeyen, tepemize çöreklenmiş politikacıların ne işi var Türkiye'de? İnsanımıza yararlı olmayan bu insanların arkasında güçlü bir dış destek filan mı var ki, bir türlü kurtulmadık onlardan!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder