Cumhuriyet, 2 Mart 2025
STUTTGART – Ahmet Arpad
Stuttgart'ın görkemli Mercedes Benz Müzesi'ne, Mercedes Benz genel merkezine, Futbol Arenası'na, Neckarpark futbol sahalarına, iki konser salonuyla bir spor salonuna, panayırların, sirklerin kurulduğu büyük çayıra giden kavşağın altı koskocaman bir alan! Kent belediyesi burayı graffiti sanatçılarına teslim etmiş!
Günün hangi saati giderseniz gidin, orası ellerinde değişik spreyler duvardan duvara giden gençlerle dolu. Toplam uzunluğu 500 metreye yaklaşan değişik duvarlarda, üzerindeki dev kavşağı taşıyan kalın sütunlarda renk coşkulu çizimler... Alana "Hall Of Fame" adını vermişler!
TUTKU SINIRSIZ
Birileri buraya spreyi gönlü elverdiğince sıkmış! Çizimlerin tümü hareketli ve canlı. Kimileri vahşi, güldürücü, düşündürücü kimileri de karşılarında durup uzun uzun baksanız da içinden çıkamadığınız, ışıldayan motifler. Koskoca harfler, komik, küfürlü İngilizce sözler, kıvrılan bir dev yılanı andıran çizgiler, iç içe kadınlar, erkekler, hayvan figürleri, insanı gülümseten tuhaf yüzler... Hepsi de "wild style"! Uzun bir duvarda bir fil, mor renginde, ağzını açmış bağırıyor, başına pembe dev bir fare oturmuş, gülümsüyor! Hemen yanında bir heykel, alçıdan, bıyıkları kalın, iri yarı, güçlü bir orta çağ savaşçısı. Elinde sprey kutusu önünden her geçen onu gönlünce boyamış!
Çoğunlukla bu "sanata" yeni atılanların özellikle hafta sonlarında doldurduğu "yeraltı alanı"nı kent belediyesi graffitiçilere bırakmış. Stuttgart'ın belirli banliyö istasyonlarının duvarlarını, merdivenlerini de kullanmaları mümkün. Kimi caddede binaların duvarlarını kaplayan dev tablolar da dikkati çekiyor. Onlar sipariş üzerine yapılmış! Varlıklılar, şirketler, dernekler sahibi oldukları binaların ön veya yan cephelerini profesyonel graffiticilere açıyor! Belediyenin bazı otobüs ve tramvaylarında da onların eserlerini görmek mümkün! Artık bu "sanattan" geçinenler var. Graffiticileri doğum günlerine, okullara, ev partilerine çağırmak mümkün.
ÖĞRETMENLİĞİ BIRAKMIŞ
Bunlardan biri de 45 yaşındaki Stuttgartlı Christoph "JEROO" Ganter. Liseye gittiği yıllarda graffitiye merak salmış. Çoğu "art nouveau" tabloları andıran dev boyutlarda çizimleri günümüzde kentin değişik duvarlarını kaplıyor. Bir metro istasyonunun peronlara inen merdivenlerdeki dev panoya "Golden Future" adını vermiş. Kırmızı, iri balıklar, uğur böcekleri, domuz yavruları, filler, tavşanlar, yoncalar, kırmızı mantarlar karmakarışık, iç içe, oynak, şen, büyüleyici... 2013'te hazırladığı "Graffiti School" adlı kitabı bu arada beş dile çevrilmiş. 2019 sonunda mesleği olan lise öğretmenliğini bırakan Ganter: "Şimdi kendimi çok özgür hissediyorum" diyor. Bir zamanlar aklına geleni geceyarıları gizlice duvarlara çiziyordu polislerden kaçıyordu. Günümüzde ise o profesyonel çalışan bir "Street Art sanatçısı". Çağımızın en gizemlisi ve ünlüsü de kim olduğu pek bilinmeyen Banksy.
İlkçağ insanlarının mağaralara çizdiği duvar resimleri graffitinin başlangıcı olarak kabul ediliyor. İleriki çağlarda antik Yunan'da, Efes'te, Pompei'de, Mısır'da benzerlerine rastlanıyor. Graffitinin yeniden doğuşu 1970'li yıllarda New York'ta özgür gençlerin kent duvarlarına, metrolara çizdikleriyle başlamış. Duvarlardaki renk coşkusu önüne geçilemeyen bir tutku.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder