Toplum Gazetesi/Almanya, 15 Mayıs 2021
Ahmet ARPAD
Hermann Hesse'nin annesi Marie Hesse, yaşlı kadının dedesinin kız kardeşiydi. 2002 yılında tanımıştım onu. Hesse'nin doğumunun 125. ve ölümünün 40. yılında Stuttgart'a yarım saat uzak, şirin Karaormanlar kasabası Calw'daki bir etkinlikte... O günlerde seksen yedi yaşındaydı. Bir zamanlar Hesse'nin "Gençlik Bunalımları"nı (Unterm Rad) çevirmiş olduğumu duyunca, tanışlığımız dostluğa dönmüştü. Calw'e çok yakın Bad Liebenzell kaplıcasına her gidişimde uğramadan edemiyordum. Çay-pasta eşliğinde yaptığımız sohbetler hep çok ilginçti, çünkü yaşlı kadının Hesse anıları inanılmazdı.
Marie-Luise Bodamer'in villasının duvarlarını küçük Hesse tabloları süslüyordu. Her ziyaretimde onlara uzun uzun bakmadan villadan ayrılamıyordum. Ünlü yazar yaşamının son 43 yılını geçirdiği, kadının genç kızlığında annesiyle sık sık ziyaret ettiği Montaglona'daki şirin villasının pencerelerinden görünen İtalyan İsviçresi'nin doğasını çizmişti... Calw'daki duvarları süsleyenler, "Hesse Amca"nın hediyesiydi! Yaşlı kadın yetenekli bir müzisyendi. Her perşembe evinde dostlarıyla oda müziği yapıyordu, pazartesi akşamları da Calw müzik okulunda başka bir orkestranın provasına katılıp keman çalıyordu. Anımsıyorum, 2012'de Hesse'yi ölümünün 50. yılı anma töreninde Calw kilisesindeki konserde yine piyanonun başına geçmişti.
Marie-Luise Bodamer dört yıl önce 3 Mayıs 2017 günü vefat etti. 102 yaşında. Kısa süre önce Bad Liebenzell'de yaşayan, son 6 aydır görüşemediğimiz tanışlara çaya gitmiştik. Bu kez Stuttgart'a dönüş yolunda, yaşlı bayan Bodamer'i yamaçtaki tarihi villasında değil, Calw mezarlığındaki aile kabristanında ziyaret ettim. Tarihi mezarlığın kapısından içeri girince sağda, upuzun, yüksek duvardaki bronz tabelalar hemen dikkati çekiyor. Bir sürü isim, ölüm tarihleri en az yüzyıllık. Friedrich ve Emma Gundert. Hermann ve Julie Gundert. Ve Marie Hesse. Hermann'ın annesi... Bir süre öyle duruyorum. Calw'ın tarihi mezarlığı eski ağaçlarla dolu. Karşılar da yemyeşil.
Haylazlıkla geçen gençlik
Sonra ağır ağır mezarlık çıkışına doğru ilerliyorum. Karşı kaldırıma geçip, ırmak kıyısında yürüyorum. Nagold bugün çok hızlı akıyor. Durup, köpük köpük akan ırmağı seyrediyorum... Hermann Hesse az sonra karşımda duruyor! Irmağın üzerindeki taş köprüde. Bronzdan. İnce, uzun boylu, elinde şapkası, gelip geçeni pek umursamıyor, gözlerini ötelere dikmiş, yeşil yamaçlara, ırmağın sularına.
Haylazlık ve avarelikle geçen gençlik yıllarında bu köprüde saatlerce durur, suların akışını seyrederdi. Ördeklerin yüzüşünü, balık tutanları... Kimi zaman o da atardı oltasını sulara. Genç Hesse burada zaman öldürürken yaşıtları ya okula gider ya da çıraklık yapıp bir meslek öğrenirdi. Kent insanlarının gözünde Johannes ile Marie Hesse'nin oğulları Hermann tembelin tekiydi, ondan adam olmaz, derdi Calw insanları. Çok sonraları o günlerden söz açıldığında, çocukluğumda pek sevilmezdim, diye konuşurdu. O yılların deneyimlerini hiç unutmamıştı.
'Haksızlık dolu hasta bir dünyada yaşıyoruz'
Dünyaca ünlendiğinde çoktan İsviçre'ye yerleşmişti Hermann Hesse. Tessin yöresinde, Montagnola'daki villası bir yamaca kuruluydu. Marie-Luise Bodamer anlamıştı: "Pencerelerinden, terasından öteler, çok uzaklar, ona ilham veren, ona romanlar, öyküler yazdıran, ekspresyonist, rengârenk ve özgürlük dolu tablolar yaptıran yamaçlar, tepeler görünürdü." Marie-Luise 1930'lu yıllardan başlayarak o villaya sık sık gitmişti annesiyle. Anlatmıştı: "Aşağı bahçe kapısında yazardı, ziyaretçi kabul edilmez, diye. Annem çalışma odasının kapısını açtığında Hermann Amca ayakta karşılardı bizi, kolları iki yana açık. Ben deneyimsiz bir genç kız, o ise dünyaca ünlü bir yazar... Kimi zaman, annemin hediyesi olan bir Bach plağını pikaba koyar, bakışlarını karşı yamaçlara dikerdi. Keyfi yerinde oldu mu kuyruklu piyanonun başına geçip Bach, Mozart, Chopin çalardı bizlere."
Yıllar öncesinin haylaz ve tembel genci, artık milyonların okuduğu dünyaca ünlü bir yazardı. 1933'ten başlayarak Almanya'dan kaçıp İsviçre'ye sığınan birçok dostundan yardımı esirgememişti. Aralarında Thomas Mann da vardı. Çoğu kez elinde ne varsa dostlarına harcamış, başka ülkelere sığınmalarına destek olmuştu. Naziler geldiğinde Almanya'da eserleri yasaklanıp parası suyunu çekmeye başlayınca kendini iyice resme vermiş, kazandıklarını da yine dostlarına harcamıştı. Yaşlı Bodamer: "Bizlere yolladığı, Nazi sansüründen geçmiş mektupların da ardı arkası hiç kesilmemişti", demişti bir görüşmemizde.
Marie-Luise Bodamer şirin Karaormanlar kasabası Calw'de doğdu, 102 yıl sonra 3 Mayıs 2017'de, yine orada aramızdan ayrıldı.
Savaş karşıtı Alman dili edebiyatı yazarları arasında çok önemli bir yeri olan Hermann Hesse'ye göre, haksızlık dolu hasta bir dünyada yaşıyoruz: "Sevgi ve kardeşlik duygularının yokluğudur dünyamızı hasta eden."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder