Selçuk Ülger
19
Mayıs 1910 yılında Mudanya'da doğan, gazeteci, yazar ve çevirmen Burhan
Arpad, 3 Aralık 1994'te, İstanbul'da, 84 yaşındayken aramızdan
ayrılmıştı.
Burhan Arpad, Rehber-i Tahsil Numune Mektebi ve Orta
Ticaret Mektebi'nden sonra babasının erken ölümü üzerine genç yaşta
hayata atıldı. 1936'ya kadar Tekel Cibali Fabrikası'nın muhasebesinde
görev aldı. Edebiyat yaşamına 1936'da Servet-i Fünun dergisinde
başlamıştı. Daha sonra sırasıyla Vakit, Uyanış ve Kurun dergilerinde,
İleri, İstikbal, Tan, Memleket, Hürriyet, Vatan gazetelerinde çalışmış,
en son Cumhuriyet gazetesinde, 1979-1991 yılları arasında "Hesaplaşma"
köşesinde öykü tadında yazılar yazmıştı.
Öykülerini, Türk tiyatro
hayatını anlatan yazılarını, denemelerini ve gezi izlenimlerini on
kitapta toplamıştı Arpad. Özellikle öykülerinde toplumcu ve gerçekçi
akımdan hiç sapmamış kalemi güçlü bir yazarımızdı. Yaşamının tamamını
İstanbul'da geçiren Arpad, İstanbul'u salt sevmekle kalmamış,
İstanbul'un değişik sorunlarına da sıkça eğilmişti yazılarında. Tarihi
belgelere ve bir sanat insanının ince gözlemlerine dayanan İstanbul'a
ilişkin bu önemli yazıları ölümüden sonra 'Bir İstanbul Var idi" adıyla
kitaplaşmıştı.
Değerli aydınımız Oktay Akbal, yıllar önce bir yazısında* onu şöyle anıyordu:
"İstanbul'da
bir Boğaziçi vardı. Küçüksu Çayırı ve Göksu Deresi vardı. Kalamış Koyu
ve Moda Burnu vardı. Taksim Cumhuriyet Alanı vardı. Görkemli mermer
havuzu ve ulu çınarlı kahveleriyle Beyazıt Alanı vardı. Ve Çamlıca
Tepesi vardı..."
Bir masal anlatılıyor gibi, bir güzel geçmiş zaman masalını dinliyoruz gibi!..
"Şimdi
bunlar belki sadece birer semt ve mahalle adı olarak var. En azından
otuz yıldır çıkar ve görgüsüzlük saldırısıyla kemirilmesine rağmen,
İstanbul öylesine görkemli ve güzel ki.. yine de yok edilemedi."
Sevgili dostum Burhan Arpad' ın İstanbul yazılarını okurken dalıp gittim...
Bir üzüntü, bir acınma, bir öfke, bir utanç duyarak...
Arpad'ın
bu derleme kitabında neler yok ki... semtler, mahalleler, insanlar,
tiyatro, sanat, edebiyat, tarih... O güzelim Boğaz vapurları;
Şehzadebaşı, Beyoğlu, Sirkeci'nin eski sinemaları; Naşit'ler, Hazım'lar,
Şemran Hanım'lar, Behzat Butak'lar, Tepebaşı Tiyatroları, Muhsin Bey,
Muammer, Beyoğlu'nun sanat dünyası...
Bir İstanbul Var İdi...
İyi
ki bir Burhan Arpad var idi, iyi ki öykücülüğüyle, gazetecilik
ustalığıyla, derin duyarlığıyla dergilerde, gazetelerde, kitaplarda
yaşattı İstanbul'u, olanca güzelliğiyle, benzersizliğiyle tanıttı
bizlere de, gelecek kuşaklara da..."
Burhan Arpad'ın başarısı, geniş kitlelerce tanınmışlığı salt gazetecilik ve yazarlıkla sınırlı kalmadı.
1943'ten
başlayarak Alman dili edebiyatlarından yaptığı elliye yakın önemli
çeviriyle, Stefan Zweig, Eric Maria Remargue, Thomas Mann, Anna
Seghers, Ingeborg Bachmann, Joseph Roth, Ödon von Horvath gibi yirminci
yüzyılın önemli yazarlarını Türk okuruyla tanıştırdı.
Arpad'ın
dilimize, kültür dünyamıza kazandırdığı tüm yapıtların ortak özelliği
insancıl, antifaşist, antimilitarist ve barışsever olmasıydı... Üst
kerte başarılı çevirmenliği sadece ülkemizde değil, Almanya'da ve
Avusturya'da da saygı uyandırmış, her iki ülkenin birinci derecede
liyakat nişanı ödülleriyle onurlandırılmıştı Burhan Arpad.
Burhan
Arpad'ın çevirmenlik uğraşında kılı kırk yaran titizliği, yine Alman
edebiyatından yaptığı başarılı çevirileriyle tanıdığımız merhum Ahmet
Cemal'lere de örnek olmuştu:
"… Burhan Arpad, benim çeviri alanındaki
ilk hocam oldu. Onun bu hocalığından, engin hoşgörüsüne sığınarak,
sonraki yıllarda da hep yararlandım. Ne zaman başım sıkışsa, özellikle
akşam saatlerinde, evine telefon ederek bir şeyler danışmaktan ve
sormaktan hiç çekinmedim. Beni yönlendirmeleri sırasındaki titizliği ve
araştırmacı yanı, sonradan hep onun örnek aldığım nitelikleri oldu.
Fakat onu örnek alışım, bu kadarla sınırlı kalmadı. Zamanla Burhan
Arpad'ın çevireceği yazarları hangi ölçütlere göre seçtiğine dikkat
etmek de benim için önem kazanmaya başladı. Stefan Zweig, Anna Seghers,
Thomas Mann, Erich Maria Remarque, Joseph Roth, Fritz Habeck ve
diğerleri; bunların tümü, edebiyat açısından taşıdıkları değerin yanı
sıra, hümanist ve toplumcu dünya görüşleri nedeniyle de sivrilmiş
yazarlardı. Bu olgu, karşımıza dünya edebiyatından çevireceği yazarları
seçerken, içinde yaşadığı kendi kültür iklimine nelerin getirilmesinin
yararlı olacağı sorusuyla da sürekli hesaplaşan bir çevirmen ve düşünür
kimliğini çıkarıyordu. Sonraki yıllarda bu kimliği, kendi çeviri uğraşım
bağlamında elimden geldiğince örnek almaya çalıştım.
"Burhan Arpad,
çalışma ile yaşamayı ve yaşananlar ile hesaplaşmayı bütünüyle
özdeşleştirmeyi başarabilmiş ender aydınlarımızdandı. Sanki dünyaya hep
çalışmak için gelmiş dev bir karıncaydı. Daha çevirmenlikte emeklemeye
başladığım yıllarda böyle bir hocaya kavuşabilmiş olduğum için
mutluyum."
*
Burhan Arpad'ın 2018'de, İstanbul'da anıldığı
bir toplantıda, yine babası gibi usta bir çevirmen olan ve Almanya'da
yaşayan oğlu Ahmet Arpad'ın sözleri bu gerçeğin altını çizmektedir:
"Babam
savaş karşıtı yazarları çevirmeye özen gösterirdi. Babam, fabrikada
işçi olarak çalışırken 1.5 yıl öğle tatillerinde ders alarak Almanca
öğrendi. Yaşadığı dönemde baskı gören Behice Boran, Sabahattin Ali, Ruhi
Su gibi dostlarına destek verdi. Cezaevinde ziyarete gitti, açıklamalar
yaptı. Örnek bir insan ve babaydı, beni çeviri alanına yönelten
babamdır. Annem ve babam her akşam ya sinemaya ya tiyatroya giderlerdi,
bizi de götürürlerdi."
Burhan Arpad, 1910 yılının 19 Mayıs'ında,
henüz Birinci Dünya Savaşının başlamadığı, Kurtuluş Savaşımızın
verilmediği, Cumhuriyetimizin kurulmadığı yıllarda açmıştı gözlerini
dünyaya... Çocukluk ve ilk gençlik yıllarında, dünyanın seyrini
değiştiren savaşlara, vatandaşı olarak doğduğu Osmanlı İmparatorluğu'nun
batışına, Cumhuriyetimizin ilanına dek süren o zorlu sürecin bütün
önemli olaylarına tanıklık etti...
Mustafa Kemal'in Samsun'a
çıktığı gün onun dokuzuncu yaş gününe, Gençlik ve Spor Bayramının Gazi
Günü adı altında ilk defa kutlanışı (1926) onun 16. yaş gününe, Atatürk
Günü olarak, resmiyet kazanışı da (1935) onun 25. yaş gününe denk
gelmişti... Bu önemli tarihin coşkusunu, hep doğum günü coşkusuyla
birlikte yaşamış bir değerimizdi Burhan Arpad...
Cumhuriyetimizin
tertemiz yıllarında boy vermiş, kendisini var eden Atatürk Cumhuriyetine
bir edebiyat emekçisi olarak yaşamı boyunca omuz vermiş, ölümsüz
eserleriyle, çevirileriyle Türk dilini yüceltmiş yurtsever aydınımız
Burhan Arpad'ı, 111. doğum gününde saygıyla anıyoruz.
* Cumhuriyet, 13 nisan 2008, Oktay Akbal.
** Cumhuriyet, 21 Mayıs 2010, Ahmet Cemal.
Gazeteci- Yazar Burhan Arpad'ın 111'inci doğum gününü saygı, sevgi ile kutluyor, minnet ve rahmetle anıyorum.
YanıtlaSil