27 Kasım 2019

Arpad'ın 'gözleriyle konuşan' insanları

Hürriyet Avrupa, 27.11.2019

Ahmet Külahçı

Türkiye ile Almanya, Almanlar ile Türkler ve Türkiye kökenliler arasında köklü 'dostluk köprüleri' kurulmasında öncülük eden birçok Türk ve Alman tanırım. İşte bunlardan biri de Ahmet Arpad'dır. Ahmet Arpad, İstanbul'da doğmuş.

İLK ve orta öğrenimini İstanbul'daki Alman ve Avusturya okullarında görmüş. Liseyi bitirdikten sonra Alman Filolojisi öğrenimi yapmış. Üniversite'yi bitirdikten sonra da 1968 yılında Almanya'nın yolunu tutmuş.
Yıllardır Baden-Württemberg Eyaleti'nin başkenti Stuttgart'ta yaşamakta.
Çevirmen, serbest gazeteci, yazar ve fotoğraf sanatçısıdır.
Ünlü Alman yazarlardan Hermann Hesse, Heinrich Böll, Alfred Döblin, Johann Wolfgang von Goethe, Stefan Zweig, Gerhart Hauptmann, Pavlov Neruda, Thomas Bernhard, Johannes M. Simmel ve Anna Seghers başta olmak üzere birçok yazarın eserlerini Türkçe'ye çevirmiştir.
Alman yazarların roman, anı, öykü ve tiyatro dalında yazdıkları 70'in üzerinde eseri Türkçe'ye ve Türk okuyuculara kazandırdığı için 2012 yılında, Türkiye Kültür ve Turizm Bakanlığı, Almanya Federal Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, Goethe Enstitüsü ve S. Fischer Vakfı'nın ortaklaşa verdiği 'Tarabya Ödülü'ne layık görülmüştür.
Daha başka ödüller de almıştır.
Nazi döneminde çocukluk ve gençliğinin bir bölümünü Türkiye'de geçirmek zorunda kalan ve sonradan Daimler Benz'in yıllarca Yönetim Kurulu Başkanlığı'nı yapan Edzard Reuter, Stuttgart Anakent Belediye Başkanlarından Manfred Rommel ile birlikte 1999 yılında 'Alman-Türk Forumu'nu (DTF) kurmuştur.
Türkiye'den döndükten sonra Batı Berlin'in Anakent Belediye Başkanı olan Ernst Reuter'in oğlu Edzard Reuter'e göre Ahmet Arpad, DTF'in 'manevi babasıdır'. İki ülke ve iki ülkenin insanları arasındaki dostluk ilişkilerinin pekiştirilmesi için kurulan 'Alman-Türk Forumu', Baden Württemberg Eyaleti, Stuttgart Belediyesi ve Robert Bosch Vakfı tarafından desteklenmiştir.

Ben Ahmet Arpad'ı 1990'lı yılların ikinci yarısında Stuttgart'ta katıldığım bir etkinlikten sonra gittiğimiz ve o dönemlerde geçici bir süre için işlettiği Türk lokantasında tanımıştım.Hem Türkiye hem de Almanya ile yatıp kalkıyor, yanıp tutuşuyor. Ahmet Arpad'ın en sevdiği hobilerin başında fotoğraf çekmek, özellikle de insan fotoğrafları çekmek olduğunu duymuştum o zamanlar. Hem de 'gözleriyle konuşan' insan fotoğrafları.
İrlanda, Mısır, İsrail, Nepal başta olmak üzere dünyanın çeşitli kesimlerine yaptığı seyahatlerde çektiği fotoğraflar.
Tabii özellikle de Anadolu'nun her kesiminde çektiği insan fotoğrafları da.
Kız, kadın, erkek, çocuk, genç, orta yaşlı, yaşlı insan fotoğrafları.
Ağırlıklı olarak Baden-Württemberg Eyaleti olmak üzere Almanya'nın çeşitli kesimlerinde ve Türkiye'de 'gözleriyle konuşan' insan fotoğraflarından oluşan 45'in üzerinde sergi açmış.
Hem de 'Türkiye - İnsan Manzaraları' adı altında. Özellikle son 8-9 yıl içinde ilgi daha çok artmış. 45'in üzerindeki serginin 25'i bu süreçte gerçekleşmiş. Son sergisini de Esslingen yakınlarındaki Ostfildern-Ruit'teki 'medius Klinik' salonunda açmış. 20 Aralık'a kadar sanatseverlerin izleyebilecekleri bu serginin açıldığını ve yoğun ilgi gördüğünü bir yerel Alman gazetesinde okudum.Merak ettim. Ahmet Arpad'a telefon edip, "Fotoğraf çekme sevdası ne zaman başladı?" diye sordum.
"Çok çok eskiden" dedi. "1965-1967 arası Alman Filolojisi yıllarımda Turizm ve Kültür Bakanlığı'na bağlı Türkiye rehberi olarak görev yaptığım ve tüm Anadolu'yu dolaştığım dönemde fotoğraf çekme sevdası başladı bende. Ülkemi ve insanlarını daha yakından tanıdığım bu geziler, sonraki yıllarda daha da arttı. Türkiye'de görmediğim kent kalmadı. Hatta birçok kenti defalarca gördüm. Türkiye'nin doğası, tarihi ve insanları eşsiz!" diyerek anlatmayı sürdürdü.
Daha şimdiden gelecek yıl da Münih'te, Hildesheim'da ve tabii başka kentlerde de yeni sergiler açmayı planlamış.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder