Cumhuriyet 10.07.2011
ZÜRİH
AHMET ARPAD
AHMET ARPAD
Zürih kentini yukarıdan seyretmek istiyorsanız İstasyon Caddesi'nden sola sapıp, dar sokaklardan ağır ağır yürüyerek Lindenhof tepesine çıkmak en iyisi. Ağaçlar altındaki küçük park Zürih'te bir "vaha". Tarihi yapılar, büyük katedral, kentin ortasından geçen Limnat nehri buradan ayaklarınızın altında. Ötelerde Zürih'i ve gölü çevreleyen tepeler. Kışın ufukta karlı dağlar, lodos estiğinde mavimsi bir renge bürünen, kente iyice yaklaşan Alpler. Lindenhof her mevsimde güzel, huzur verici, romantik. İsviçreli yazar Max Frisch'in ölümünün ardından tam 20 yıl geçti. 2011 aynı zamanda bu ünlü edebiyatçının 100. doğum yılı da. Savaş sonrası Alman dili edebiyatının en önemli yazarlarından sayılan Frisch eserlerinde daha çok bireyin ve toplumun kimlik sorunlarını ele alır, ülkesi İsviçre'yi sorgulamaktan da geri kalmaz. Frisch yaşamının uzun yıllarını doğduğu kent Zürih'te geçirir, eserlerini orada yaratır. Göl kıyısındaki bu güzel kentin café ve lokantaları onun çalışma ve tartışma mekânlarıdır. Max Frisch'in izinde yapılacak bir gezintiye göl kıyısındaki Bellevue alanından başlamak doğru olur.
1978'de bir akşam dostu Friedrich Dürrenmatt ile yine Kronenhalle lokantasında buluşur. Dürrenmatt ona en son eseri "Okuma Kitabı"nı "eski dost ve omuzdaşım Max'a..." cümlesiyle imzalayıp verir. Frisch yazılana şöyle bir göz atar ve hiç sesini çıkarmadan lokantayı terk eder. Fakat gece yarısına doğru geri döner ve elindeki kitabı hâlâ masasında oturmakta olan Dürrenmatt'ın önüne: "Bu utanılacak bir cümle, avukatımla konuştum, 'omuzdaş' bir hakaret!" sözleriyle fırlatır ve çıkar gider. Kronenhalle günümüzde yine ünlü. Duvarlarını süsleyen değerli Picasso'ların ve Chagall'ların asılı olduğu lokanta, göl ile şehir tiyatrosu arasındaki konumu nedeniyle her zaman dolu, masalarında çoğu kez varlıklılara ve diğer ünlülere rastlanıyor. 1862'de açtığı kapılarını hiç kapatmamış olan Kronenhalle ciğer köftesinden yapılan leziz çorbasıyla da ünlü. Max Frisch'in sık sık uğradığı Zürih lokantalarından biri de Bodega Espanola. Saatlerini geçirip, kimi eserlerini kaleme aldığı, günlük gazeteleri karıştırdığı, yan masada oturanlarla politik tartışmalara girdiği Bodega 1874'te açılmış. İspanyol mutfağından spesiyaliteler ve şaraplar sunan lokanta da Kronenhalle gibi sanki hiç yenilenmemiş, geçmişini günümüze dek öyle korumuş. Göl kıyısındaki Café Odeon geçenlerde yüzüncü yılını kutladı. Onlarca yıl Zürih'e gelen ünlü mülteciler için ilk adres sayılan Odeon da Frisch'in sık sık uğradığı Café'lerden biriydi. Zürih'de Viyana kahvehanesi atmosferini arayan aydınlar için Odeon ideal bir buluşma yeriydi. Lenin, Thomas ve Klaus Mann, Albert Einstein, Franz Léhar, Arturo Toscanini, Erich Maria Remarque, Stefan Zweig, James Joyce sürekli müşterileriydi. Mülteci yazarların eserlerini basan Europa Yayınevi sahibi Emil Oprecht kitapların ilk sunumunu Cafè Odeon'da yapardı.
Max Frisch'in "Günlükler - 1946-1949" eserini kaleme aldığı Cafè de la Terasse bir süre önce iyice bir elden geçmiş Arnuvo salonuyla koruma altına alınmış yuvarlak bir yapı. Sütunları, büyük pencereleri ve mobilyaları kahvesini yudumlayana huzur veriyor. Frisch'in izinde yapacağınız gezinti sizi mutlaka az ötedeki dünyaca ünlü Zürich şehir tiyatrosuna da götürecektir. Romanlarının yanı sıra tiyatro oyunlarıyla da ünlenen Max Frisch'in Bertolt Brecht'ten etkilendiği söylenir. Yaşamının tam kırk dört yılını Zürih tiyatrosuna vermiş olan yazarın toplumsal eleştiri ağırlıklı sahne oyunları da çoğu kez İsviçre'de heyecanlı tartışmalara neden olmuştur. Max Frisch doğduğu ve yaşadığı, "çevresini fabrikaların değil villaların sardığı hoş bir gölün kıyısındaki" Zürih'i severdi. Kentteki yaşam, Limnat nehri, göl, dağlar ve en çok da caddelerinden geçen mavi tramvaylar hoşuna giderdi. Mavi, Frisch'in çok sevdiği renkti, kitaplarını ciltletirken hep maviyi yeğlerdi. Gençliğinde mimarlık eğitimi görmüş olan Max Frisch'in zengin arşivi günümüzde Zürih Teknik Üniversitesi'nde korunmakta. Uzun bu gezintinin ardından sıcak bir yaz gününde kendinizi serin sulara bırakmak istiyorsanız Engen'deki göl plajını, ya da 1949'da Max Frisch'in plânlarına uygun inşa edilmiş olan ve günümüzde bir kültür anıtı kabul edilen Letzigraben açık yüzme havuzunu yeğleyebilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder