Cumhuriyet 03.12.2009
BURHAN ARPAD'I ÖLÜM YILDÖNÜMÜNDE
OĞLU AHMET ARPAD ANLATIYOR
OSMAN ÇUTSAY
FRANKFURT - Türk edebiyatına dışarıdan
'temiz hava' taşıyan bir kuşağın önde gelen adlarından Burhan Arpad, ölümünün
15. yıldönümünde anılıyor. Yazarımız Ahmet Cemal'in bir yazısında "Almancadan
yapılan çeviriler bağlamında Burhan Arpad, hep önder, çilekeş ve nitelikten
ödün tanımaz bir ad olarak kaldı. Stefan Zweig ve Thomas Mann kıratında
yazarlardan yaptığı çeviriler bugün de basılmakta" sözleriyle tanımladığı
Arpad'ın yaşamı ve çabasının sonuçlarını Stuttgart'ta yaşayan oğlu yazar
ve çevirmen Ahmet Arpad yorumladı.
- Burhan Arpad kendi özgün kitapları
dışında, özellikle Alman edebiyatının başyapıtlarını Türkçeye kazandırmasıyla
ünlüdür. Sizce Burhan Arpad'ın Türkçedeki çeviri edebiyatı içinde nasıl
bir yeri var?
- Burhan Arpad Alman edebiyatından
yaptığı çevirilere 40'lı yılların başında Stefan Zweig'ın ünlü 'Yıldızın
Parladığı Anlar' eseri ile başladı. Hasan Âli Yücel'in o yıllarda Milli
Eğitim Bakanlığı'na bağlı olarak kurduğu ve dünya klasiklerini Türkçeye
kazandırdığı Tercüme Bürosu'nun çalışmaları kapsamında Eschenbach'ın bazı
eserlerini de çevirmişti. Zaten kurduğu Yokuş ve ABC yayınevlerinin yayın
programı ağırlıklı çeviri edebiyatıdır. 50'li yıllarda mesleki ağırlığını
gazeteciliğe ve köşe yazarlığına verse de, Stefan Zweig ve Erich Maria
Remarque'ın sayısız ünlü eserini dilimize kazandırmaya devam etti. Türk
okuru 20. yüzyıl Avrupası'nın insancıl ve savaş karşıtı bu yazarlarını
onun sayesinde tanıdı. Çevirdiği kitaplar ölümünün ardından yayımlanmaya
devam ettiğine göre sonraki kuşaklar tarafından da beğeniliyor demek.
- Burhan Arpad, Alman edebiyatının
Türk edebiyatı üzerindeki etkisini nasıl görüyordu?
- Burhan Arpad Batı edebiyatının
antifaşist ve toplumcu eserlerini Türk okurunun mutlaka tanıması gerektiğine
inandığı için Zweig ve Remarque dışında Thomas Mann, Anna Seghers, Hans
Behrend, Fritz Habeck, Dimov, Kalçef ve Silone gibi yazarları da dilimize
kazandırmayı bir misyon kabul etmişti. Burhan Arpad'ın kırk yılı bulan
çeviri çabaları bence şu sonucu vermiştir: Türk okuru Alman edebiyatının
değerli eserlerini onun çevirileriyle tanımıştır.
- Babanızın açtığı yolda yürüyorsunuz,
roman ve öyküleriniz, gazete yazılarınız dışında, Almancadan Türkçeye çok
sayıda kitap da çevirdiniz. Siz bugün geldiğimiz noktada, iki edebiyatın
ilişkilerini nasıl görüyorsunuz?
- Günümüzde modern Alman edebiyatından
Türkçeye eskisine göre az çeviri yapılıyor. Çünkü Alman edebiyatı savaş
yıllarında aldığı derin yarayı kapatamadı, toplum az önce sözünü ettiğimiz
yazarlara eşit değerde yazarlar çıkaramadı. Bugün Alman yayınevleri modern
yazarlarımız dışında Ahmet Hamdi Tanpınar, Halide Edip Adıvar, Sabahattin
Ali ve Sait Faik Abasıyanık'a daha çok ilgi duyuyorsa iki edebiyat arasındaki
ilişki ters yönde de başarılı olmaya başlamış demektir. Çağdaş Alman edebiyatı
ile çağdaş Türk edebiyatının birbirlerini etkilediğini henüz söyleyemeyiz.
Bu bence yeni başlamış bir süreç.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder