Cumhuriyet 24.04.2005
AHMET ARPAD
STUTTGART
STUTTGART
Kulesi dünyanın en yükseği. Tam 162
metre. Tepesine ulaşmak için 768 basamağı çıkmak zorundasınız. Gücünüz
varsa. Fakat çıktığınıza değiyor, hava açık ve berrak oldu mu... Alplere
kadar uzanan bir panorama yorgunluğunuzu gideriyor. Temelini 14. yüzyılda
atmışlar Ulm Katedrali'nin. Devasa kapısından içeri girip de başınızı kaldırdığınızda
kubbeleri süsleyen motifleri zor seçiyorsunuz. Stuttgart'tan Münih'e,Konstanz
Gölü'nün kıyılarına, Avusturya Alpleri'nin kayak merkezlerine ulaşmak için
hep Ulm'dan geçmek zorundasınız. Kuzey İtalya'ya, Venedik ya da Milano'ya
mı yolculuk, yine Ulm üzeri gidiyorsunuz . Anlayacağınız Ulm, ''yol üstünde
bir kent'' . Avrupa'nın en uzun nehri Tuna, Ulm'un ortasından geçiyor,
kollarından Mavi ile burada buluşuyor. Acaba ona, Mavi Tuna demelerinin
nedeni bu mu? Katedral çevresi eskiliğini korumuş. Dar sokaklar, ikişer
üçer katlı tarihi evler, loş geçitler, küçük lokantalar ve şaraphaneler,
butikler ve galeriler... Tuna'ya inen yollar kentin en şirin mahallelerinden
geçiyor. Birçok tarihi Alman kentinde olduğu gibi Ulm'da da çoğu sokak
araç trafiğine kapatılmış, yayalar rahatça dolaşsın diye. Cafe'ler, lokantalar
masaları çıkarmış dışarı. İnsanlar baharın ılık havasında mutlu mutlu oturuyor,
yorgunluk çıkarıyor, gülümsüyor... Balıkçılar Mahallesi kentin en eski
yerleşimi. Buradaki yapıların çoğu, nehir kıyısındaki kent duvarları 16.
ve 17. yüzyıldan kalma. Günümüzde lokanta olarak kullanılan Eğik Ev 7 yüz
yıldır hâlâ sapasağlam ayakta, hafif yan yatmış olmasına karşın. Şu sıralar
Ulm Müzesi, ülkenin en önemli ressamlarından Emil Nolde' nin (1867- 1956)
eserlerini sergilemekte. Belki de ekspresyonizmin (dışavurumculuğun) bu
en ünlü ressamının 1903 ile 1918 yılları arasında yarattığı büyüleyici
60 insan portresi sergi salonlarını süslüyor. Fırçasının heyecanlı titreşimleri
ile Nolde bize o yılların büyük kent insanlarını, Baltık Denizi'nde yazları
geçirdiği Alsen Adası'ndaki komşularını, akrabalarını, köylülerini tanıtıyor.
Hele Yeni Gine'de geçirdiği yıllarda (1913- 1914) yarattığı ada yerlilerinin
portreleri çok çekici. Uzun uzun seyrediyor, karşılarından öyle kolay ayrılamıyorsunuz.
O yıllarda kendini yenileyen Emil Nolde ölümüne kadar dorukta kalmasını
biliyor. Kent gezintisinin sonunda Stuttgart'a dönmek de var, geceyi tarihi
Balıkçılar Mahallesi'nde geçirmek de. İkinci seçeneği yeğlerseniz, adı
Dar Ev olan otelde kalmanız önerilir. Fischergasse'de, taş köprünün hemen
yanı başındaki, 16. yüzyıldan kalma beş katlı yapı adı gibi gerçekten daracık.
İçinde sadece üç odası var. Baştan aşağı özenle restore edilmiş odalar
kat genişliğinde. Birinde whirlpool var, günün yorgunluğunu atmak isteyenler
için. Tuna'nın kolu Mavi neredeyse odanızın içinden geçiyor. Az sonra ağaçlar
altında oturmuş, leziz yöre şaraplarını yudumlarken aklınız uzaklarda...
www.ahmet-arpad.de
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder