Aydınlık Avrupa, 18 Ağustos 2024
Ahmet Arpad
Batı Alman kapitalizmi 1990 yılında ayak bastığı "Köylüler ve İşçiler Ülkesi"nde aradan geçen yıllarda büyük adımlarla ilerledi. İki Almanya'nın birleşmesinin ardından üç kez ziyaret ettiğim Dresden'in her köşesinde, bir zamanlar "öcü" dedikleri kapitalizmin izlerini görmemek mümkün değil. 1991'den bu yana hükümetlerin kendi insanının boğazından keserek, eski Doğu Almanya'nın kalkınmasına yaptığı trilyonluk yatırımlar defalarca katlandı!
Elbe Nehri kıyısının düzlüklerine ve yamaçlarına yayılı Dresden bir villalar kenti. Kocaman bahçeler, yeşil korular ortasında yüzlerce yıllık saraylar, saraycıklar, şatolar, konaklar. Hepsi de birbirinden güzel ve zevkli bu yapılar, Dresden'in zamanında ne denli zengin insanlar kenti olduğunun belirtisi. Savaş sonrası Ulbricht ve Honecker'in yardakçılarının keyif sürdüğü bahçeler içindeki villalar 1990'dan sonra eski sahiplerine ya da mirasçılarına geri verildi. Batıdan gelenlerin de satın aldığı, çoğu Jugendstil (Art Nouveau) yapılar zevkle restore edilmiş.
YENİCE Tütün Fabrikası
Her zaman Doğu Almanya'nın en güzel kenti kabul edilen Dresden, yeniden inşası tam on yıl süren görkemli Kadınlar Kilisesi'nin de kapılarını ziyaretçilere açmasıyla yine eski çehresine kavuşmuştu. 13 Şubat 1945 günü kenti yerle bir eden İngiliz hava bombardımanında yıkılan ve 50 yıl boyunca kalıntılarına hiç kimsenin el sürmediği Kadınlar Kilisesi'nin taşları bilgisayar aracılığıyla yeniden birleştirilmişti. Bu çok hırslı çalışma Almanya'ya tam 180 milyon Avro'ya mal olmuştu. Dresden'in simge yapılarından biri de "Yenice Tütün Fabrikası". 19 yüzyılda Osmanlı'dan ve Mısır'dan tütün satın alıp işleyen bir aile şirketi, fabrika binasını tek minareli, kubbeli, dış duvarları fayans kaplı bir cami şeklinde inşa etmiş. 1990'lı yıllarda çok başarılı bir restorasyon geçiren güzel yapı, bürolar, apartman daireleri, sanat galerisi, konferans ve toplantı salonları ile bodrumunda bir diskoteği barındırıyor. Dresdenli Müslümanlar'ın bu diskoteği yasaklatma çabaları boşa çıkmıştı...!
16 yüzyıldan günümüze, soğuk savaş yılları dışında, Dresden hep zengin bir kentti. Yöredeki gümüş madenleri ve nehir ticareti, geçmiş yüzyıllarda bolluğun kaynağı olmuş. İtalya âşığı Kral II. August'un Dresden'i 17 yüzyılda Venedik'e benzetmek istemesi, kente bugünkü tarihi yapıları kazandırmış, Dresden'i Avrupa'nın en güzel ve çekici kentlerinden biri yapmış.
Kendinden sonra tahta çıkan oğlu da günümüzde kenti süsleyen barok binaları İtalyan mimarlara inşa ettirmiş, içlerini yine o ülkeden getirttiği sanatçılara döşetmiş. Floransa'yı andırması nedeniyle Dresden'e "Elbe kıyısındaki Floransa" da deniyor. Kent halkının referandumla nehir üzerine modern bir köprü yapılmasına karar vermesi üzerine UNESCO "Dünya Kültür Mirası" unvanını 2009'da geri almış, geçen yıl yapılan yeni müracaatı da kabul etmemişti.
"Eski toplar önemli görevlerde"
Saksonya eyaletinin başkenti güzel Dresden, ne yazık ki yabancı düşmanlığının kalelerinden biri. Batıdan gelen tüm desteğe, sayısız yeniliğe ve refaha karşın yabancı düşmanı tohumlar doğuda yeşermeye devam ediyor, köklerini kurutmak çok zor. Burada çoğu insan hâlâ Ulbricht-Honecker yıllarının özlemini çekiyor. Avrupa Komisyonu'nun 27 ülkede yaptığı araştırmaya göre Avrupa'da geleceğe kötümser bakan toplumların başını yüzde altmış sekiz ile Almanlar çekiyor! Sosyal Demokratlar'ın (SPD) politik vakfı Friedrich Ebert'in kamuoyu yoklaması daha da şaşırtıcı. Tüm Almanların yüzde 30'u demokrasinin sorunları çözeceğine artık inanmıyor. Doğu Almanya'da bu oran daha da yüksek. Orada insanların yüzde 50'si demokrasinin toplum sorunlarını çözmeye yeterli olmadığı inancında. Belki de bu nedenle "eski toplar" yine çok önemli görevlere getiriliyor!
Özellikle batı partileri Hıristiyan Demokratlar (CDU) ile Hür Demokratlar (FDP) kadrolarını bu "eski" rejim yandaşları ile doldurmuş. Demokratik Almanya Cumhuriyeti'ni yönetenlerin partisi Sosyalist Birlik Partisi'nin (SED) 1990'a kadar uzaktan kumanda ettiği ve çoğunlukla bilim adamlarının, öğretmenlerin, akademisyenlerin üye olduğu küçük partilerde görev yapmışlar tüm Doğu Almanya'da yine önemli görevlerde. Politikayı onlar etkiliyor, toplum yaşamını dolayısıyla da olsa onlar yönlendiriyor. Sağ popülist Almanya İçin Alternatif Partisi (AfD) Almanya'nın 16 eyaletinin 13'ünde parlamentoda temsil ediliyor. Önümüzdeki ay Doğu Almanya eyaletleri Brandenburg, Thüringen und Sachsen'de seçimler var. Göçmen karşıtı AfD güncel anketlere göre her üç eyalette de oyların yaklaşık %30'unu alacak!
"Batıda huzur içindeyiz!"
Hans ve Ursula ile yaklaşık 40 yıldır ailece tanışıyoruz. Yaşamlarının son 30 yılını meslekleri gereği Doğu Almanya'da geçirdiler. Stuttgart'ı bırakıp oraya yerleşmelerinin nedeni Dresden'de o yıllarda daha iyi iş ve yaşam koşulları bulmuş olmalarıydı. Bu iki dost altı ay önce Batı Almanya'ya döndü! Telefonda nedenini sorduğumda Hans: "Dönmemizin nedeni bir zamanlar hayran kaldığımız doğuda yaşamın son beş, altı yıldır olumsuz değişmiş, çekilmez olması", dedi... Evet, emekli olur olmaz malı mülkü satıp batıya döndüler. "Burada rahatız, huzur içindeyiz", diyorlar. Komşuları bir Türk aile. Hemen birbirlerine ısınmışlar.
Hafta birkaç kez de yakındaki Türk lokantasına yemeğe gidiyorlar! Şimdi keyifleri yerinde...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder