27 Mayıs 2020
Nazmi Özüçelik
1920'lerin ve 30'ların önde gelen yazarlarından Stefan Zweig, lise yıllarımda okumaya başlayıp okumadığım kitabı kalmayan tek yabancı yazardı. Almancam, Allgemeine Elektrische Gesellschaft, nam-ı diğer AEG ile sınırlı olduğundan, dilimize çevrilmiş kitaplarını kastediyorum, tabii. Zweig'ı Türkçe'ye her çevirmenin imreneceği mükemmellikte kazandıran Burhan Arpad'tır. Onun Türkçesiyle Avusturyalı yazara hayran kalmamak olanaksızdır.
1910'un 19 Mayıs'ında, Bursa'da (Mudanya) doğan, aynı zamanda gazeteci ve yazar olan Burhan Arpad, Almancadan yaptığı çevirilerle bizi yeni yazarlarla tanıştırmış ve edebiyat dünyamızın zenginleşmesine unutulmaz bir katkı sağlamıştır. Gençliğimizde bizlere, Zweig'la birlikte okumayı da sevdiren çevirmeni 110. doğum yılında yazarlık emeğine saygı adına burada anmış olalım.
Zweig sevgisi sanki babamdan bana genlerle geçmişti. Evimizin kendi halindeki kütüphanesinde yazarın kitapları baş köşede durur ve sayıca üstünlüklerini sergilerlerdi. Elimi uzatıp birini çekmem, yazara ulaşmaya yetiyordu. İlk okuduğum romanı, sonradan Acımak olan çevrilen Merhamet'ti. Ergenliğime denk gelen bu psikolojik aşk romanını hiç unutmam. Babamın da unutmadığına eminim, çünkü o da kitaptaki karakter gibi, bir subaydı: Üniformanın büyüsünü gençliğinde fark etmiş olduğuna kuşku yok.
Sonraları satranca yönelmiş olmam ve öyküsever bir yörüngeye girmem, Satranç Oyuncusu'nu öne çıkarttı. Yazarın, Amok Koşucusu, Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu ve Yakıcı Sır gibi özgün uzun öykülerinin yıldızı edebiyat semalarında parlar da parlar. Tarihi kişiliklerin biyografilerini ve olayları Zweig'dan okumak ve onun kendine has, anlatımı ters yüz eden karşıtlıklar taşıyan, yaratıcı ve adeta mükemmel bir kristalliğe kavuşmuş üslubunun tadına varmak gerçek bir edebiyat deneyimidir.
Ülkemizdeki görünür Zweig hayranlığının nedenleri gerçekten araştırmaya değer bir konudur. Bunda, kanımca tarihte Almanlarla uzun süren müttefiklik yıllarımızın etkisi vardır. Bir dönem gelişen Alman hayranlığı dil içinden geçerek yerini Zweig hayranlığına bırakmış gibidir. Bu hayranlığın nesilden nesile aktarılmakta oluşunda Burhan Arpad'dan sonra bayrağı devralıp ileri taşıyan oğlu Ahmet Arpad'ın nitelikli çevirilerinin rolü büyüktür.
Birçok şair ve yazarın özgeçmişinin intiharla sonlandığını biliyoruz. II. Dünya savaşında Hitler'in zalimliğinden kaçan Stefan Zweig ve karısının savaşın ortasında, Brezilya'da birlikte intihara karar vermelerinin nedenini bıraktıkları mektuptan öğreniyoruz: Yeni bir hayata başlamanın güçlüğü. Yaşadığı dönemin tarihine tanıklık eden Dünün Dünyası'nın yazarı için intihar, belki de en 'doğal' ölüm şekli idi. Dünün dünyasında kalmaya kararlı bir yazarın bugünün dünyasında bunca yer edinmesi hayatın sayısız sürprizlerinden biri değilse nedir?
Kaynak: https://parsomenfanzin.com/2020/05/27/nazmi-ozucelik-oz-gunluk-3/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder