19 Mayıs 2020
Emine Gül Türk
"İstanbul'da doğup büyüdüğüm için hep şanslı saydım kendimi. Aradan geçen yılların ardından belleğime kazınan o görkemli, güzel kenti tanımakta zorlanıyorum. Sokaklarında, caddelerinde dolaşırken, yanımdan geçenlerin konuştukları Türkçeyi anlamakta güçlük çekiyorum. Kenti saran gürültü kirliliğinden, trafiğin kabadayısı değnekçilerden, kentin her bir köşesini inşaat alanı haline getiren dozerlerden kurtulabilmek için sessiz mekanlara sığınabilmenin çarelerini arıyorum. Bu da pek kolay olmuyor. Tarihi yapılarına, ağaçlı alanlarına, denizine, kültürüne reva görülen tahribata ise değinmek bile istemiyorum. Eski İstanbul'u özlüyorum. "
Burhan Arpad'ı bu dizelerdeki İstanbul sevgisiyle tanıyoruz. Bu bakımdan kendisini İstanbul yazarı sayabiliriz.
Arpad gelecek İstanbul hakkındaki eleştirilerine ve öngörülerine kitaplarında sık sık değinmiştir. Yazılarında yalnızca İstanbul'un güzelliklerini göz önüne sermemiş, kültür insanlarını, sanatçıları, tiyatroları ve eski Babıâli'yi de anlatmıştır. Bir nevi İstanbul halkını gelecek hakkında uyarmıştır.
1910 yılında Mudanya'da dünyaya gelen Burhan Arpad, Rehber-i Tahsil Numune Mektebi ve Orta Ticaret Mektebinden mezun olduktan sonra 1936 yılında Vakit gazetesinde mesleğine başladı. Daha sonra sırasıyla Uyanış ve Kurun dergilerinde, İleri, İstiklal, Tan, Cumhuriyet, Memleket, Hürriyet, Vatan ve Cumhuriyet gazetelerinde muhabir, istihbarat şefi ve yazar olarak kariyerine devam etti.
Burhan Arpad'ı yoğun gazetecilik çalışmalarının yanı sıra aslında edebiyatımıza kattığı öykü, roman, gezi yazıları, tiyatro eleştirileri, anı ve Alman edebiyatı ile Avusturya edebiyatından aktardığı çeviri kitaplarıyla da ele almalıyız.
1943'den başlayarak Alman edebiyatından, özellikle Erich Maria Remarque ve Stefan Zweig'ten yaptığı çeviri eserlerle bu iki yazarı edebiyatımıza tanıtan kişi olarak bilinir. AnnaSeghers, Joseph Roth, OdonvonHorvath, Thomas Mann, IngeborgBachmann, FritzHabeck, IgnazioSilone, William Saroyan, Henry Wallace, Şalom Aljehem, DimitirDimov, Haşek, Silanpaa ve Istrati gibi isimler de, yazarın Türk okuruyla tanıştırdığı isimlerdir.
Alman edebiyatından yaptığı Erich Maria Remarque ile Anna Seghers'in romanlarının çevirileriyle toplumcu gerçekçi görüşü destekleyerek edebiyatımıza da, toplumcu gerçekçi anlayışa da önemli katkılarda bulunmuştur.
Toplumsal ilişkilerdeki çelişkilere bütün çıplaklığıyla yer veren yazar özellikle romanları ve öykülerinde bu tutumunu net şekilde görebiliriz.
"Okuyup sevdiğim, topluma yararlı olacağına inandığım kitapları çevirdim" diyen Burhan Arpad, dilimize kazandırdığı kırka yakın yapıtta kişiselliği de gözlemleyebileceğimiz ortak değerler bulmuştur.
Yazar eserleri ve çevirilerinin yanı sıra aldığı ödüllerle de adından sıkça bahsettirmiştir.1961 ve 1964 yıllarında Berlin Film Festivali'nde jüri üyeliği yapmış olan yazarımız, sık gittiği değişik Avrupa ülkelerinden izlenimlerini topladığı Gezi Günlüğü kitabı ile 1963 yılında Türk Dil Kurumu ödülünü kazanmıştır. 1975 yılında ise Bulgaristan Cumhuriyeti Kyryl Kardeşler Kültür Nişanı'na layık görülmüştür. Stefan Zweig Cemiyeti üyesi olan Arpad, Alman edebiyatının en seçkin yazarlarından yaptığı çevirilerle bu edebiyatların Türkiye'de tanınmasına olan katkılarından dolayı 1985 yılında Federal Almanya Cumhuriyeti Birinci Derece Liyakat Madalyası'na, 1987 yılında da Avusturya Cumhuriyeti Bilim ve Sanat İçin Birinci Derece Onur Madalyası'na layık görülmüştür. Burhan Arpad ayrıca Burhan Felek Basın Hizmet Ödülü (1985) ve Basın Şeref Kartı'nın da sahibi olmuştur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder