TOPLUM Gazetesi, Ekim 2016
Ahmet ARPADBundan 26 yıl önce, Almanya'nın batısının doğusu ile birleşmesi ülkeye hiç yaramadı. Rusya ile Amerika'nın aralarında anlaşarak 'onay verdikleri' bu birleşme sonucu Avrupa Birliği'nin lokomotifi Almanya o günden bugüne bir türlü kendine gelemiyor. Bu güç yitirmenin sonucu sermayenin terk ettiği ülkede milyonlarca insan işsiz evde oturuyor. Evlilikler ve doğum azalırken, toplum yaşlanıyor. Eğitim geriliyor. Fakirliğin hızlı adımlarla ilerlediği, seçmenlerin politikacılara artık inanmadığı Almanya'da giderek artan toplumsal sorunlar insanları altında eziyor. Bencilleşen birey geleceğinden ümitsiz.
Zayıf bir Almanya, güçsüz bir Avrupa Birliği demektir. Avrupalı politikacılar bundan altmış yıl önce yola çıktıklarında önce Amerika ve Rusya'ya, sonraki yıllarda da Çin ve Japonya'ya karşı ekonomik ve askeri bir güç olmak, barış içinde yaşamak istiyordu. Şimdi, 2016 yılına geldiklerinde ise geriye bakan Almanya, Fransa, İngiltere ve İtalya son elli küsur yılda "bir arpa boyu yol" aldıklarının farkındalar! İngilizlerin AB’yi terk etmeye karara vermesinin belki de baş nedenlerinden biri bu gerçeği anlamış olmaları.
Dünya sorunları ve Avrupa
Önce Doğu Almanya'yı Batı Almanya'ya geri veren, ardından da diğer Demirperde ülkelerini AB'ye 'kakalayan' Rusya kendi yolunda gidiyor. Çin'in attığı adımlar giderek büyüyor, hızlanıyor. Japonya gücünden pek bir şey yitirmedi. Hep 'hareketli' Ortadoğu sürprizlere gebe. Hindistan'da gerileme yok. Artık yeni küresel oyuncular dünya sahnesine adım attı. Dünya sorunlarının çözülmesinde Avrupalıların pek sesi sedası çıkmıyor. Balkanlarda 1990'lı yıllarda Amerikan planları yaşama geçirildi! Afganistan'da onun sözü geçti. Onlarca yıldır İsrail - İran ekseninde de o ne derse oluyor. Amerikan emperyalizmi Irak'ta 'at koştururken' kimi Avrupa ülkesinin komşularımızda kan akmasına yıllarca destek vermesi AB'nin ne kadar zayıf olduğunun en büyük kanıtıdır. Birlik olmak için gerekli reformları bir türlü yapamayan Avrupa bu gidişle büyük ekonomik ve sosyal dönüşümleri başaramayacak gibi. Küresel güç düşünden yavaş yavaş vazgeçmek zorunda kalacak.
Avrupa Birliği'nin uyumlu bir yapıya sahip olmadığı, son yıllarda giderek daha çok kanıtlanıyor. AB ülkelerinde birçok önemli karar hep halka sorulmadan alınıyor. Birlik üyeleri 21. yüzyıl dünya gerçeklerine karşın birbirleriyle anlaşmaktan hâlâ çok uzaklar. Yirmi sekiz ülke arasındaki kültürel farklılıklar da, hiçbir zaman çözümlenmeyecek, sürekli zorluklar yaratacak kalıcı bir sorun. Unutmayalım, kültür birliği olmayan ülkelerin uzun süre yaşamadığı, dağıldığı bilinen bir gerçek. Bu arada Avrupa kimliğinin Hristiyan toplum değerleri temelinde oluşturulup güçlenmesi için Vatikan'ın ve kiliselerin politikacılara yıllardır baskı yaptığını da göz ardı etmemek gerek.
'Arka bahçe' ülkeler
21.yüzyılda ayakta kalabilmek için gerekli olan dinamizm nedir, Avrupalı bilmiyor. Yaşlı kıtanın en büyük sorunu, oluşturmaya uğraştığı birliğin hantal, ağır, kararsız ve hastalıklı olması. "Çekirdek Avrupa" denen beş, altı ülkenin diğerlerini boyunduruğu altına almadan da böyle bir AB'nin işlemesi hemen hemen olanak dışı. 'Arka bahçe' ikinci sınıf ülkelerin güçlüler tarafından yönetilmesi ise yaşlı kıtaya ister istemez tedirginlik getirdi, birlik için kaçınılmaz olan uyum giderek zorlaştı. Zayıf üye ülkelerin güçlülerin boyunduruğu altına girmesiyle küreselleşme, sonunda ister istemez Avrupa'da da gerçekleşmiş gibi, uyum, birlik ve demokrasi sözleri çoktan rafa kalktı! Bu koşullarda çok zor. Son yıllarda hızla sağa kayan Avrupa günümüzde dört beş başlı, yirmi sekiz kollu yaşlanmış bir yaratık. Aradan altmış yıl geçmiş, alınyazısını belirleyecek yol ayrımında nereye gideceğini hâlâ bilmiyor. Avrupa için "dünya treni" şimdilik kaçmış gibi görünüyor.
www.ahmet-arpad.de
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder