Cumhuriyet 13.03.2011
VİYANA
AHMET ARPAD
AHMET ARPAD
Kahve alışkanlığı Sultan Süleyman'ın
askerlerinin çekilirken geride bıraktığı çuvallar dolusu kahveyle başlayan
Orta Avrupalı bu alışkanlıktan kendini 300 küsur yıldır kurtaramamıştır.
Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun ünlü kentleri Viyana, Budapeşte
ve Prag'da ardı ardına kahvehaneler açılır. Bu kentlerin keyfine ve rahatına
düşkün insanları oralarda saatlerini geçirir. Budapeşte'de Gerbaud, Central,
New York yüzlerce yıldır kente damgasını vurmaya devam ediyor. Moldau kenti
Prag'ın Avrupa düşünce ve edebiyat dünyasını etkilemiş olan Cafe Arco'nu,
Cafe Louvre'u, Cafe Slavia'sı günümüzde hâlâ açık. Kapılarından içeri girdiniz
mi gözleriniz Franz Kafka'yı, Max Brod'u, Egon Kisch'i, Franz Werfel'i
arıyor.
Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun
eski başkenti Viyana ise kahvehane geleneğini günümüzde diğer iki kentten
daha titiz sürdürüyor. Yazarlar, sanatçılar, aydınlar, işadamları sabah
kahvaltılarını, öğle yemeklerini, akşamüstü çaylarını oralarda alıyor.
Schnitzler, Werfel, Freud, Zweig'ın saatler geçirdiği tarihi kahvehanelerin
rahat koltuklarında günümüzde iş görüşmeleri, sanat tartışmaları yapılıyor,
kitap okunuyor, mektup yazılıyor. Sacher, Central ve Dehmel daha çok turistlerin
tanıdığı ve uğramadan Viyana'dan ayrılmadığı kafeler. Bir de Braeunerhof,
Korb, Sperl, Prückl var ki, oralarda sadece Viyanalı görürsünüz. Burg Tiyatrosu'nun
ünlü aktörlerine rastlamak istiyorsanız mutlaka tiyatronun az ötesindeki
Café Landtmann'a uğrayın. Herren Sokağı'nın sonundaki Cafè Griensteidl'e
Schnitzler, Hugo von Hofmannstahl, Hermann Bahr devamlı müşteri olmuştur.
Az ötedeki Café Braeunerhof'da Thomas Bernhard gazetelerini okumuş, birileri
ile tartışmış, Elfriede Jelinek Stephan Katedrali'nin yakınındaki Cafè
Korb'dan uzun yıllar çıkmamış. Daracık Dortheer Sokağı'ndaki Café Hawelka
1950'den bu yana kent merkezinin çok sevilen bir edebiyatçılar, ressamlar
ve gençler kahvehanesi. Ernst Fuchs, ressam Hundertwasser, aktör Qualtinger,
Oskar Werner, Elias Canetti, Andy Warhol, Henry ve Arthur Miller sürekli
müşterileri olmuş. Şu sıralar tarihi masalarını daha çok aydın gençler
dolduruyor. Sahibi Leopold Hawelka nisan ayında 100 yaşına basacak. Her
gün köşesinde oturuyor, oğlu servis yaparken o müşterileriyle sohbet ediyor.
Yüz yıllar boyu bir dünya imparatorluğunun
başkenti olmuş Viyana kozmopolitliğini hiç yitirmemiştir. Viyanalı hafif
alaycıdır, her şeyi hemen ciddiye almaz, Viyanalı yaratıcıdır da. Almanya'da
çocuklar matematik sınavında iyi not alırlarsa bir "aferin"i hak ederler.
Viyana'da ise ana babalar çocuklarını eve müzikten iyi not getirdiğinde
över. Viyanalı bürokratik bir monarşide ayakta kalabilmek için yüzyıllar
boyu kendine hep çıkaryollar aramış, yaşamında çoğu kez kaçamağı yeğlemiştir.
Her Viyanalı'nın ailesinde mutlaka bir Macar, bir Polonyalı, bir Çek, bir
Yahudi vardır. Eski Viyana'da varlıklı aileler evlerinde Bohemyalı hizmetçi
kızlar, Macar kadın aşçılar ve Çek çocuk bakıcıları çalıştırırdı. İmparatorluğun
askerleri ve memurları birkaç yıllığına gönderildikleri uzak eyaletlerden
Slavca, İtalyanca, Macarca öğrenmiş, oralı kızlarla evlenmiş dönerdi. Viyana
mutfağı da hep Bohemya, Macar, İtalyan, Bavyera mutfaklarının etkisinde
kalmıştır. İmparatorluğun dört bir köşesinden gelenler yüz yıllar boyu
başkent Viyana'nın hoşgörülü ortamında uyum içinde kendilerini geliştirmişlerdir.
Gluck Bohemya'dan, Haydn Macaristan'dan, Beethoven Ren bölgesinden, Mozart
Salzburg'dan, Brahms Hamburg'dan gelip, burada ünlerine kavuşmuşlardır.
Hugo von Hofmannsthal Yahudi, İtalyan ve Viyanalıdır. Viyana'da gündüzleri
kocaman parklarda, Osmanlı kuşatma yıllarından kalma daracık sokaklarda
başıboş dolaşırsınız. Akşamlarınızı operada, tiyatroda, operette, müzikalde
geçirirsiniz. Otelinize dönmeden önce loş sokaklarında gezindiğiniz kentin
kahvehaneleri, lokantaları, şaraphaneleri geç saatlere kadar açıktır. Fazla
düşünmeyin, girin birinden içeri. Masalarda konuşan, gülen, şarabını yudumlayan,
gazetesini okuyan insanlar. Oturun yanlarına, ısmarlayın kendinize bir
kadeh kırmızı şarap. İyi gelir uykuya...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder