TOPLUM24, 29 Ekim 2023
Türkiye Cumhuriyeti'nin Kuruluşunun 100. Yıldönümünde Mustafa Kemal...
Ahmet Arpad
Herbert Melzig Ortadoğu'yu çok iyi tanıyan bir Alman tarihçiydi. Kitaplarında ve araştırmalarında özellikle İran'ı ve Türkiye'yi ele almıştır. Daha çok Mustafa Kemal Atatürk'ün yaşamı ve yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti Herbet Melzig'in ilgisini çekmiştir. Oldukça iyi Türkçe konuşan ve 1937-1947 yılları arasında Türkiye'de yaşamış olan tarihçi Melzig, Atatürk'ün misafiri olma ve masasında oturma şerefine de erişmiştir.
Herbert Melzig'e göre, Mustafa Kemal Atatürk ile Anadolu'da binlerce yılın derinliklerinden kahraman bir ruh doğmuş ve aydınlığa yükselmiştir. "Mustafa Kemal, yeryüzünün bu bölgesindeki, başkalarına kul olmuş bütün uluslara özgürlüğe giden yolu göstermiştir. O, Nil'in kıyılarından Çin'in akarsularına kadar toplumlar için bir efsanedir. Şimdi O kendi insanlarının ortasında durmuş çevresine ışıklar saçıyor. Bir yaşlının bütün bilgeliği ve bir gencin sonu gelmeyen enerjisi ve kararlılığı ile gerçekleştirdikleri bütün dünyanın hayranlıkla seyrettiği etkileyici bir oyundur. Yüce bir insanın milletine ve insanlığa olan aşkıdır..."
Herbet Melzig için Atatürk, doğunun tarihinde yepyeni bir döneme imzasını atan ve emperyalist Avrupa'nın anlayışlarının yanlış olduğunu kanıtlamayı başaran kişidir. "Türklerin İstiklâl Savaşı Avrupalılar'ın Ortadoğu düşlerine son vermişti." Osmanlı'nın sonunu, Türklerin İstiklal Savaşı'nı, düşmanı Anadolu'dan atmalarını, Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunu ve devrimlerin tasarlanıp gerçekleştirilmesini yaşamış olan Herbert Melzig'in gözünde, Mustafa Kemal tarihten gerçekten bir şey öğrenmiş olan ender devlet adamlarından biridir. Bütün mücadele ve kavgaları milleti içindi.
"Avrupa basını yıllar boyu yeni Türkiye'ye kötümser bakar, gereksiz suçlamalarda bulunurdu", diyor Melzig. "Fakat Türkiye Cumhuriyeti her defasında bunların gerçekdışı olduğunu kanıtlamıştır. Mustafa Kemal'in sentezine göre, Türk bilinci batıdan alınan form ve maddeleri kabul etmeli, fakat ona bağımlı değil yaratıcı olmalıdır, güven içinde kendi geleceğini kendi yaratmalıdır."
Melzig'e göre, Tanrı Mustafa Kemal'i bu göreve getirmemiş olsaydı, çok gizemli bir güç O'nu heyecanlandırıp peşinden sürüklemeseydi, O padişahın bir yaveri kalacak, hatta belki de Müslümanların halifesi olacaktı.
Alman tarihçi Herbert Melzig "Kemal Atatürk, Osmanlı'nın Çöküşü, Türkiye'nin Dirilişi" adlı kitabında (Çeviri: Ahmet Arpad) 1919 yılında Mustafa Kemal'in Samsun'dan başlattığı ulusal savaşın sonunda vatanı dış düşmanlardan nasıl kurtardığını, yüzlerce yıllık şark tarihini nasıl tasfiye ettiğini ve iç düşmanlara karşın Anadolu'da nasıl çağdaş bir cumhuriyet kurduğu anlatıyor.
Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş günlerini de şöyle ele alıyor: "Cumhuriyet 'Evi'nin kaba inşaatı bitmiştir. Mustafa Kemal halkını, bütün insanların 'Ev'i olacak bu binaya girmeye ve her yanını sağlamlaştırıp inşaatı bitirmeğe davet eder." Yazar 'Ev'in sorumluluğunun yavaş yavaş yaratıcısından işçilere geçtiğini anlatır. Ona göre yeni 'Ev'in sağlamlaştırılması, her yanının donatılıp döşenmesi daha onlarca yıl sürecektir. "Yaratıcısı günün birinde dudaklarında bir gülümseme gözlerini kapatırken mutlu olacaktır. Çünkü biliyordur, insanları uyanıktır ve de çalışkandır. Onlar gerçek bir cumhuriyetin uzakta ışıldayan hedefinin ne olduğunun bilincindedirler: Sulh ve refah!"
"Kemal Atatürk" kitabında Herbert Melzig yeni Türkiye'nin yeğlediği dürüst ve gerçekçi bir politika ve attığı ileri adımlarla başarıya ulaştığını anlatıyor. "Dünyada bu politika eşsizdir ve onu taklit eden çıkamaz", diyor Melzig. "Mustafa Kemal Türk milletinin gücünün sınırlarını görüp anlamasını başarmıştır. Bu, manevi açıdan inanılmaz bir zaferdir. Bu, Avrupa'nın pek söz etmek istemediği Kemalist ideolojinin bir zaferidir."
Herbert Melzig'in, 1937 yılında yazılmış ünlü "Kemal Atatürk - Osmanlı'nın çöküşü, Türkiye'nin dirilişi" kitabından başka Türk tarihi ve edebiyatı ile ilgili başka eserleri de vardır. Amaçlarından biri, batının yeni Türkiye'ye karşı beslediği önyargıların yanlışlığını kanıtlamak olan Melzig'in eserlerinden bazıları şunlardır: "Atatürk'ün başlıca nutukları 1920-1938", "Atatürk bibliyoğrafyası" (1941), "İnönü diyor ki" (1944) ve 1954 yılında Sabahattin Ali öykülerinden Almanca'ya çevirdiği "Anadolu öyküleri". Bu kitapların yanısıra Aziz Nesin'in de bazı eserlerini Almanca'ya kazandırmıştır.
"Kemal Atatürk - Osmanlı'nın çöküşü, Türkiye'nin dirilişi" eserinin yazarı tarihçi Herbert Melzig, o dönemi yaşamış çok önemli bir tanıktır. Onun gözünde Atatürk, o yıllarda Avrupa'yı yönetenlerin tam karşıtı bir devlet adamıydı. Türkiye'de yaşadığı dönemde İstanbul Edebiyat Fakültesi'nde ve Ankara Tarih Fakültesi'nde dersler vermiş olan Alman tarihçinin şu anısı ilginçtir: "Naziler 'Atatürk Bibliyoğrafyası' kitabıma dış politika çıkarları ve umutları nedeniyle önce ses çıkarmamıştı. Ancak 1943 yılına gelindiğinde Gestapo hepsini toplatıp imha etmişti." O dönemin bir çok bilim adamı gibi Naziler'e hoş görünmeğe çaba göstermemiş olan Melzig, hatta bu gelişmeden gurur duymuş olduğunu anlatır anılarında.
Herbert Melzig, Mustafa Kemal Atatürk'ün ölümünün ardından şunları söylemişti: "O'nun peşinden gittiği güç, sevginin gücüydü! Istırap çeken dünyada barış ve esenliği yeniden kurmak ve insanlığın yalnız maddi değil, manevi gelişmesini sağlamak isteyenler Atatürk'ün iman verici ve yön göstericiliğinden örnek ve kuvvet alsınlar."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder