Toplum Gazetesi, 11 Ekim 2021
Behice Boran (1 Mayıs 1910 - 10 Ekim 1987)
Bugün size biraz dünden söz edeceğim.
1 Mayıs 1910'da Bursa'da başlayan ve 10 Ekim 1987'de Brüksel'de son bulan bir yaşamdan, bir insanın yaşamından kesitleri kısaca paylaşacağım. Babam Burhan Arpad'ın 1987 yılında Cumhuriyet Gazetesi için kaleme aldığı ve işte O insanı konu edinen yazısını da, bir tarihi belge zenginliği olması düşüncesiyle, ayrıca üleşiyorum....
Bir kadın O. Adı Behice Boran. Türkiye'nin yetiştirdiği ender aydın kadınlardan. Yaşamı boyunca mücadeleyi bırakmayan bir isim.
Babam Burhan Arpad'ın (19 Mayıs 1910 – 3 Aralık 1994) aşağıdaki yazısında belirttiği gibi, Behice Boran aile dostumuzdu. Eşiyle Taksim Talimhane'deki evimize, Anadoluhisarı'ndaki yazlığımıza sık sık uğrarlardı. Bu görüşmeler hep heyecanlı konuşmalarla geçerdi. Bazı günler ortak dostları Ruhi Su da onlara katılırdı.
Behice Boran'ın kurucusu olduğu Barışseverler Cemiyeti, 1950 yılında Kore'ye asker gönderilmesini kınayan bir bildiri yayınlamıştı. Cemiyet hemen kapatılmış, Boran ve arkadaşları tutuklanıp hapise atılmıştı. 15 ay sonra O çıkmış, bu kez Türkiye Komünist Partisi'ne katıldığı gerekçesiyle diğer yakın aile dostumuz Ruhi Su, 1952'de tutuklanıp 5 yıla mahkum edilmişti. Bir başka anı: Annemden dinlemiştim:"Sen ilk adımlarını Behice Hanım'la eşi Nevzat Bey arasında atmıştın.” Yine bir gün bize, Taksim'deki evimize çaya geldiklerinde ben ikisi arasında yürümeye başlamışım... Yıllar sonra, 1961'de Türkiye İşçi Partisi (TİP) kuruldu. Behice Boran Urfa milletvekili, üniversite öğrencisi Ahmet Arpad ise, partinin Beşiktaş ilçe örgütünün gençlik kolunda üye, 1965 seçimlerinde TİP'ten sandık görevlisi...
"Aile Dostumuz Behice Boran" Burhan ARPAD
Cumhuriyet Gazetesi, 27 Ekim 1987
"Bir yazı dolayısıyla tanışmıştık. Aylık Yücel Dergisi'nde yayınlamış olduğum bir yazımı ele alarak karşı görüşler ileri sürmüştü. Söyledikleri doğruydu. Okumanın yaygınlaşması için kitap sergileri ve tanıtma yazılarının yeterli olmadığını, ekonomik koşulların da düzeltilmesi gerektiğini bana yazmıştı.
1944 yılının yazında İstanbul'da tanıştık. Anadoluhisarı'nda bir süre konuğumuz oldu. Canlı ve olgun bir kişiliği vardı. Tartışırken sesini ve heyecanını iyi kullanıyordu. Bir ara Dr. Muzaffer Şerif Başoğlu da bizde konakladı. Bahçeli küçük ev, Küçüksu Çayırı ve plaj arasında dostluk dolu haftalar geçirmiştik. Sonraki yıllarda dostluğumuz sürdü. Bizde tanıştığı Nevzat Hatko'yla evlendller.
Ankara Dil Tarihi Fakültesi'nden ayrılmak zorunda bırakılanlardan Muzaffer Şerif Başoğlu Birleşik Amerika'ya, Niyazi Berkes Kanada'ya, Pertev Naili Boratav Fransa'ya göç etti. Yurt ve Dünya ile Adımlar dergileri çevresinde toplanmış sağlam görüşlü aydınlardan sadece Behice Boran Türkiye'de kalmıştı.
Ülkemize yararlı olmak istiyordu. Yazma olanağı buldukça yazıyordu. 1950 başlarında barış için savaşıma girişti. Türkiye'de bir barış örgütü kurmak gerektiğini savunan görüşlerini sanırım ilk olarak Fındıklı'da küçük bir evde açıklamıştı. Az sayıda konuk arasındaydım. Sabiha Zekeriya Sertel, yüksek kimya mühendisi Dr. Ekrem Eraş da vardı.
27 Mayıs 1960 değişiminden sonra Türkiye'nin politika alanında İşçi Partisi çalışmaları başarıyla sonuçlandı ve kuruldu. Kurucular arasında Cumhuriyet Halk Partili olan kimi sendikacılar da vardı. Nedense bir süre sonra kimi aydın çevrelerden olumsuz sesler yükseldi. İşçi Partisi değil 'Çalışanlar Partisi'ydi gerekli olan. Sol aydınlar adına sesini yükselten bir dergi 'Çalışanlar Partisi'ni savunurken bir sosyalist derneği örgütünü de gerekli görüyordu. Yığın, sosyalizm konusunda eğitilmeliydi.
Oysa Türkiye koşulları açısından İşçi Partisi girişimi bir aşamaydı, olumluydu. Partinin başına geçmiş olan Mehmet Ali Aybar her yönüyle Türkiye'de emekten yana yasal bir parti önderiydi. Aydınlar için kolay geçmeyen 1940'lı yılların sonunda Zincirli Hürriyet dergisinde çıkan bir yazısı nedeniyle hapis yatmıştı. Yurtdışında da ünlü bir Türk atletiydi. Soylu bir aileden geliyordu. Dış görünümü ve konuşmalarıyla tam bir parti önderiydi. Sözün kısası, tutucuların ve yalancıktan aydın kişilerin kara çalamayacağı bir insandı!
Mehmet Ali Aybar'ın genel başkanlığında işçi sorunları ve sosyalizm toplantılarda ve basında sık sık tartışıldı. Kamuoyu ilk kez o günlerde emekçi yurttaş ve sosyalizm sorunlarına kulak verdi, ilgilendi. 1965 seçimlerinde Millet Meclisi'ne 15 milletvekili sokan Türkiye İşçi Partisi ülke insanlarının sorunlarını ilk kez o çatı altında dile getirdi.
Türkiye İşçi Partisi'nin bu başarısı, özellikle genç aydınların ilgisini çekti, çok sayıda yurttaş parti üyesi oldu. Ne var ki, olumlu sayılması gereken bu aşırı ilgi, parti yapısında sarsıntılara ve çatlaklara yol açtı. Çok sayıda aydın, kafalarının içinde şöylesine bir yer etmiş sosyalizm sözüne göre Türkiye İşçi Partisi'ni oraya buraya çekiştirdi. Bu kargaşa parti yönetimine de sıçradı. Önderlik kavgaları başladı.
1968'de Sovyetler'in Çekoslavakya'nın içişlerine el atması, Türkiye İşçi Partisi'ni karıştırdı. Mehmet Ali Aybar'ın o günlerde kullandığı "Güleryüzlü Sosyalizm” sözleri kısa sürede bir Aybar-Boran çekişmesine dönüştürüldü. 1945'da Dr. Şefik Hüsnü'nün kurmuş olduğu Türkiye Emekçi Partisi ileri gelenlerine: "Gerekirse Komünist Partisi'ni de biz kurarız!” diyenler, İşçi Partisi'nde başlayan parti içi çekişmesiyle kapanmasını da ne yazık ki başardılar.
Sevgili dost Behice Boran 1910 yılının 1 Mayıs günü Bursa'da dünyaya gelmişti.10 Ekim 1987'de Brüksel'de öldü. 18 Ekim'de, güneşli ve güleryüzlü bir havada çok sevdiği İstanbul'da toprağa verildi. Türk bayrağına sarılı tabutunu binlerce genç el üstünde taşıdı. Mezarını örten kara toprak çiçeklerin en renklileriyle bezenmişti.
Dost ve yürekli insan Behice Boran'a saygı..."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder