Cumhuriyet 10.06.2012
STUTTGART
AHMET ARPAD
1975 yılında başlayan ve savaş sonrası Almanyası'nın en önemli davası olarak tarihe geçen Kızıl Ordu Fraksiyonu (RAF) davasında örgütün en önemli kişileri sayılan Andreas Baader, Ulrike Meinhof ve Gudrun Ensslin yargılanır. Stuttgart-Stammheim Hapishanesi'nin özel salonunda başlayan ve iki yıl süren davaya savunma avukatı olarak tayin edilenlerden biri de Manfred Künzel'dir. Kısa süre önce 80 yaşına basmasına karşın mesleğinden elini çekmemiş olan Künzel ile Stuttgart'ın kasabalarından Waiblingen'deki bürosunda sohbet ediyoruz.
Kendini "şehir gerillası" olarak tanıtan, hükümetlerin gözünde ise bir terörist örgüt olmakla suçlanan Kızıl Ordu Fraksiyonu 1968 gençlik hareketlerinin ardından kurulmuştu. 1970'li yıllarda antikapitalist mücadele uğruna öldürdükleri arasında ülkenin ünlü işadamları, bankerleri, diplomatları, yargıçları da vardı! Öldürme ve bombalama girişimlerini Almanya dışında da gerçekleştirmekten kaçınmadılar. Avukat Manfred Künzel, 1975'te Stuttgart'ta başlayan ve 20. yüzyıl Almanyası'nın en gergin ve çekişmeli ceza davası olarak kabul edilen RAF davasının başyargıcı Theodor Prinzing'e bir süre sonra davadan el çektirilmesinde çok önemli bir rol oynar. Davalar sürerken Prinzing'in hatası, temyiz için yetkili federal yargıç ile bir ön görüşme yapmış olmasıydı. Bu gizli görüşmeyi öğrenen Künzel yargıcın bağımsız olmadığını öne sürer ve davadan çektirilmesini talep eder. Bir süre önce avukatlık stajını Prinzing'in yazıhanesinde yapmış olan Künzel için bu hiç de kolay bir girişim olmamıştır. Ancak bu yürekli girişimi onu Almanya çapında üne kavuşturur. "Bu olaya kadar beni ve diğer avukat arkadaşları kabullenmeyen, bizlerle görüşmeye bile karşı çıkan ‘Sizler domuzsunuz, faşizmin aletlerisiniz' diyen Baader, Meinhof ve Ensslin, yargıç Prinzing'e davadan el çektirilmesinin ardından bizlere güven duymaya başlamıştı."
Mesleğinde inatçı ve de tutarlı bir avukat olarak tanınan Künzel son elli yılda kaç davaya girip çıkmış olduğunu tabii elli yıl sonra anımsamıyor. "Fakat anımsadığım kimi dava vardı ki, acaba karşı taraf kötülüğe mutlaka kötülükle karşılık vermek, suçu işlemiş olandan hınç almak mı istiyor, diye düşünmeden edememiştim." Ona göre günümüz Almanyası'nda hukuk ve yasalar bundan 40-50 yıl öncesine göre daha liberal. "1960'lı yıllarda yükseköğrenim yaptığım Tübingen ve Münih üniversitelerinde görevli eski Nazi doçentler vardı!" Meslektaşları arasında "çok yontulmuş bir avukat" olarak kabul edilen Künzel dava sırasındaki savunma taktiği ve sağlam kanıtlarla dolu konuşmalarıyla ün yapmıştır. Bir davada yaptığı savunmanın ardından yargıç kadın: "Konuşmanız güzeldi, ancak vekili olduğunuz kişiyi yine de mahkûm edeceğim" demiş. Mesleği boyunca öyle davalara girmiş ki, kimi dosya önüne geldiğinde yargıcın düşmüş olduğu notları görünce davanın nasıl sonuçlanacağını önceden tahmin etmesi pek zor olmamış. Ona göre bir avukatın üstlendiği davada vekilinin haklarını inançla koruması çok önemlidir. Dava konusunun otomobil kazası veya cinayet olması ikinci planda kalır. Sohbetimizin sonunda büyük yazıhanenin girişini ve uzun koridorlarını süsleyen tablolar ilgimi çekiyor. "Dostum Gerhard Hezel'in," diyor yaşlı adam. "Yaşadığı döneme eleştirisel bakan bir sanatçı, gerçeküstü bir ressam." Duvarlardaki büyük boy tablolar kimi mesaj içeriyor, bakan kişiyi düşündürüyor. Toplumsal eleştiri ve kara mizah içeren çoğu eserin karşısında insan uzun uzun duruyor.
2011 Van depreminin ardından Waiblingen'deki tanışı Türklerle beraber çabucak "Dostlar Dostlara Yardım Ediyor" adlı derneği kuran avukat Künzel toplanan yardımların depremzedelere doğrudan ulaştırılmasını sağlamış.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder