Cumhuriyet 30.01.2007
EVET / HAYIR
OKTAY AKBAL
Böyle bir kızgın adam yok; ne basınımızda,
ne de edebiyatımızda!.. Haksızlığa, çirkinliğe, basitliğe, görgüsüzlüğe,
yanlışlığa karşı hemen direncini, karşıtlığını belirten yok!..
Korkular mı, endişeler mi, ekmek
kavgası mı bunca insanı sessizce olup bitenlere seyrici kılıyor! Kimse
"Hayır bu kadarı da olmaz" diye sesini yükseltmiyor. Biliyorlar ki bağıranı,
haksız da olsa, sustururlar!
Burhan Arpad, bir kızgın adamdı.
Güzeli, doğruyu severdi, arardı. Yaşam boyu sürdürdü bu kızgın adamlığını...
Gazete yazıları, hatta gazeteye ulaştırdığı haberler, tiyatro alanında,
sinema alanında ters tutumları acımasızca eleştirmeleri!..
Yıllarca Vatan'da, daha sonra uzun
süre Cumhuriyet 'te bu sütunda birlikte olduk. Haftada bir yazıyordu son
yıllarında. Bir İstanbul yazarıydı. 1940'ta çıkan ilk kitabı "Oyun 6 Tablo"
dan başlayarak hep İstanbul'u yazdı. Öyle romantik, duygusal, kolaylıklara
sapmadan, açık açık yazdı bu kentin insanlarını, sıkıntılarını... Ayrıca
günden güne kalabalıklaşan, gecekondulaşan bir İstanbul'un bu gidişle hangi
bataklığa dönüşeceğini!..
***
"Taşı Toprağı Altın" (Günizi Yayınları)
şu günlerde yeni baskısıyla karşıma çıkınca, bütün bu eski zaman parçaları
bir bir dirildi. Arpad'ın kişiliği, özelliği, savaşçı niteliği, her türlü
güçlüğe karşı direnişi, ardı ardına yapıtları...
Bu kitabın ilk baskısı için o günlerde
Vatan 'da şunları yazmışım:
"Arpad'ın insanları küçük serüvenler,
küçük düşler besler. Geçinmek ve yaşamak başlıca kaygılarıdır, bunu nice
zorluklar, nice çarpışmalarla sağlayabiliyorlar. Büyük kentte hayat pahalılığı
devinin ezdiği küçük kişiler..."
Ahmed Arpad babasının yıllardır ortalıkta
görülmeyen kitaplarını bir bir okurun önüne çıkarıyor. Nedense yazarlarımızı
kolaylıkla unutuyoruz. Biri çıkacak da, o yitirilmiş değeri ortaya çıkaracak!..
Günübirlik yaşanıyor artık edebiyatta!.. Kalıcı bir güç taşımayan eserler
ve yazarlar silinip gider, ama uzun yıllar gerisinde kalmış bir yapıt,
bir yazar er geç değerini duyurur.
***
"Taşı Toprağı Altın"ın yeni baskısına
bir önsöz yazan Hıfzı Topuz, toplumdaki değerbilmezliğimizi eleştirerek
diyor ki:
"Nerede Türkiye Gazeteciler Cemiyeti,
Türkiye Gazeteciler Sendikası, Türkiye Yazarlar Sendikası, PEN Kulüp, Yunus
Nadi, Sedat Simavi, Orhan Kemal, Sait Faik ödülleri! Hiç değilse Esentepe'de
oturduğu sokağa onun adını verebilirdik. Burhan'ın değerini bilemedik,
hakkını veremedik. Çok yazık..."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder