Çevbir, Temmuz 2017
Damla Göl: Stefan Zweig’in çok sevilen öyküleri, sizin çevirinizle tekrar okurlarla buluştu. Bildiğim kadarıyla Zweig’in 15 eserini daha çevirmiştiniz. Üslubuna alışkın olduğunuz bir eserin çeviri sürecinde, neler yaşadınız? Yeniden çevirinin zorlukları ve kolaylıkları nelerdi sizin için?
Ahmet Arpad: Daha önceki Zweig öyküleri gibi bu iki uzun öyküyü de severek dilimize kazandırdım. Çevirilerinde hiçbir zorluk yaşamadım. Zweig’ı çevirmek benim için çoktandır hep mutlu edici bir uğraşı!
Damla Göl: Araştırmanız gereken kültürel veya tarihsel olgular karşınıza çıktığında, hangi kaynaklara başvuruyorsunuz?
Ahmet Arpad: Son yıllarda ağırlıklı olarak 20. yüzyıl Avusturya Edebiyatı’nın önemli yapıtlarını (Stefan Zweig, Joseph Roth…) dilimize çevirdiğim için öncelikle üyesi olduğum Salzburg Stefan Zweig Centre ile Salzburg Üniversitesi bünyesinde kurulu Enternasyonal Stefan Zweig Cemiyeti’nin arşivlerinden yararlanıyorum. Ayrıca „Stefan Zweig – An International Bibliography“ adlı yapıtı hazırlayan Randolp Klawiter de yıllardır danıştığım uzman kişilerden biridir. Birkaç kez Avusturya Milli Kütüphanesi bünyesindeki Viyana Edebiyat Müzesi’yle de yazıştım.
Damla Göl: Sizinle daha önce kıymetli çeviriniz “Transit” vesilesiyle konuşmuştuk. “Transit” ile Talat Sait Halman Çeviri Ödülü’ne layık bulundunuz. Öncelikle tekrar tebrik ederiz. Peki, ödülün size verildiğini öğrendiğinizde ve ödülünüzü alırken neler hissettiniz?
Ahmet Arpad: Değerli insan Talat Sait Halman adına konulmuş olan bu ödüle, “Transit” gibi günümüzde yine güncelleşen bir konuyu işleyen yapıtla layık görüldüğümü öğrendiğimde mutluluğum sonsuz olmuştu! Daha önce de “Güven” ve “Karar” adlı yapıtlarını çevirdiğim toplumcu ve insancıl Anna Seghers benim gözümde 20. yüzyıl Alman edebiyatının en değerli yazarları arasında yer almaktadır.
Damla Göl: 2012 yılında da Tarabya Çeviri Ödülü’nü almıştınız. Okurlar ve böyle kıymetli kurumlar tarafından emeği takdir edilen bir çevirmen olarak, bu mesleğe yeni başlayanlara neler öğütlersiniz?
Ahmet Arpad: Mesleğe yeni başlayanlara ilk önerim, çevirinin ciddi bir görev olduğunu daha bu mesleğe atılırken kavramalarıdır. Çevirmen iki toplum arasında bir köprü oluşturma görevini üstlenir. Kanıma göre bu kişi, genel kültüre sahip olmalı, çevirdiği dilin kültürünü, ülkesini mümkün olduğu kadar yakından tanımalıdır. Bence çevirmen yazarla ve yapıtıyla yakınlaşmıyorsa hiç çeviri yapmasın daha iyi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder