Cumhuriyet 18.08.2013
VİYANAAHMET ARPAD
Viyana'nın ünlü İspanyol binicilik okulunun hemen yanındaki Ulusal Kütüphane turistlerin pek uğramadığı bir yer. İmparator VI. Karl'ın 18. yüzyılda yaptırdığı barok salon belki de dünyadaki en güzel kütüphane salonu. Binlerce tarihi kitabın yanı sıra dev heykelleriyle, mermer sütunlarıyla, kubbeleriyle, tavan ve yer freskleriyle kiliseyi andıran bu kütüphanede insan saatler geçirebilir...
Az ötesindeki ünlü Kahramanlar alanında faytonlar turist bekliyor. Buradaki en önemli eser, Avrupa'yı Osmanlılardan kurtarmış olan Prens Eugen'in dev heykeli. Hemen arkasında, Hitler'in Avusturya'ya el koymadan önce o ünlü konuşmasını yaptığı balkon yükseliyor. Oraya bakarken insan Şarlo'nun "Büyük Diktatör" filmini anımsamadan edemiyor! Charlie Chaplin 1940 yılında çevirdiği bu ilk sesli filminde Hitler'in diktatörlüğünü ve faşistliğini alay konusu eder. Alandaki binlere anlaşılmaz bir dilde yaptığı "balkon konuşması" sırasında Hinkel çok öfkelidir... Chaplin bu olağanüstü filmiyle sürekli değişim geçiren Hitler'in nasıl dengesiz birisi olduğunu göstermek ister.
Kahramanlar alanından Ring Bulvarı'na geçip, yaşlı ıhlamur ağaçlarının altında yürüyerek Sanat Tarihi Müzesi'nin hazine bölümünü mutlaka görmeli. On yıl süren bir restorasyonun ardından kısa süre önce açılan tarihi salonlarda Avusturya-Macar İmparatorluğu'na hükmedenlerin 16. yy.'dan 20. yy.'la kadar topladığı sayısız birbirinden değişik ve paha biçilmez tablo, heykel ve değişik ev eşyaları birkaç aydır izlenebiliyor. İmparatorların özellikle Venedik, Milano ve Veronalı sanatçılara sipariş etmiş olduğu alışılmamış güzellikteki eserler altından, gümüşten, bronzdan, fildişinden, elmastan... Sekiz bin eserden oluşan bir hazine. 2 bin 700 metrekarelik yirmi salonda sadece iki bin iki yüzü sergilenebiliyor.
Viyana'da mutlaka görülmesi gereken başka bir yapı da barok Yukarı Belveder Sarayı. Dev parkı Viyana'nın merkezindeki önemli yeşil alanlardan biri. 1683-1699 ve 1716-1718 yılları arasında Osmanlılara karşı savaşmış olan, Kahramanlar alanında heykeli duran Prens Eugen von Savoyen tarafından 1716'da inşa ettirilmiş. Sarayın üç katı sergilere ayrılmış. Birinci katında sergilenen Schiele, Klimt, Munch ve Kokoschka'nın dünyaca ünlü eşsiz tabloları mutlaka görülmeli.
Belveder Sarayı'ndan opera alanına dönerken Viyana Müzik Derneği'nin 1870 yapımı binasını da ziyaret etmemek olmaz. Tarihi yapının dört salonu yıl boyunca 800 klasik konsere kapılarını açıyor! En ünlüsü 1959'dan bu yana her yıl 1 Ocak günü düzenlenen ve yetmiş ülkeden canlı izlenen Viyana Filarmoni Orkestrası'nın eşsiz Strauss melodilerinden oluşan Yeni Yıl Konseri! Akustiği olağanüstü iki bin kişilik Altın Salonu'nun bin Avro'luk biletlerini satın almak için her yıl yüz bin müziksever müracaat ediyor. Konser öncesindeki provanın biletleri bile karaborsaya düşüyor.
Yorucu, fakat doyurucu bir günün ardından ilginç bir ortamda Viyana yemeklerinin tadına bakmak istiyorsanız, Stephan Katedrali'ne yakın, ünlü kahvehane Hawelka'nın hemen yanıbaşındaki tarihi Reinthaler lokantası yeğlenebilir. Haşlama sığır etinden leziz bir tafelspitz'in tadı mutlaka günlerce damağınızda kalacaktır.
Akşam yemeği için çok alışılmamış bir ortamı arıyorsanız metroyla kent merkezine 25 dakika uzaklıktaki Deutsch-Wagram'a gitmeniz gerekir. Oraya varınca bahçe içindeki büyük lokanta Marchfelderhof'un kapısından içeri adımınızı atar atmaz geldiğinize pişman olmayacaksınız. Cana yakın garsonların servis ettiği Viyana mutfağının değişik yemeklerini canlı Viyana müziği eşliğinde yerken bakışlarınız sürekli çevrenize takılıyor. Neden mi? Duvarlar, sütunlar, tavanlar ancak bit pazarında bulabileceğiniz ilginç irili ufaklı eşyalarla dolu. Müzik ve mutfak aletleri, bebekler, yüzlerce fotoğraf, tablo, değişik boyutta ayna, küçük dolaplar, kristal avizeler, geyik boynuzları, Kaiser Franz Josef üniformaları... Kısacası burası tam bir müze-lokanta. 1843'te Carl Bocek'in kurduğu ve ünlülerinin kapısını aşındırdığı lokantayı günümüzde Gerhard Bocek işletiyor. Krallar, şeyhler, emirler, milyarderler, soylular, yıldızlar masalarında oturmuş. Bir zamanlar Liz Taylor'un, Clark Gabel'in de uğradığı Marchfelderhof'ta kısa süre önce Johann-Strauss'un torunu Hedwig Aigner de 90. doğum gününü kutlamış...
www.ahmet-arpad.de
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder