Cumhuriyet 08.05.2011
STUTTGART
AHMET ARPAD
Dornach, İsviçre'nin Basel kentinin
güneyinde yeşiller içinde bir kasaba. Trenden iner inmez tepelerden birinde
betondan, şekilsiz gri dev bir yapı hemen dikkati çekiyor. Oraya gitmek
isteyenler istasyonun önünde bekleyen otobüse biniyorlar. Az sonra hareket
eden dolu otobüste, en arka sırada oturan üç yaşlı kadının dışında hep
kentli giyimliler var. Zor anlaşılan bir köylü şivesiyle konuşan bu üç
kadından başka ağzını açan yok. Otobüsteki dışarlıklı yolcular nedense
hep birbirlerine benziyor. Giyimleri gibi yüzleri de renksiz. Çoğunun saçlarına
ak düşmüş, kadınlar makyajsız, suskunlar, arada sırada fısıldaşıyorlar.
Gülümseyen yok. Sırtları dimdik, başları hafif kalkık öyle oturuyorlar.
Yol tepeye doğru yükseldikçe yeşiller arasında ikişer katlı villalar dikkati
çekiyor. Çoğu tek renkli, şekilsiz, asimetrik, evlerin köşeleri yok. Yukarıdan
vadiye bakan o dev yapıyı andırıyorlar.
Otobüs az sonra duruyor. Suskun yolcular
iniyor. Çayırlarla kaplı tepenin doruğunda insanları ezecekmiş gibi yükselen
yapıya "Goetheanum" diyorlar. Yakından baktığınızda başka bir dünyadan
gelmiş, az sonra havalanacak uzay gemisini andırıyor. Öğle yemeğinin ardından
içine girip bir gezmeli. Durağın hemen karşısında iki katlı yapı da şekilsiz.
Üst kattaki büyük lokanta dolu ve sessiz. Yere iğne düşse sesi duyulabilir.
Masalarda oturanlar otobüsle gelenleri andırıyor. Kayar gibi sessizce dolaşan
garson kızlardan birinin getirdiği tepside fırında tuzsuz beyaz peynirli
yulaf, yanında haşlanmış yeşil lahanayla birkaç dilim kabak ve sütlaç benzeri
pirinçli bir şey var. Yemeğin görünümü pek ağız sulandırmıyorsa da, çok
sağlıklı olmalı. Fakat sebzeye biraz tuz gerek. Masa o kadar sessiz ki,
insan öteki uçta duran tuzluğu istemeye çekiniyor. Birbirleriyle sohbet
edenler arasında içtenlik yok gibi. Tüm salonda coşku ve gülme de yok.
Az sonra insanlar, sanki bir yerden
emir gelmiş gibi aynı anda kalkıyor. Hesabı alan garson kız: "Konferansın
öğleden sonraki bölümü on beş dakika sonra başlayacak da" diyor. Az sonra
yüze yakın insan Goetheanum'a çıkan dar yolda karınca dizisi örneği yürüyor.
En iyisi peşlerinden gitmek. Köşesiz dev yapı yanına sokuldukça daha bir
tuhaflaşıyor. Pencereler, kapılar da köşesiz, yuvarlak. Koridorlar, salonlar,
merdivenler ve tavanlar da alışılmış değil. Her şey hüzün ve iç sıkıntısı
veriyor. Yemekten gelenler salona giriyor, büyük kapı arkalarından kapanıyor.
Rudolf Steiner'e inananlar şimdi antroposofik toplumun Dornach'taki merkez
binasında kendi dünyalarında...
Stuttgart'taki Waldorf Astoria sigara
fabrikasının sahibi Emil Molt 1919'da I. Dünya Savaşı'nın ardından yeni
bir insan tipinin yaratılması gerektiğini düşünür. Bunun için de eğitim
anlayışının değişmesi zorunludur. Rudolf Steiner'in desteğini alan Molt
ilk Waldorf okulunu Stuttgart'ta kurar. Steiner'in düşünceleri doğrultusunda
oluşacak irade, duygu, düşünce bütünlüğünü sağlayarak bilinci geliştirecek
ve kişinin benliğini özgürleştirecek bir eğitimi hedefler. Bugün dünyada
binin üzerinde Waldorf okulu olduğu söyleniyor. Ancak son yıllarda Almanya'da
Steiner öğretisi ve Waldorf okulları karşıtı televizyon ve kitap yayınları
da dikkati çekmeye başladı. Daha çok zengin çocuklarının devam ettiği okulların
şeffaf olmadığı, öğretmenlerinin çekim sırasında nedense konuşmaktan kaçındığı
bu yayınlarda görülüyor. Karşıtların özellikle üzerinde durduğu konular,
şu günlerde 150. doğum günü kutlanan Rudolf Steiner'in yapmış olduğu antisemit
ve ırkçı (siyah karşıtı) açıklamalar. Antroposofi hareketinin Nazilere
olumlu bakan üst düzey yöneticileri ile savaş sonrasında harekete katılan
eski Nazilerin isimlerini yazar Peter Staudenmaier de belgelerle kamuoyuna
sundu. Almanya Yahudileri Merkez Konseyi ile İsviçre Yahudileri de Waldorf
okullarındaki antisemit gelişmelerden haberdar olduklarını açıkladılar.
Michael Grandt "Kara Kitap" adlı eserinde Steiner'i bir okkültist olarak
tanımlıyor...
Akşamüstü Dornach'taki tepeden tren
istasyonuna indiğinizde kendinizi yine alıştığınız dünyada hissediyorsunuz.
www.ahmet-arpad.de
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder