28 Ekim 2007

Kaz ciğeri ezmesi ve bergamot reçeli

Cumhuriyet 28.10.2007
AHMET ARPAD
STRASBOURG

Bu kent hümanist hareketin öncülüğünü yapmış, Roterdamlı Erasmus 'u barındırmış, Mozart'ı bağrına basmış. Marie Antoinette sık sık buraya uğramış, Johannes Gutenberg , insanlık tarihinin en önemli buluşunu burada gerçekleştirmiş. Yarattığı tipo basım yapan baskı makinesiyle özgür düşüncenin doğmasına, yayılmasına önayak olmuş. Goethe , Avrupa'nın en eski eğitim kurumlarından biri sayılan üniversitesinde yıllarını geçirmiş.
 
İki bin yıllık Strasbourg çok ilginç bir kent. Yüzyıllarca Fransa ile Almanya arasında "gidip gelmiş" Strasbourg insanlarının Almanca da anlayıp konuştuğu bir doğu Fransa kenti. Tarihiyle, sokakları ve evleriyle, lokantaları, yemekleri ve şaraplarıyla, kiliseleri ve parklarıyla her mevsim turist dolu. İki adım ötedeki Almanya'nın insanları için en yakın büyük kent. Karlsruhe, Baden-Baden ve Offenburg'dan buraya sık sık alışverişe gelenler dükkânları dolduruyor, Petite France semtinin tarihi evleri arasında geziniyor, kafelerinde keyif çatıyor, lokantalarında yağlı kaz ciğeri ezmesi, haşlanmış lahana yiyip kaliteli beyaz şarapları yudumluyorlar. Strasbourg'un hemen her sokağında şık pastaneler, çeşitli ekmek sunan küçük fırınlar, leziz gıda malzemesi dolu bakkal dükkânları var. Hizmet verenler müşteriyle ilgileniyor, cana yakın, onu memnun etmeye çaba gösteriyor. Almanyalılar için bütün bunlar alışılmamış, daha doğrusu çoktan unutulmuş şeyler. Giderek küçük dükkânların kapandığı, her şeyin artık kent dışındaki büyük mağazalarda bulunduğu, çeşidin ve çeşninin yitirildiği Almanya insanı için Strasbourg gibi kentler "bir bulunmaz" ! Hazirandan bu yana Stuttgart-Paris arasını üç buçuk saate indiren süper hızlı Fransız treni TGV ile artık bir saat on beş dakikada Strasbourg'a geliniyor.
 
Avrupa Konseyi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Avrupa Parlamentosu ve daha birçok uluslararası kuruma ev sahipliği yapan Strasbourg kozmopolit bir kent. Sokaklarını Arap ülkelerinin insanlarıyla Kuzey Afrikalılar dolduruyor, özellikle varoşlarında yaşayan yabancılarıyla sorunları var. Strasbourg şu sıralar sadece dünyaca ünlü Noel Pazar'ını iple çekmiyor, aralık ayındaki geleneksel Türk Film Günleri'ni de bekliyor.
 
Strasbourg'a trenle iki saat ötede, Paris yönünde, görülmesi mutlaka gereken bir başka kent de Nancy. Sokakları, yapıları, dükkân ve lokantaları Strasbourg'a göre daha bir başka, daha güzel. Sokaklarında gezinen insanlar şık ve bakımlı. Tarihi binaların tümü çok güzel elden geçmiş. Kozmopolit değil Nancy, stressiz, sakin bir kent. Bergamot bonbonlarıyla, reçelleriyle ünlü. Art Nuvo'nun doğum yeri. Sokaklarında gezinirken adım başı hissediyorsunuz bunu. Yapı cepheleri, mobilyalar, renkli pencereler, mobilyalar, güller, filbaharı, kelebekler ve yusufçuklarla bezenmiş. Le Pépiniere Parkı'nda gezinirken rahatlıyorsunuz, Stanislas Alanı'nın şık kafelerinde, lokantalarında oturup dört bir yanınızı çevreleyen sarayımsı binaları seyrederken yerinizden kalkmak istemiyorsunuz. Stuttgart'a dönmek için ağır ağır tren istasyonuna yürürken bir kavanoz bergamot reçeli alıyorsunuz, Nancy'i hep anımsamak için...
 
www.ahmet-arpad.de

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder