Cumhuriyet 04.09.2005
AHMET ARPAD
VİYANA
VİYANA
Viyana'ya trenle gelip de Batı İstasyonu'nda
adımınızı kente attınız mı kendinizi günümüzde değil onlarca yıl geride
hissedersiniz. Gerek istasyon ve çevresi gerekse kentin merkezine doğru
uzanan Mariahilfer Caddesi ve ona açılan sokaklar düşl ediğiniz, filmlerden
tanıdığınız romantik Viyana değildir. Sokaklarında geçmişi yaşadığınız
mahalleler Stefan Katedrali ve opera çevresine kıyasla 30- 40 yıl geri
kalmış bir Doğu Avrupa kentidir sanki. Genç Adolf, Viyana'nın bu semtine
adım attığında 16 yaşındaydı. Doğup büyüdüğü küçük kentin sıkıcı havasından
kurtulmak, başka şeyler görmek, yaşamak istiyordu. Dul annesinin verdiği
cep harçlığı ile Viyana'da haftalar geçirdi. İnsanların çokluğu, geniş
bulvarlar, binlerce otomobil, kamyon ve fayton onu şaşkına çevirdi. Viyana'nın
tarihi yapılarına, kiliselerine, müzelerine, kahvelerine hayran kaldı.
Başkentin cadde ve sokakları ışıl ışıldı. Evleri de elektrikle aydınlatılıyordu.
Kavgacı babası öldüğünde 13 yaşındaydı. Ertesi yıl notları kötü olduğu
için Linz ortaokulunu terk etmek zorunda kalmıştı. Annesine çok bağlıydı,
babasını ise hiç sevmemişti. Okuldan ayrıldıktan sonra bir işe girmez,
çıraklık eğitimine de başlamaz. Sanatkâr olmaktı niyeti. Sonunda annesini
kandırır ve Viyana'ya kapağı atar. Kısa süre sonra arkadaşı Kubizek' e
yolladığı kartpostalda şöyle yazar: ''Geçen gün saatlerce gezindim, opera
binasını, parlamentoyu ve Ring Caddesi'nin yapılarını seyrettim. Yarın
Tristan, ertesi gün de Uçan Hollandalı operalarını izleyeceğim. Bu akşam
da Şehir Tiyatrosu'na biletim var...'' Bir ay sonra Linz'e döner, fakat
aklı hep Viyana'dadır. Başkent onu mıknatıs gibi çekmektedir. Annesini
kandırır ve ressamlık eğitimi için Güzel Sanatlar Akademisi'nin sınavlarına
girmek üzere tekrar Viyana'nın yolunu tutar. Önce kendine kalacak bir yer
bulmak zorundadır. İstasyon yakınında, Mariahilf Caddesi'ne açılan Stumpfergasse
31 numarada, karanlık arka avluya bakan bir oda bulur. Ev sahibi, hiç evlenmemiş
terzi Maria Zakreys' tir. Bohemyalı kadının ayda 10 krona kiraya verdiği
başka odalar da vardır kaldığı katta. Tuvaleti ve duşu diğer kiracılarla
ortak kullanır. Odasının penceresinden gökyüzü görünmez. Akademiye giriş
sınavlarını başaramayan delikanlı, operadaki Wagner oyunlarını kaçırmaz.
Kısa süre sonra Stumpfergasse'deki odasından ev sahibine borç takarak ayrılır
ve birkaç sokak ötede, Felber Caddesi 22 numaradaki, günümüzde de hâlâ
oda kiralayan bir pansiyona yerleşir. Annesinin yolladığı harçlık ve çizdiği
kartpostalları satarak geçinmeye çalışır. Sınavları da bir türlü başaramamaktadır.
Birkaç ay sonra kaldığı pansiyondan da ayrılır. O günden sonra genç Adolf
orada burada konaklar. Kimi zaman bir oda kiralar, kimi zaman pansiyonlara
gider, kimsesizler ya da erkekler yurdunda da yatıp kalkar. En son kaldığı
yurdu 8 saat uykudan sonra terk etmek zorundadır. Çünkü yatağını başkalarıyla
paylaşmaktadır. Bu yaşam da tam 3 yıl sürer. Toplumun dışlamış olduğu insanlar
arasında geçirdiği yaşam, genç Adolf'un politik dünya görüşünü giderek
etkiler, onu radikalleştirir. Başarısızlığının ve sorunlarının nedenini
kendinde değil başkalarında aramaya başlar. Suçladığı bu insanlar Adolf'un
gözünde düşmanlarıdır. O yılların Viyana'sında Yahudi düşmanlığı başını
almış gitmektedir. Adolf, çevresinin de etkisiyle çok kitap okumaya başlar.
Çoğu antisemit içerikli, Yahudi sermayesinin gücünü anlatan kitaplardır.
Günü gününe yaşayan, para sıkıntısı çeken, dostları toplumun ittiği insanlar
olan bu genç için ''tehlikeli'' şeylerdir okuduğu kitaplar. ''O yıllarda
okuduklarım bugünkü bilgimin temelini oluşturmakta'' diye yazar ileride
Kavgam'da. İdeolojisinin temellerini Viyana yaşamında atar. Aşırı nasyonalist
gazete ve dergilerde yazanları yutar. Bu arada Birinci Dünya Savaşı'yla
ülkede monarşi sona ermiş, onlarca yıldır bir arada yaşayan etnik toplumlar
bölünmüş, milliyetçilik ruhu kendini göstermeye başlamıştır. Artık Çekler,
Polonyalılar, Macarlar ve Sırplar birbirlerini düşman görmektedir. İşte
bu ortamda kavrulur genç Adolf! 14 Mayıs 1938'de Viyana'ya döndüğünde o
bir ''Führer'' dir. Kahramanlar Alanı'nda coşkulu yüz binlere konuşur.
Viyana'yı Türk işgalinden kurtarmış olan Prens Eugen' in heykeli tepesinde
haykıran Hitler' i yüz binler suskun dinler. 3 ay önce, 15 Mayıs günü,
insanlar yine coşkuluydu Kahramanlar Alanı'nda. 1955'te Avusturya'nın özgürlüğüne
kavuşmasının 50. yılını kutladılar. Hitler'in konuştuğu balkondan koskoca
bir kara örtü sallandırdılar. ''Nasyonal sosyalizm kurbanlarının anısına''
yazıyordu dev harflerle üzerinde.
www.ahmet-arpad.de
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder