Toplum, 20.08.2023
AHMET ARPAD
1950 yapımı filmin adı "Günahkâr". Rejisörü ünlü Willi Forst. Bir sokak kadını rolünde oynayan Hildegard Knef'in çok kısa da olsa çıplak görünmesi savaş sonrası Almanya'sında büyük bir skandala neden olmuştu. Katolik ve Protestan kiliselerinin büyük tepkisi üzerine politikacılar araya girmiş ve filmi yasaklamaya çalışmışlardı. Ancak bunu başaramamışlar ve "Günahkâr" aylarca kapalı gişe oynamış, rejisörüyle artistleri de büyük üne kavuşmuştu.
1950'li yılların "ahlak düşkünü" Almanya'sını sarsan ikinci skandalını, politikacılarla zengin endüstri patronlarının yataklarından çıkmayan, Frankfurtlu sokak kadını Rosemarie Nitribitt cinayeti yaratmıştı. Savaş sonrasının bu en büyük toplum skandalına neden olan Nitribitt, 1957 yılında öldürüldüğünde 24 yaşında, çok zengin ve çok ünlüydü. "Sevgilileri" arasında yeni Almanya'nın ünlü patronları Harald Quandt, Krupp ailesinden Harald von Bohlen ve Gunter Sachs da vardı. Banka hesabı çok şişkin, altında o yılların en şık ve en pahalı otomobili kırmızı Mercedes 190 SL ve Frankfurt'un en güzel yerinde büyük bir apartman katına sahip olan Nitribitt'in katili hiçbir zaman bulunamadı. Not defterindeki isimler, adresler ve telefon numaraları da hiç açıklanmadı. Ölüm nedeni hep bir sır kaldı.
Uçak alımında oyunlar
1961 yılında Batı Almanya, ABD uçak fabrikası Lockheed'den tam 916 adet F-104 Starfighter savaş uçağı almaya karar verir. Adenauer hükümetinin Savunma Bakanı Franz Josef Strauss'tur. O yıllarda Lockheed, İtalya, Hollanda, Japonya'ya da aynı uçaklardan satar. Son ana kadar Fransız Mirage uçaklarının alınmasını isteyen bakan Strauss, bir Amerika ziyaretinin ardından fikrini değiştirir. Starfighter'ların Almanya'ya tesliminden kısa süre sonra Der Spiegel dergisinde yayımlanan bir makalede, Lockheed fabrikasının lobicisi Ernest Hauser, Savunma Bakanı Strauss ve partisi CSU'ya şirketin 10 milyon dolar "bağış" yapmış olduğunu açıklar. 1962 yılına gelindiğinde Der Spiegel'de çıkan bir makalede, Alman ordusunun savunma gücünün çok yetersiz olduğu iddia edilir. Bakanlık, ülke sırlarını açıkladığı iddasıyla dergi aleyhine dava açar. Bakan Strauss'un isteği üzerine başsavcı Spiegel'de arama yaptırır, kaynaklarını açıklamayan gazeteci Ahlers ile genel yayın müdürü Augstein tutuklanır. Adenauer hükümetinin basın özgürlüğüne darbe indirdiğini söyleyen beş bakan istifa eder. Savunma Bakanı Franz Josef Strauss da görevinden ayrılır.
İsviçre'de aklanan "bağışlar"
Batı Almanya 1981 yılında yine çok büyük bir politika skandalı ile sarsılır. Ülkenin en büyük endüstri kuruluşlarından Flick Holding'in, 1975'te Deutsche Bank hisse senetlerinin satışından elde ettiği 2 milyar markı yeni bir yatırımda kullanmak ve vergisini vermemek için bütün partilere 260 milyon mark bağışta bulunduğu ortaya çıkar. Bağıştan yararlananlar arasında sağcı ve solcu partilerden öteye bazı büyük sendikalar da vardır. Der Spiegel "bağışların" İsviçre'de aklandığını tespit eder. Suçlanan şirketin yöneticileriyle partinin "babaları" ufak cezalarla kurtulurlar. Başbakan Kohl de "hiçbir şey anımsamadığını" söyler.
1983 yılında Stern dergisi "Hitler'in Anıları"nı 9,3 milyon marka satın alır! Bu savaş sonrası Almanya'sında bir sansasyondur. Satanlara göre savaş bitiminden az önce Doğu Alman topraklarında, Börnersdorf yakınlarına düşmüş olan bir nakliye uçağında bulunmuştur. Stern bu "anıları" büyük bir coşkuyla yayımlamaya başlar ve aradan on beş gün geçmeden sahte oldukları ortaya çıkar. Stuttgartlı ressam Kujau'nun elinden çıkmış olan 59 ciltlik "Hitler'in Anıları"nı Stern, eski Nazilerin aracılığı ile almıştır. Almanya'nın ünlü haftalık dergisi rezil olur.
1987 yılında Schleswig-Holstein seçimlerini mutlaka kazanmak isteyen eyalet başbakanı Uwe Barschel, rakibi sosyal demokrat Björn Engholm'u, basın danışmanı yaptığı gazeteci Pfeiffer'in hazırladığı dalaverelerle ağır ithamlar altında bırakır. Olaya el atan Der Spiegel bu skandalı ortaya çıkarır. İstifa eden Barschel, Kiel'den ayrılır ve dokuz gün sonra Cenevre'nin göl manzaralı, çok ünlü Beau Rivarge Oteli'nin 317 numaralı odasında, içi su dolu banyoda, giysileri üzerinde ölü bulunur. Otopside midesinde sekiz ilaçlık bir "kokteyl" tespit edilir. Barschel'in öldürülmüş olduğu ileri sürülür. İsrail'in Kuzey Almanya'daki gizli bir silah ticaretini engellediği için, MOSSAD'ın intikamı, denir. Kiel'deki tersane HDW'nin Güney Afrika'dan aldığı denizaltı siparişi gerçekleşmeyince, aracılık ettiği ve rüşvet aldığı için öldürüldüğü iddiası da ortaya atılır. Cenevre'de kaldığı günlerde silah kaçakçılarının bir toplantısına Barschel'in de katılmış olduğu söylenir. Alman Haberalma Servisi BND'nin bir adamının onunla aynı otelde kalmış olduğu da ortaya çıkar. Bir CIA ajanının Barschel'i öldürmüş olduğunu açıklayan Afrikalı silah taciri Dirk Stoffberg, kısa süre sonra ölü bulunur. Barschel olayı gizemini 1987'den günümüz hâlâ koruyor .
Sorumlular hep kurtuldu
Bütün bu bilgiler Bonn Tarih Evi Vakfı'nın yayını olan "Almanya'da 1945'den Sonra Yaşanan Skandallar" adlı belgesel kitapta yer alıyor. O süreçte demokrasiye kavuşan Batı Almanya'da çıkarlarını her şeyden üstün tutan kimi üst düzey "gözü açık" politikacının neden olduğu skandalları, olayın üzerine giden özgür basın ortaya çıkarmıştı. Ancak kitabın belki de en ilginç yanı, zamanla her olayın üstünün örtüldüğü, neden olan politikacı ve endüstri patronlarının da burnunun bile kanamadığı acı gerçeğini gözler önüne sermesi...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder