26 Mayıs 2013

Diktatörler kitaplardan niçin korkar?

Cumhuriyet 26.05.2013
STUTTGART
AHMET ARPAD


Stuttgart Belediyesi'nin salonundaki toplantı hüzünlendiriciydi. Kentli aydınlar günümüz insanlarına, düşünden korkan Hitler'in bundan tam 80 yıl önce "kitap yakma" girişimi başlattıklarını anımsattılar. Aynı gün büyükkent belediye başkanı Kuhn'un açtığı "Yakılan Kitaplar" adlı serginin konusu insancıl yazarlar Seghers, Brod, Döblin, Mann, Graf, Remarque, Tucholsky, Zweig ve Roth'un yaşam öyküleri. Sergi açılışının ardından ağzına kadar dolu salonda belediye başkanının yanı sıra ünlü televizyoncu ve yazar Lea Rosh, tarihçi Eberhard Jaeckel ve gazeteci Jürgen Serge de konuştu. 30 Ocak 1933'te Alman toplumu Weimar Cumhuriyeti'nden Hitler diktatörlüğüne geçmişti. 10 Mayıs 1933 Alman tarihine geçen karanlık, utandırıcı günlerden biridir. O akşam başlayan "kitap yakma" girişimi tüm ülkeye sıçramış, üç hafta içinde Almanya'nın tam 22 kentinde yüz binlerce kitap yok edilmişti. Heine, Marx, Freud, Seghers, Brecht, Zuckmayer, Zweig, Mann ve Remarque'ın ünlü eserleri alevlerde yok olurken askeri orkestralar marşlar çalıyordu. Naziler, "Alman düşün dünyasının çöpü" dedikleri bu yazarların sadece Berlin'de 20 bin kitabını 10 Mayıs akşamı ateşlere attı. Nazilerin tek amacı iktidarda kalabilmek için ülkede özgür düşüncenin köküne kibrit suyu dökmekti! Kısa süre önce yayınlandığında şok etkisi yapan "Berlin-Aleksander Alanı" romanı da ateşe atılan Alfred Döblin'in olayların ardından şu söyledikleri çok uyarıcı: "Özgür düşünceye engel olamazsınız, o kuş gibidir, her yere uçar." Aynı günlerde "Radetzky Marşı" romanının yazarı Joseph Roth da dostu Zweig'a şöyle der: "Çok büyük bir felakete sürüklendiğimizin farkında olduğunuzu sanıyorum. Edebiyat yaşamımız yok olacak."

Stuttgart'taki toplantının ardından gösterilen filmdeki sahneler de ürpertici. Berlin Opera alanında alevler yükseliyor. Ateşin çevresine toplanmış 70 bin insan çok keyifli... Seyyar satıcılar sosis, bira satıyor. Ellerinde meşaleler üniformalılar dolaşıyor. Kahverengi gömlekli üniversite gençleri binlerce kitabı ateşe fırlatıyor... "İnsanlar budalaca, hayvani bir çılgınlıkla haykırmaya başladı" diye yazar ilerde Arnold Zweig anılarında. "Bugün kitapların yakıldığı yerde, ilerde insanlar da yakılır" diyen Alman şair Heinrich Heine ne yazık ki haklı çıktı. Hitler'in ilk işlerinden biri özgürlükçü sola ve düşünürlere karşı saldırıya geçmek olmuştu. Kısa sürede yüz binlerce emekçinin yanı sıra düşünürleri, sanatçıları, bilim insanlarını da tutuklatmıştı. Üniversiteler, müzeler, kütüphaneler, tiyatrolara yapılan "temizlik" 7 Nisan 1933'te başlatıldığında Hermann Göring şöyle konuşmuştu: "Amacım haklıyı aramak değil. Görevim kötüyü ortadan kaldırmak, kökünü kazımak..." Alman aydınlarının bir bölümü olup bitene ağzını açmadı. Hatta basında,"Kentlerimizde göğe yükselen alevler, Almanya'nın yeniden uyanışının bir simgesidir" diye yazanlar oldu. Propaganda bakanı Goebbels'in 10 Mayıs'ta söyledikleri tüyler ürpertici: "Başa geçerken nasyonal-sosyalist hareketin bu kadar kısa sürede başarıya ulaşacağını, Almanya'yı radikal değiştireceğini hiç tahmin etmiyorduk." Gerçekten de 850 bin üyeli NSDAP'ye üç ayda bir buçuk milyon yeni üye eklenmişti! Almanya'ya "yeni bir ruh getirmek" için önce aydınlar elemine edilmeliydi. Hitler yönetimi 1935'te hazırladığı bir listeyle 524 yazarın "zararlı" dedikleri toplam 3601 eserinin Almanya'da yayımlanmasını ve okunmasını yasakladı.

Kitap, baskı yönetimlerinin korkulu düşüdür, örümcek kafalılar için karabasanların en korkuncudur. Çünkü kitap, işkencelerden, zindanlardan, her türlü silahtan daha güçlüdür. İnsanlık tarihinde kitaptan nefret eden, yanlış hırsından kurtulamayan diktatörler hep görülmüştür. Bireye baskı yapan, onu düşüncesinden dolayı zindana atan çıkar çevreleri her zaman ve her ülkede olmuştur. Ne yazık ki olmaya da devam etmektedir! Ancak kitap kalıcılığını ve etkinliğini her zaman korumuş, sağlıklı düşünceyi toplumlara ulaştırmayı, bireylere doğru yolu göstermeyi hep başarmıştır. Toplantının ardından konuştuğum eski tanış, Stuttgartlı ünlü kabare sanatçısı Peter Grohmann şöyle dedi: "Günümüzde dünyanın birçok ülkesinde aydınlar düşünceleri nedeniyle takip ediliyor. Eleştiri kültürü yok oldu. Bizler sadece sözlerimizle değil, çabalarımızla, girişimlerimizle de mutlaka başarılı olmak zorundayız!"

www.ahmet-arpad.de

5 Mayıs 2013

Tom amcanın kulübesi...

Cumhuriyet, 05.05.2013
STUTTGART
AHMET ARPAD 

Stuttgart'ın bahçe içindeki evleriyle ünlü şirin Sonnenberg semtindeyiz. "Hello! How are you? What can I do for you?" İri yarı, şişman, ak sakallı adam bu sözlerle karşılıyor kapıdan girenleri. Onlar da ona İngilizce yanıt veriyor. Müşteriyle dükkân sahibi arasındaki konuşma çoğu kez İngilizce devam ediyor. Çünkü buraya her gelen İngilizce biliyor. Şikagolu Tom Müller küçük dükkânında kitap satıyor. Hepsi de İngilizce... Vitrinler beyaz kartonlarla kapalı olduğundan içersi dışardan görğnmüyor. Kapının üzerindeki küçük tabelada "Books" yazıyor. Ak sakallı Tom vitrini örten kartonlardan birine de iri harflerle "All books only 1 Euro" yazmış. Rafları dolduran İngilizce kitapların tümü de second hand, hatta içerinde third hand olanlar da var! Tom'a gelenler İngilizce kitap okumak isteyen Almanlarla, Stuttgart ve çevresinde yaşayan Amerikalılar, İngilizler, Avustralyalılar, Kanadalılar... Kapıdan adımını atanı selâmladıktan sonra hemen soruyor: "Which books are you looking for?"

Şikagolu Tom daha ilkokula başlamadan okumasını öğrenmiş. İlkokulun üçüncü sınıfında babasının kütüphanesindeki eski kitapları okul bahçesine kurduğu masaya dizmiş ve üç, beş cent karşılığı arkadaşlarına ödünç vermeye başlamış. Kazancıyla da kendine yeni kitaplar satın almış. Tom Müller 1960'lı yıllarda Stuttgart'aki Amerikan üssüne asker olarak gelmiş. Ancak görevi bittikten sonra yurduna dönmemiş ve Cannstatt semtindeki Amerikan hastanesinde elektrikçi olarak yaşamını sürdürmüş. O yıllarda bir kadına aşık olunca da temelli bu ülkede kalmaya karar vermiş. Müller bugün 76 yaşında. Çocukluğundan bu yana hep bir kitap kurdu kalmış! Kitap almış, kitap toplamış, eline ne geçerse okumuş ve hiç birini kaldırıp atmamış, yetmiş yıl boyunca biriktirmiş. Polisiye romanlar, aşk romanları, mesleki kitaplar ve de Comics... Bazı raflarda çocuk kitapları da var; onları parasız veriyor. Bundan otuz yıl öncesine kadar elindeki kitapları, her cumartesi günü kent göbeğinde açılan eski eşya pazarında satmış. Ancak oradaki tezgâhı küçük gelmeye başlayınca şans yardım etmiş, bir gün ekmek alırken sohbet ettiği zengin ve yaşlı bir kadın o günlerde boş duran bu küçük dükkânı Tom Müller'e kiralamayı önermiş... Dükkândan çok büyük bir kulübe. Her taraf kitap dolu. Tam bir daraşmalık. Tavana kadar yükselen raflar arasında bir metre mesafe yok. Söylediğine göre 20 bin İngilizce kitap raflarda.. Bir 20 bin de sağda solda duran muz kartonlarında! Bir raf boydan boya Agatha Christie. Yerdeki sandık da, üzerinde yazdığına göre yine bu polisiye kraliçesinin romanlarıyla dolu...

Az önce dükkâna girmiş olan yaşlı bir kadınla sohbet eden Müller müşterisinin onlarca yıldır her cumartesi uğradığını anlatıyor. İngiliz kadın gençliğinden bu yana hep Stuttgart'ta yaşamış. "Burada rafları karıştırıyorum, hoşuma gidenleri alıp, eve götürüyorum," diyor. Kimi zaman evde duran, artık okumadığı eski kitapları da getirip, Müller'e karşılıksız veriyormuş. Yaşlı adam kısa süre önce Afrika'ya eski bisikletler ve kullanılmış gözlük çerçeveleri yollayan bir dernekle anlaşmış, bugünlerde kocaman bir karton kitap hazırlaması gerekiyormuş. Yaşlı İngiliz kadın elinde dört kitap tutuyor. Tom'a beş Avro uzatıyor ve: "That's right, thank you, so long," deyip, dükkânı terk ediyor. Kapının hemen yanında duran bir kartonun üzerinde "Sex Books" yazıyor. İçinde incecik, renkli küçük dergiler var. "My Gigolo", "Sensual Ambitions" yazıyor en üstekilerin kapağında. Yaşlı adamın anlattığına göre bir kadın getirip bırakmış Amerika'da 1950'li ve 1960'lı yıllarda sevilerek okunan bu küçük pornografik dergileri. Kadın babasının ölümünden sonra tavanarasında keşfetmiş kartonu. Günümüzde Tom amcanın kulübesine gelip, onları 1 Avro'ya alanlar çoğunlukla genç kızlarmış!

www.ahmet-arpad.de