22 Mayıs 2022

Papa Suikastı

Toplum Gazetesi, 22 Mayıs 2022

13 Mayıs 1981'de Mehmet Ali Ağca Vatikan'da Papa II. Jean Paul'ü öldürmek istemişti! Aradan tam 41 yıl geçmiş… Bu konu nereden mi aklıma geldi? Geçen hafta kitaplığımda, Alman kadın araştırmacı gazeteci Valeska von Roques'ın "Papa'ya Komplo" (*) adlı çalışması karşıma çıktı. Ünlü Alman haftalık dergisi "Der Spiegel"in çeyrek yüzyıla yakın İtalya muhabirliğini yapmış olan von Roques bu kitabı 2001 yılına yazmıştı; suikastın 20. yılında, ben de bir süre sonra Türkçe'ye çevirmiştim.

Gazeteci Abdi İpekçi'nin katili, tetikçi Mehmet Ali Ağca'nın Papa II. Jean Paul'e suikastını ele alan "Papa'ya Komplo"nun Hamburg'da yaşayan yazarıyla kısa süre sonra bir söyleşide bir araya gelmiştik. Görüşmemiz daha çok bu suikastın, daha doğrusu komplonun perde arkasında olup bitenler üzerine gelişmişti. Von Roques, Vatikan'da 4 Mayıs1998 gecesi işlenmiş ve bugüne kadar da nedeni ortaya çıkarılamayan üçlü bir cinayet üzerine kaleme aldığı "Vatikan'da Cinayet" adlı çok satan kitabın da yazarı. "Papa'ya Komplo" kitabında okura sunduğu bilgilerle cinayet girişiminin Soğuk Savaş yıllarının kirli bir operasyonu olduğunu, geri planda ABD ile Vatikan içindeki bazı güçlerin olduğunu kanıtlamak istiyordu. Kitabı yazarken çoğunlukla soruşturma hakimi Rosario Priore'nin 'Suikast' dosyalarından yararlanmış. Von Roques'a göre bu ortak suikast girişiminin nedeni, Vatikan'da birbirine rakip ve Ruhban sınıfı üyelerinden oluşmuş Faenza klanı ile Opus Dei tarikatı arasında amansız mücadeleydi. Polonyalı bir Papa'yı Vatikanın başında görmek istemeyen Faenza klanı daha çok Masonları andırıyordu. Papa'ya destek veren karşı grup Opus Dei ise oldukça köktenci bir Hıristiyanlığı yeğliyordu.

Aynı dönemde Amerika'daki bazı aşırı tutucu ve Sovyet Rusya karşıtı güçlerin çıkarlarıyla Vatikanlı Ruhban sınıfı üyelerinin çıkarları birbiriyle çok uyuşuyordu. Araştırmacı gazeteci von Roques şuna dikkati çekiyordu: "Biliyoruz ki 1980'li yıllara girildiğinde dünyada uluslararası bir yumuşama süreci başlamıştı, ancak Amerika'daki bazı güçler Batı ile Doğu arasındaki bu yumuşamanın çıkarlarına hiç uymadığını sezmişti. Vatikan içindeki II. Jean Paul karşıtları da 'komünist' Papa'dan kurtulmak istemekteydi."

Gerçekten de ABD'li güçler Doğu Avrupalı Papa'nın Polonya ile Sovyet Rusya'nın arasını düzelteceğinden, dolayısıyla tüm Avrupa'ya huzur geleceğinden çekiniyordu. Yazara göre Vatikan'ın hırs dolu piskoposları ile kapitalizmin kirli çıkarları birleşince o dönemde Batı'nın çevirmiş olduğu dolaplardan en çirkini gerçekleşmişti. Papa II. Jean Paul'ü öldürme girişimi Batılı güçlerin Soğuk Savaş'ta uyguladığı "covert operation"ların en korkusuzca olanıydı.

Türk gladyosunun rolü

Kitabın yazarı Valeska von Roques'a göre o yılların Soğuk Savaş ortamında Papa suikastı çok kirli bir oyundu. Suikast suçu Sovyetler Birliği'ne yıkılarak bu ülkenin uygar dünya dışında kalması amaçlanıyordu. "KGB ve Bulgaristan tezi işte bu nedenle ortaya atılmıştır", diye konuşmuştu yazar. "Bu oyunda bir CIA adamı olan Paul Henze ile kadın gazeteci Claire Sterling çok önemli iki rolü üstlenmişlerdi." Papa suikastında 'Bulgar parmağı' tezinin sahibi tabii gazeteci Sterling değildi. Geri planda ipleri tutan CIA, adamı Henze aracılığı ile bu 'görevi' Sterling'e verir ve kamuoyunu inandırıcı bir dosya hazırlaması istenir. Araştırmaları sonucu ortaya atılan 'KGB+Bulgar tezi'nin uydurma olduğunu kitabında kesinlikle ve inandırıcı bir şekilde kanıtlayan Valeska von Roques, ABD Başkanı Ronald Reagan'ın Soğuk Savaş strateji uzmanı Michael Leeden'in de tezin fikir babalarından biri olduğunu ortaya çıkarmıştı. Amaç, o dönemde Sovyetler Birliği'nin "Kötülüğün İmparatorluğu" olduğunu dünya kamuoyuna inandırmaktı. Önüne konulan verileri bir papağan örneği sorgulama aşamasında ve yargıç karşısında tekrarlayan M. Ali Ağca suçsuz Bulgarların tutuklanmasına ve uzun yıllar hapis yatmasına neden olmuştu.

Kitapta anlatılanlara göre 1983 yılındaki ikinci davayı izleyen Uğur Mumcu yanındaki İtalyan kadın meslektaşına: "Adam çok akıllı, çıkarlarını korumasını da çok iyi biliyor", der. "Ne söylemesi gerektiğinin de bilincinde..." Aynı davada tanık olarak dinlenen Abdullah Çatlı da: "Eğer bu mahkemede Ağca'nın 'Bulgar tezi'nin doğru olduğunu açıklarsak Almanya bize 200.000 dolar verecek, himayesi altına da alacaktı", diye konuşur.

Araştırmacı gazeteci Valeska von Roques iki yılı aşan çalışmaları sırasında İtalya ve Vatikan'dan başka Türkiye'den Amerika Birleşik Devletleri'ne birçok ülkede araştırmalar yapmış, "Papa'ya Komplo" kitabıyla perde arkasındakilerin kimler ve amaçlarının ne olduğunu ortaya çıkarmayı başarmıştı. İtalyan gizli servisi Sismi'nin bir ajanının verdiği bilgiye göre, suikastta iki Amerikalı keskin nişancı da görevlendirilmiş. Bu kişilerin görevi, Ağca silahını kaldırdığı anda öldürücü atışı yapmaktı, ancak son dakikada bu plandan vazgeçilmiş ve keskin nişancılar aynı gün apar topar Amerika'ya dönmüştü. O yıllarda görev yapmış bir başka Sismi elemanı da yazarın dikkatini şuna çekmişti: Fotoğraflarda da görüldüğü gibi Ağca kurşun sıkarken tabancasını 4-5 metre ötedeki Papa'nın başına değil de, aşağı doğru tutmaktaydı. Bu iki olay Papa'nın öldürülmesinden vazgeçilmiş olduğunu, sadece yaralanmasının amaçlandığını kanıtlıyordu.

"Papa suikastta ölmediği için çok mutluyum"


Valeska von Roques'un sayısız tanığa ve zengin belgelere dayanarak kaleme aldığı "Papa'ya Komplo"da anlatılanlar ülkemizi de yakından ilgilendiriyor. Abdi İpekçi cinayeti ile adını ilk kez duyuran Ağca'nın nasıl biri olduğunu yakından izliyor, Türk gladyosunun aktörlerinin Batılı gizli servis örgütlerince nasıl korunduğunu da görüyorsunuz. Kitabında Oral Çelik'e de değinen yazar: "Onun anlattıklarıyla İtalyan yargıç Rosario Priore'nin soruşturmaları sonu ortaya çıkardıkları örtüşüyor", diyor. "Bu nedenle suikastta önemli bir rol oynamış olan Çelik'in açıklamaları çok ilginç kaynak olarak kabul edilmelidir." Akıcı anlatım ve değişik kurgu "Papa'ya Komplo" kitabına bir gerilim romanı akıcılığını veriyor.

Sedat Peker için birkaç yıl önce bir TV röportajında: "O botokslu mafya lideri", diyen Ağca'nın şu sıralar İstanbul'da yaşadığı söyleniyor. 2009 yılında İtalyan Diva e Donna dergisine yaptığı açıklamada iki yıl önce din değiştirerek Katolik olduğunu söylemiş ve: "2010 yılında serbest kalınca Roma'ya gelip sevgili kardeşim Wojtyla'nın mezarını ziyaret etmek istiyorum", diye eklemişti. İki yıl önce de İngiliz Mirror gazetesine şunları söylemişti: „Papa suikastta ölmediği için çok mutluyum… O benim için kardeş gibi olmuştu. 2005'te öldüğünde kendimi kardeşim ya da en iyi arkadaşım ölmüş gibi hissettmiştim.” İngiliz gazetecinin yazdığına göre Mehmet Ali Ağca İstanbul'da sokak hayvanlarına bakarak günlerini geçiriyor!

(*) "Papa'ya Komplo" / Valeska von Roques/ Çeviren: Ahmet Arpad/ Yordam Kitap/ Ocak 2008/ 224 s.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder