TOPLUM Gazetesi, 5 Temmuz 2021
1949'da kurulan Batı Almanya'nın ilk Cumhurbaşkanı Theodor Heuss, 1957 yılında Ankara ve İstanbul'u ziyaret ettiğinde neredeyse benim de elimi sıkacaktı. Dolmabahçe'de motordan indiğinde alandaki karşılayıcılar arasında Alman Lisesi öğrencilerinin de olması doğaldı.
Ertesi gün liseyi ziyaretinde onu daha da yakından görmüştük. Bahçede dizilmiş biz öğrencilere bakarak yürürken bir an durmuş, tam da önümdeki çocuğun yanına gitmiş, elini sıkmış ve onunla Almanca kısa bir sohbet etmişti. On beş yıl sonra Stuttgart'taki üç katlı, parkı andıran bir bahçe içindeki villasının az ötesinde yaşayacağımı o günlerde düşümde görseydim inanmazdım!
Oturma odası, yemek odası, bürosu 1950'li yıllarda Heuss ailesinin kullandığı mobilyalarla olduğu gibi duruyor. Katlardan biri eski cumhurbaşkanının arşivine ayrılmış. Bu arşivde yirminci yüzyıl Almanyası'nın başlangıç yılları belgeleniyor. Bir vitrinde Theodor Heuss'un 1957'deki Türkiye ziyaretinden belgeler var. Onun özel izniyle 1958'de Almanya'ya gelen Ankara meslek enstitüsü mezunu 150 kişi bu ülkeye giren ilk Türk işçileriydi! Arşivlerde onlara „Heuss'un Türkleri" dendiği yazıyor.
Savaşla ünlenen şarkı
Villanın katlarından biri sürekli değişen sergilere ayrılmış. Bir köşede "Lilli Marlene" var. 1915'te Rus cephesine gitmeye hazırlanan asker Hans Leip'ın yazdığı bir şiir Norbert Schultze'nin 1938'deki bestesiyle ve kadın şarkıcı Bunneberg'in (Lale Andersen) repertuvarına almasıyla ünlenir. 1941'de Belgrad'daki Alman asker radyosunun her akşam yayımlamasıyla da "Lilli Marlene" dünya çapındaki ününe kavuşur.
"Kışlanın büyük kapısının önünde
Büyük kapının önünde bir fener var
İşte orada buluşalım
O fenerin altında buluşalım
Eskiden olduğu gibi Lilli Marlene
Eskiden olduğu gibi Lilli Marlene"
Anavatandan binlerce kilometre ötede savaşan Alman askerleri, Lale Andersen'in hasret dolu boğuk sesini dinler, her şeyi unutur. Belgrad radyosuna on binlerce mektup yağar. Radyo her akşamki programına saat 21.55'te Lilli Marlene ile başlar! Savaş sürer gider, şarkı ününe ün katar. Sadece Hitler'in değil, karşı cephedeki "düşman" askerlerine de savaşı unutturur Lilli Marlene. Ünlü yazar John Steinbeck'in dediği gibi "Şarkılar siyasete benzemez, sınırları kolayca aşarlar". Birbirlerini boğazlasın diye cephelere sürülmüş milyonlarca gence her şeyi unutturan bu ezgi bir an için silahları susturur. O, "savaşı durduran şarkı"dır!
Theodor Heuss evinden çıkıp villalar arasından ormana doğru ilerlerken bir başka ünlünün, Ferdinand Porsche ailesinin evinin önünden geçiyoruz. Hitler'in, "Düşük maliyetli bir 'halk' otomobili yap!" emri üzerine Porsche Volkswagen "kaplumbağa"yı yaratmıştı. Sonraki yıllarda Alman Nasyonal Sosyalist Parti'sine ve SS'ye üye olmuş, Hitler'e askeri araç üretmişti. Savaştan sonra tutuklanmış, fakat kimse kılına bile dokunamamıştı. Hitler Porsche'den yararlanmıştı. O savaşın ardından Batı Almanya'yı kurduranlara da gerekliydi!
Şimdi önünden geçtiğimiz villadan vârisleri taşınınca Theodor Heuss'un komşusu görkemli yapı Porsche Konukevi oldu. Stuttgart'taki dev şirket yıllardır rekora koşuyor. Korona krizi de onu etkileyemedi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder