Cumhuriyet, 27 Haziran 2021
STUTTGART – Ahmet Arpad
İnsanoğlu heyecanlanmayı sever. Bu nedenle gazete okurken, televizyon seyrederken okuduklarının, gördüklerinin doğru olduğuna çabucak inanıp heyecanlananlar az değildir. Sosyal medyanın yaşamımızı gittikçe daha çok etkilemeye başladığı günümüzde sadece gerçekdışı haberler değil, onlara inananlar da hızla artıyor. Son yıllarda birileri sosyal medya aracılığı ile toplum insanlarını yanlış bilgilendirme çabasında!
Bir kez bu tuzağın içine düşen, her okuduğuna inanmaya yatkın, daha doğrusu inanmak isteyen kişilerde bir süre sonra korku, iğrenme, şaşkınlık ve nefret gibi duygular görülüyor. Baden-Württemberg Eyaleti İçişleri Bakanlığı'na bağlı "Politik Eğitim Merkezi"nin bir süre önce yaptığı açıklama şöyle: "Son yıllarda toplumda insanların özgürce söyleyebileceklerinin ötesine çıktığını tespit ediyoruz. Konuşma ve yazma özgürlüğünün sınırları yerinden oynatılıyor". Sosyal medya günlük yaşamı abartıyor, birçok kişide psikolojik sorunlara neden oluyor, insanlar ruh ve sinir hastalıkları nedeniyle doktora başvuruyor. Yüzlerce milyon Instagram kullanıcısı günbegün -çoğu kez bilinçli yayılan- gerçekdışı haber ve görselleri, tanımadığı insanlarla paylaşmaktan çekinmiyor. Bir düşler dünyasında yaşayan bu insanlar hep güzel, heyecan verici şeyler okumak, görmek istiyor ancak belli bir süre sonra bu "balon dünya" patlıyor, gerçek ortaya çıkıyor bu, altından kalkması güç psikolojik sorunları beraberinde getiriyor. Ve bu sorunlar Covid-19'la arttı.
Merkel'in yerini kim alacak?
Eylül sonunda Almanya yeni bir başbakan seçecek. Kimin Merkel'in yerini alacağı, hangi partilerin yeni hükümeti oluşturacağı bilinmiyor. Favori yok, ipi kim birinci göğüsleyecek, önceden kestirmek olanakdışı. Böyle bir ortamda kararsız seçmeni etkilemek çok önemli. 2017 genel seçimleri öncesi bazı önlemler almış olan hükümet şimdi de Federal Enformasyon Teknik ve Güvenlik Dairesi (BSI) aracılığı ile milletvekili ve başbakan adaylarının e-posta'larına olası saldırıları engellemeye çalışıyor. BSI Başkanı Arne Schönborm, yabancı ülkelerden hacker'ların özellikle sosyal medya hesaplarından yanlış bilgiler paylaşabileceklerini kaydetti. Burada Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un e-postaları'nın hack'lendiğini, ABD seçimleri öncesinde de dış güçlerin seçim kampanyalarına manipülasyon yaptığı savlarını unutmamak gerekiyor. Eski NATO Genel Sekreteri Rasmussen, tehlikenin ağırlıklı olarak Rusya ile Çin'den geldiğini söylemişti. O yılların istihbarat başkanı Hans-Georg Maassen de "Rusya tarafından seçimleri etkileme girişimine dair artan kanıtlar bulunuyor" demişti. Böyle siber saldırılardan ve yanlış bilgilendirilmelerden 2015'ten bu yana en çok etkilenen AB ülkesinin Almanya olduğu biliniyor.
Demokrasinin temel ilkesi "düşünce özgürlüğü"nün ardına gittikçe daha çok aşırı sağcının sığınmaya başlaması ve kendilerini eleştirenleri "vatan hainleri", "yalancı basın" diye damgalaması da huzur kaçırıcı! Haftalık SPIEGEL dergisinde okumuştum, siyasi görüşlerini Facebook aracılığı ile yayan partiler arasında sağcı popülist Almanya için Alternatif Partisi (AfD) başı çekiyor. Nefret ve fesat yaymanın bir özgürlük olduğuna inananlar sosyal medyada at koşturuyor! Gittikçe daha çok politikacı aşırı sağcıların, Neonazilerin hakaretine uğruyor, hatta ölüm tehditleri alıyor.
İnsanoğlu yapay zekanın kölesi mi?
Resmi açıklamalar doğruysa Alman gençlerinin yüzde 74'ü günde yirmi kez Instagram'a giriş yapıyor, her saniyede -gerçek veya gerçekdışı- altı bin tweet dünyada bir yerlere gidip geliyor! Massachusetts Institute of Technology'nin bir araştırmasına göre, yalan haberler diğerlerine göre yüzde 70 daha hızlı yayılıyor, ortaya atılan görüşler ve kavramlar alışılmış sınırları aşıyor. Bunun toplum için hissedilir ve dramatik sonuçları da gittikçe kaçınılmaz oluyor.
Berlin'deki "Yeni Sorumluluk Vakfı"nın geçen mayısta sonuçlarını açıkladığı bir araştırma, katılımcıların yüzde 46'sının yarı gerçek haberlere veya propagandaya inandığını ortaya çıkarmıştı. Vakıf sözcüsü Anna-Katharina Mesmer'in belirttiğine göre, katılımcıların çoğunluğu internette okuduğu uydurma haber ve bilgileri doğru değerlendirmekte sorun yaşıyor. Tanıtım, bilgilendirme, bilinçli yanlış haber ve kişisel görüş arasındaki farkı kavrayamıyor.
Birilerinin sınırsız özgürlüğün geçerli olduğunu iddia ettiği ancak her türlü kabalığa, saldırganlığa ve psikolojik baskıya "kapıları açık" sosyal medya aracılığıyla yaydığı yalanlara inanan insanların sayısı arttıkça dünya toplumunu bekleyen büyük tehlike de hızla doruğa yükseleceğe benziyor. Günümüzde insanoğlunun zekâ katsayısında (IQ) düşme olduğunu söyleyen, yüzlerce milyon Instagram kullanıcısının gerçeklerden uzak bir düşler dünyasında yaşadığını iddia eden bilim insanları da var. Birilerinin, "yaşamın artık kolaylaşacak", diye getirip önümüze koyduğu kimi yeniliklere bağımlı yaşamak özgürlük mü?.. Yakın gelecekte insanoğlu dijitalleşme ve yapay zekânın kölesi olup gücünü yitirecek mi?
mail@ahmet-arpad.de
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder