Ahmet ARPAD, Toplum Gazetesi/ALMANYA, 21 Mart 2021
Dünya kadınları 1921'den bu yana 8 Mart'ta "Kadınlar Günü"nü kutluyor, kısa süre önce 100. Yıl bütün dünyada kutlandı.
Biz: "Yine bir sürü söz verecekler ve verdikleri sözlerin çoğu yine lafta kalacak, çünkü her zamanki gibi yine rafa kaldırılacak", derken Türkiye Cumhuriyeti 19 Mart 2021 günü kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddeti önleme ve bununla mücadeleyi hedefleyen, 45 ülkeyle tüm AB ülkeleri tarafından 11 Mayıs 2011'de İstanbul'da imzalanmış olan uluslararası bir insan hakları sözleşmesi olan "İstanbul Sözleşmesi"nden apar topar geri çekildiğini açıkladı! Türkiye'nin bu ani kararı Alman medyasında baş haber!
Kadına şiddet Almanya'da da bir sorun
"İnsanın kendi evinde kendini güvende hissetmemesi kabul edilebilir bir durum değil." Bu sözler Federal Aile Bakanı Franziska Giffey'in. Almanya'nın dev süpermarketleri, bakanlığın geçen yılki "Evde güvende değil misiniz?" kampanyasına katılarak ülke çapındaki 26 bin şubesine astıkları afişlerle aile içi şiddete uğrayan kadınları nerede ve nasıl acil yardım alacakları konusunda bilgilendirmişti.
Kadına şiddet ülkenin yıllardır yaşadığı bir sorun. Münih Teknik Üniversitesi'nin kısa süre önce açıkladığı araştırmaya göre, bu sorun korona salgını nedeniyle insanların evlerine kapanması sonucu son altı ayda daha da büyüdü. Aile içi şiddetten sadece kadınlar zarar görmüyor, bu şiddete tanıklık eden çocuklar da doğrudan olumsuz etkileniyor.
Suçluluk ve utanma duyguları yük olarak doğrudan omuzlarına biniyor, günbegün şiddeti yaşayan kimi çocuk öldürülme duygusuyla yaşıyor, içine kapanıyor, daha çocuk yaşta çevresine güvenmeyi unutuyor, duygusuzlaşıyor, saldırganlaşıyor.
Toplumun utancı
Federal Aile Bakanlığı'nın verilerine göre 2018 yılında 34 bin kadın sığınma evlerine kaçmış. Bunlardan yüzde altmışı çocuklarını da yanına almış. Almanya'da 6 bin kapasiteli 400 sığınma evi var. Bunu, aile içi şiddetin giderek arttığı Türkiye ile karşılaştırdığımızda, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın verilerine göre ülkemizde 3 bin 500 kapasiteli 145 kadın sığınma evi olduğunu görüyoruz!
Aile içi şiddet sonucu Almanya'da geçen yıl 122 kadın yaşamını yitirmiş. Federal Kriminal Dairesi'nin de verileri ürkütücü ve düşündürücü: Aile içi şiddetin mağduru 140 bin kadının 6 bini Türk. Resmi verilere göre, kadına şiddet uygulayan 117 bin erkek tutuklanmış, 7 bini Türk. 2019 yılında yapılan "Almanya'da Kadının Yaşamı, Güvenliği ve Sağlığı" konulu bir ankete göre, Türkiye'den gelin gelen kadınların yüzde 49'unun aile içi şiddet yaşadığı açıklanmıştı. Kadına şiddet çoğunlukla insanlarımızın getto yaşamı sürdürdüğü Berlin, Köln, Mannheim, Hamburg gibi büyük kentlerde görülüyor.
Bunun temel nedenleri işsizlik, yoksullaşma ve uyum çabalarının başarısız kalmış olması! Stuttgart Belediyesi'ne bağlı "FrauenFanal" adlı kuruluş, aile içinde sorunlar yaşayan, evden kaçan kadınlara rehberlik yapıyor, onları bilgilendiriyor, avukatları hukuki danışmanlık hizmeti veriyor. Sadece onlar değil, aile içinde fiziksel ve ruhsal şiddeti yaşayan çocukları da bu kuruluştan destek alıyor. Kadına yönelik şiddet sadece onun yaşam hakkını tehdit etmiyor, aile birliğini de ağır yaralıyor, topluma ciddi anlamda zararlar veriyor.
Ne demiş Mao Zedung: "Göğün yarısı, kadınların omuzlarındadır."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder