12 Mayıs 2024

Kayzer Franz Joseph hayranı

Cumhuriyet, 12 Mayıs 2024

VİYANA / AHMET ARPAD

Balkonun büyük pencerelerinden vuran güneşin yakıcı ışığı ile uyandı. Saat on ikiyi geçmişti. Dışarıda güzel bir gün onu bekliyordu. Hemen kalkmadı. Düşüncelere daldı... Birkaç gün sonra Londra'nın güneyindeki güzel Bath kentinde yaşayan babası ziyaretine gelecekti. Yaşlı adam 1937'de ülkesini terk etmeye zorlanan anne ve babasıyla İngiltere'ye sığındığında 10 yaşındaydı. Orada yetişmiş, evlenip çoluk sahibi olmuştu. Kızkardeşi Anna İngiltere'de kalırken o genç yaşında babasının doğmuş olduğu topraklara gelmiş, Viyana'ya yerleşmişti. Yataktan çıktı.

Az sonra Spittelberg semtindeki çatı katının geniş balkonunda oturmuş, Viyana ayaklarının altında güzel bir kahvaltı yapıyordu. Kentin bu tarihi semtinde yirmi yıldır yaşıyordu ve buradan ayrılmayı aklından geçirmiyordu. Osmanlı orduları 1683'teki İkinci Viyana kuşatmasında buralara kadar sokulmuş, fakat yine de kenti almayı başaramamış. Çok uzun yıllar varlıksız insanların yaşadığı, bundan 20-30 yıl öncesine kadar sokak kadınları ile ucuz barların doldurduğu sokaklarda bugün kibar insanlar dolaşıyor, küçük sanat galerileriyle, ilginç lokantalar semti süslüyor. Akşamüstüne doğru evden çıktı. Yokuş aşağı inip sanat müzesinin büyük avlusundan geçti, Ring Caddesi'nin tarihi ıhlamur ağaçlarının altında ağır ağır yürüdü. Yüzlerce ıhlamur çiçek açmıştı, geniş bulvar ne de güzel kokuyordu

Gülümseyerek yoluna devam etti. Kahramanlar Alanı'nı geçti. Hofburg Sarayı'nın önünde günün bu saatinde hâlâ binlerce turist vardı. Saat altıda işe başlayacağı için biraz zamanı vardı. Cafè Hawelka'ya bir uğrayıp tanışlarla çene çalmak fena olmazdı. 2011 yılında tam 100 yaşında vefat etmiş olan Bohemyalı kunduracı oğlu Leopold Hawelka ile eşi Josefine'yi çok iyi tanırdı. Dorotheer sokağında yetmiş yıl boyunca sahibi olduğu, savaşın ardından Viyana'nın çok sevilen bir edebiyatçılar, ressamlar ve gençler kahvehanesi kabul edilen Hawelka'yı artık oğlu Günter işletiyor.

Viyana'da özgürlüğü yaşamak

İngiltere'de yaşadığı delikanlılık yıllarında dedesinden dinlemişti. Avusturya-Macaristan İmparatorluğu döneminde sürekli gelişen kente çoğu el sanatçısı ve tüccar olan Slavlar, Macarlar ile İtalyanlar, Polonyalılar ve Yahudiler akın etmişti. Bu insanlar kökenlerini hiç unutmamıştı. Varlıklı aileler evlerinde Bohemyalı hizmetçiler, Macar aşçılar ve Çek çocuk bakıcıları çalıştırırmış. Dedesinin, "Yaşlı Kayzer Franz Joseph'in Viyanası'nda yabancı unsurların bir araya gelip ortak bir kültür oluşturması için yeterince 'bereketli toprak' vardı" dediğini de anımsadı Hawelka'nın kapısından içeri girerken. Az sonra her zamanki masasında oturmuş, son 70 yıldır hiç değişmemiş eşyalara bakıp acı kahvesini yudumlarken yine geçmişe gitti, monarşi yıllarını gözünün önüne getirdi. Dedesinin: "Viyana'da kişi bütün dünyanın havasını ciğerlerine çektiği duygusuna kapılır, belli bir dilin, ırkın, ulusun ve idealin baskısında olmadığını hisseder, özgürlüğünü yaşardı" sözlerini düşündü. Onun söylediğine göre insanlar dünün Viyanası'nda hüzünlü anları küçük bir şakayla hemen unutuverirdi.

Peki ya bugün? Viyana'ya yirmi yaşında gelmişti. Kent ve insanları son kırk yılda çok değişmişti. Fakat hiç değişmeyen bir şey vardı. Viyana yaşamı! Buradaki yaşam Avrupa'nın hiç bir kentinde yoktur. Viyanalı için opera, operet ve müzik hâlâ günlük politika kadar önemlidir. Belki de müziğe, tiyatroya, sanata olan bu aşırı ilgi Habsburg'ların politik alanda başarılar elde etmesini çok kez engellemişti?

Saat altıya geliyordu. Şef garsonluk yaptığı ünlü lokanta pek uzakta değildi. Graben'de yürüdü. Köşeyi döndü. Lokantanın kapısından içeri girdi. Lokantanın barı eve gitmeden önce birer kadeh atıp sohbet eden sosyete beyleri ve hanımlarıyla doluydu. Hemen küçük odasına geçti, üstünü değiştirdi. Bordo renk uzun ceketiyle, siyah pantolonunu, yeşil ipekten yeleğini giydi. Gür bıyıklarına karışan uzun favorilerini de bir güzel taradı. Aynaya göz attı. Gülümsedi. Şimdi nasıl da Kayzer Franz Josef'i andırıyordu! Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'na 68 yıl boyunca hükmetmiş bu Kayzer'e olan hayranlığı sonsuzdu....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder