TOPLUM, Almanya, 23 Temmuz 2023
Ahmet Arpad
Prag'da saat on ikiye geliyor. Eski belediye binasının tarihi kulesinin dibine toplanmış insanlar. Az sonra küçük kapılar açılacak, figürler dışarı çıkacak, çanlar çalacak. Herkes bekleşiyor... Birden Arnavut kaldırımı yolda nal sesleri. Kara bir fayton görünüyor. Üstü açık. Atlar kara, melon şapkalı faytoncu da. Sadece yolcuları beyazlar içinde. Gelinle damat, ellerinde çiçekler iki de küçük kız. Kulenin dibinde duruyor atlar. Aynı anda çanlar başlıyor çalmaya. İnsanlar heyecanlanıyor. Bir kıpırdama. Kulenin açılan küçük kapılarından ölümle azizler çıkıyor peş peşe. Yüzlerce akıllı telefon aynı anda birkaç bin fotoğraf çekiyor. Sonra çanlar susuyor. İnsanlar ağır ağır dalıyor kentin sokaklarına.
Hitler'den kaçanların torunları
Büyük alana doğru yürüyoruz. Sıra sıra faytonlar, üstü açık tarihi otomobiller gezdirecek müşteri bekliyor. Kocaman binalar, boy boy yüksek sivri kuleler. İnsan nereye, ne zaman bakacağını şaşırıyor. Birkaç adım sonra Paris Caddesi'ndeyiz. Geniş bir bulvar, ağaçlıklı. Prag, kocaman, tarihi, süslü, yüz yıllık yapılarıyla insana Budapeşte ile Viyana'yı çok anımsatıyor. Hepsi elden geçmiş, bakımlı. Altlarında mağazalar, Paris'i aratmayan. Çoğunun sahibinin Amerikalı Yahudi olduğu söyleniyor. Demirperdenin kalkmasının ardından 30 bin Yahudi Prag'a dönmüş, Hitler'den kaçanların torunları.
Az sonra sokaklar daralıyor. Franz Kafka'nın dünyasına giriyoruz. Güney Bohemya'dan gelip Prag'a yerleşen Hermann Kafka'nın oğlu Franz yaşamını Yahudilerin gettosu Josefov'da geçiriyor. Praglı yazarlar Jarovlas Hasek ve Egon Erwin Kisch dostları. Fakat Kafka hep bu çevrenin içinde kalamıyor. Prag'ın değişik semtlerinde yaşıyor. Bu arada birkaç yılını Prag kalesinin gölgesinde uzanan Simyacılar Sokağı 22 numaradaki küçük mavi evde de geçiriyor. Sonra yine taşınıyor, bir başka yere, nehre yakın havasız ve rutubetli iki odalı eve. Zamanla hastalığı ilerliyor. Prag'ı uzun süre için terk ediyor. 1924 yılında Viyana yakınlarındaki Kierling'de öldüğünde 41 yaşında. Prag'ın Zelivskeho mahallesindeki Yeni Yahudi Mezarlığı'nda yatıyor. Moldau kıyısında müzesi var...
En çok birayı Çekler içiyor
Az sonra Karl Köprüsü'nün girişindeyiz. Kalabalık mı kalabalık burası. Turistten geçilmiyor. Satıcılar, ressamlar, müzisyenler, caz müziği ile dans eden turistler... Akşam oluyor Prag'da. Karşı tepede yükselen St. Veit Katedrali'nin sivri kuleleri arasında kıpkırmızı. Prag'da o akşamı ünlü birahanelerden birinde geçirmek istiyoruz. Wenzel alanına yakın U Fleku'ya gidiyoruz. İç avlular, arka bahçe, kemerli salonlar, uzun koridorlar insan dolu. Çoğu kocaman tahta masalara oturmuş, yer bulamayanlar ayakta. Herkes neşeli, kafayı çoktan bulmuşlar. Bira su gibi akıyor. Dünyada en çok birayı Çekler içiyor.
Prag insana Budapeşte ile Viyana'yı çok anımsatıyor. Ne de olsa üçünün de geçmişi aynı monarşi. Kocaman, tarihi, süslü, yüzyıllık yapılar. Hepsi elden geçmiş, bakımlı... Josefov'a doğru yürüyoruz. Hafiften bir yağmur başlıyor. Ahmak ıslatan. Arnavut kaldırım taşları çiseleyen yağmurun ıslaklığında ışıldayan dar sokaklardan hızla geçiyoruz. Az sonra Wenzel Alanı'ndaki Hotel Europe'un kapısından içeri girerken yağmur duruveriyor. Odaya çıkmadan önce bir Becherovka mı içsek? Bara doğru yürüyoruz. Piyanist Viyana ezgileri çalıyor. On üç bitkiden yapılan Becherovka ne de leziz!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder