TOPLUM Gazetesi, Almanya 21.08.2022
İnsanlığın 20. yüzyılda yaşadığı iki dünya savaşı Bertolt Brecht'in (1898 – 1956) yaşamını çok etkilemiştir. Bunu sadece tiyatro eserlerinde değil, şiirlerinde, mektuplarında, öykülerinde ve anekdotlarında da görmek mümkündür. 14 Ağustos 1956 günü yitirdiğimiz Bertolt Brecht sorunlar içindeki topluma seslenirken çok inandığı akılcılığı hiç elden bırakmaz.
1930'lu yıllara girildiğinde Hitler ve çevresinin Almanya'yı ele geçirmeye başladığını sezen Brecht, 27 Şubat 1933 Alman Parlamentosu yangının hemen ertesi günü ülkesini terk eder. Bu değerli insan yaşamını Avusturya, Fransa, İsviçre, Danimarka, İsveç ve Finlandiya'da sürdürür. 1941'de yerleştiği Amerika Birleşik Devletleri'nde 1947'ye kalır. Brecht en önemli yapıtlarını 'sürgün'de gerçekleştirir. Savaş sonrası yaşamını yeni kurulan Demokratik Almanya Cumhuriyeti'nde sürdürür. Bu süreçte ülkeyi yöneten Sosyalist Birlik Partisi'ne üye olmadığı için üst düzey yöneticiler, Brecht'i ilk yıllarda dışlar. Kurduğu "Berlin Tiyatro Topluluğu"nun sahnelediği oyunlar, daha çok gittiği yabancı ülkelerde başarıya koşar!
"Gerçeği Söylemenin Tehlikesi"
Bertolt Brecht'in şu sözü ilginçtir: "Başkalarını aydınlatmak dünyanın en eski 'meslekleri'nden biridir. Mesleğim beni avucunun içine aldı!" Zeki, etkileyici, yerine göre de tartışmaktan kaçınmayan biri olduğunu anekdotlarından oluşan "Gerçeği Söylemenin Tehlikesi" kitabında görüyoruz. Brecht'in tiyatro, bilim, basın, otomobiller, aristokrat komünistler üzerine gülümseten ve düşündüren görüşleri bu kitabındaki anekdotlarda yaşanıyor. Şiirlerden bir seçkinin toplandığı "Açların Ekmeği"nde Brecht'in şu sözleri ilginç: "Büyük ve ünlü şiirler kanımca insanlık için birer belgedir" der. Tiyatro yazarlığı ve rejisörlüğün yanı sıra şairliye de ağırlık vermesinin nedeni budur.
Kimi edebiyat tarihçisi Brecht'in François Villon, Arthur Rimbaud ve Frank Wedekind'den etkilendiğine inanır. O şiirlerini kalburüstü edebiyat çevrelerinin düzenlediği akşamlarda okumayı sevmezdi. Brecht burjuva karşıtıydı, şiirlerini ve şarkılarını gitarı eşliğinde küçük kent lokantalarında ve meyhanelerinde küçük insanlara sunmasını yeğlerdi.
Günümüzde şiirleri hâlâ okunuyor, yapıtları dünyanın değişik ülkelerinde sahneleniyor, üniversitelerde ders programında yer alıyor. "Sen dünyayı değiştireceksin", der Brecht. O, sömürüsüz, dürüst bir dünya için savaş verdi, derin bir toplumsal kaygıya sahip bir öncünün bilinciyle yazdı şiirlerini ve diğer yapıtlarını.
Dirençli, Kararlı Bir Brecht
En verimli olduğu 1926-1956 yılları arasında çoğu ünlü dostuna yollamış olduğu mektuplardan oluşan bir seçkiyi, "Dostlara Mektuplar" yapıtında görmek mümkün. Bu mektuplar Brecht'in görüşlerini, tiyatro çalışmalarını, yaşam koşullarını, iç dünyasını bize iletmekten öteye o yılları tanıtan çok önemli tarihi belgeler de. Yaşamı boyunca sayısız dostuna yazdığı yüzlerce mektuptan bir seçki olan bu kitapta kararlı bir Brecht var. Bertolt Brecht 1920'li yılların sonundan başlayarak her geçen gün kendini daha çok Marx'ın görüş ve öğretilerinin içinde bulur. Almanya'da nasyonal sosyalistlerin ayak seslerinin gittikçe daha çok duyulmaya başlanması, Brecht'i hızla Marx'ın öğretisine çeker.
O günlerde yazdığı tüm şiirlerde, makalelerde ve mektuplarda güçlü, dirençli bir Brecht vardır. O yaşam görevi kabul ettiği 'aydınlatıcılığı' hiç elden bırakmaz! Gerçeklere dayanan "Dinsizin Paltosu" öyküsünde 16. yüzyılda, Roma'da dinsiz olduğu için yakılmış olan Giordano Bruno'nun yaşamını anlatır. Brecht tüm öykülerinde insanın yaşamında söylediklerinin değil yaptıklarının önemli olduğunun üzerinde durur.
Faşizmle Savaş
Brecht'in yapıtlarındaki insanlar 'dünya ruhu'nun kuklalarıdır! Faşizmle savaşta etkili olacak tek silah onun gözünde Marksizm'dir! İnsanın değişken bir yapıya sahip oluşuna Brecht hayrandı. Kendisi de bu yapıda birisiydi. Böyle olmasaydı kısa yaşamında 48 tiyatro eserinin altına imzasını atabilir miydi?
Değişkenliği kadınlarla ilişkilerinde de görülür. Helene Weigel'le evliliğinin (1929 – 1956) yanı sıra Elisabeth Hauptmann, Ruth Berlau ve Margarete Steffin'le olan ilişkileri de ünlüdür!
Brecht uyanık, hep tetikte olan birisiydi, yaşam dolu bir kişiliği vardı. Çalışırken çevresindekilerinden yapabileceklerinden fazlasını isterdi. Yerine göre tartışmaktan kaçınmazdı, ancak o karşısındakine sevecen olmasını da bilen bir insandı. Brecht salt bir tiyatro adamı değildi, estetik kuramcısıydı, ahlakçı ve bir savaşçıydı. O, kendisine eylem alanı seçtiği sanatı ve sanatın gücünü bir bütün olarak kavramış, kuramın yalnızca bir tiyatro kuramı olmadığını, tüm sanat dallarını kapsadığını göstermişti; sinema, opera, şiir, roman, öykü, inceleme gibi alanlardaki üretkenliğini tiyatro ile birlikte sürdürmüştür.
"Rahatsız Edici Biriydi"
14 Ağustos 1956'da Doğu Berlin'de gözlerini bu dünyaya kapattığında 58 yaşındaydı. Ölümünden kısa süre önce yanına çağırdığı papaz ve yazar Karl Kleinschmidt'e şunları söyler: "Arkamdan yazın, Brecht rahatsız edici biriydi! Bu, ölümümden sonra da değişmeyecek!"
Sosyalist-devrimci tiyatro adamı haklı çıktı. Geçen yüzyıl Alman tiyatro ve şiirinin en önemli ismi kabul edilen, yapıtları ölümünden 66 yıl sonra da severek okunan Bertolt Brecht 48 tiyatro eseri, 2300 şiir ve 200 öyküyle arkasında uzun yıllar yitirilmeyecek izler bırakmıştır. Zamanın ruhuna karşı yapıtlarıyla küçük insanı her dönemde, her ülkede hep kendine bağlamasını bilmiştir.
Şu sözü ilginçtir: "Başkalarını aydınlatmak dünyanın en eski 'meslekleri'nden biridir. O beni avucunun içine aldı!"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder