Cumhuriyet 27.01.2013
STUTTGARTAHMET ARPAD
Stuttgart'ta hava kapalı. Yağmur çiseler gibi yapıyor, fakat bereket versin arkası gelmiyor! Fethullah Gülen'i sevdiklerini söyleyenlerin Stuttgart'ta yeni inşa ettiği okul binasının açılış töreni az sonra başlıyor. Yol yürü yürü bitmiyor. Eyalet başbakanı Kretschmann, büyükkent belediye başkanı Schuster, İstanbullu meslektaşı Kadir Topbaş ve Hakan Şükür bu törenin şeref misafirleri! Neyse salona vardık. Gülensever'lere 2004'te açtıkları okul küçük gelmeye başlayınca belediyenin gösterdiği araziye daha büyüğünü kondurdular. Gazeteler: "İnşaata 26 milyon Avro harcandı" diye yazdı ertesi gün. Son 7-8 yıl içinde Almanya'da iyice palazlandılar. Alman okullarında başarısız olan Türk çocuklarını kısa sürede kendilerine çektiler, onlara sahip çıktılar! Her renkten Alman politikacıyı kısa sürede "zararsız Müslüman'' ve "girişken genç işadamları" olduklarına inandırdılar. Böylece bugünkü güçlü konumlarına ulaştılar.
En son başarılarından(!) biri de Berlin'in Spandau semtinde, üzerinde sayısız bina ve kocaman bir otel olan 84 bin metrekarelik bir araziyi yok pahasına satın almaları. Ne mi yapacaklar bu dev alanda? İlk açıklamalarına göre bir "eğitim kampusu." Anaokulundan liseye her şey burada, bir arada! Sizin anlayacağınız bir "eğitim kampusu" değil, bir "eğitim gettosu" kuracaklar. Gülen hareketini ve ideolojisini Almanya'da tanıtmak için son yıllarda çaba gösterenlerin başında gelenlerden biri kabul edilen, onursal başkanlığını Gülen'in yaptığı Berlin FİD derneğinin başkanı Ercan Karakoyun'un, "Gülen hareketi Almanya için bir şanstır!" açıklaması çok anlamlı!
Gülenseverler'in Stuttgart'taki yeni okul binasının inşaatını üstlenen Wolff & Müller ilginç bir şirket. Web sitesinde yazdığına göre, 1936'da kurulmuş ve Hitler döneminde "hızlı bir çıkış" yapmış, 1945'e kadar sayısız büyük projeye imzasını atmış! Wolff & Müller 2010 yılında Stuttgart'ın tarihi istasyonunun bir bölümünü yıkma ihalesini aldığında çok ünlü bir yerel politikacının bu şirketin danışma kurulunda üye olduğu ortaya çıkmıştı. Onun, "Biz Gülen hareketinden değiliz, fakat onun kitaplarını okuyoruz, düşünce ve görüşleri hoşumuza gidiyor" diyenlere olan yakınlığı da sır değil! Partisi namlı bir Gülensever'i 2009 belediye meclisi seçimlerinde aday göstermişti. Şimdi o kişi ve çevresindeki Türk işverenler okulun en büyük destekçilerinden! Yıllarca inatla, "Niçin Fethullahçı değiliz diyorsunuz?" diye sorana, "Gülen adından rahatsız oluyoruz, çünkü o siyaset yapıyor" dediler. Şimdi aynı kişiler ona "hayran" olduklarını itiraf ediyorlar. Çünkü artık atı aldıkları gibi Üsküdar'ı çoktan geçtiler, çekinecek bir şeyleri kalmadı. İşte içinde bulunduğumuz bu aşamada Almanya'daki, yıllardır böylesine yaşamsal konuda sesi pek çıkmayan Türk toplumunu temsil eden kuruluşlara önemli görevler düşüyor… Bu nedenle "Göçmenlerin kültürel kimliklerini kaybetmeden toplumda yer alması için çabalıyor" diye tanıdığımız Berlin'deki Almanya Türk Toplumu yöneticilerine, Gülenseverler'in aralık ayında başkentteki o dev arsayı alması üzerine ne düşündüklerini sorduğumuzda az ötelerindeki gelişmelerden haberleri olmadığını söylemişler ve "Ne yapılabilir ki, arsa alıyorlarsa, biz enerjimizi kendi işimize verelim…" diye eklemişlerdi!
Hocaefendicilerin paralı okullarında Türk öğrencilerin oranı yüzde 90 civarında... Eğitim bilimcilerinin, "Uyumun başarılı olması için sınıflarda yabancı kökenli öğrenci oranı yüzde yirmiyi geçmemeli" demesi hiçbir işe yaramıyor. Gülenseverler'in okulunun açılışında konuşan eyalet başbakanı Kretschmann ("Bu okuldan geleceği parlak öğrencilerin yetişeceğine inanıyorum") ve büyükkent belediye başkanı Schuster ("Eğitim konsepti çocukların uyumunu kolaylaştıran bu okul girişiminiz için tebrik ederim; hem siz, hem de biz kazandık…") bu görüşü paylaşmıyor! Bir yöneticinin aynı gün gazetelere, "Biz bir Alman okuluyuz" diye beyanat verdiği okulun açılışını yapan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş konuşmasında Mevlana'nın bazı sözlerine de değindi. İşte bu konuşmasından kimi bölümler: "...Bu okul büyük bir fedakârlığın sembolü, uyumun en önemli temel taşlarından biridir... Tertemiz çocukları geleceğe hazırlamalı... Onlar güzel ellerde hazırlanırsa bütün topluma kazandırılır..." Topbaş aynı gün Milli Görüş sorumluları ve Gülensever işadamlarıyla da görüştü, akşam belediye başkanı Schuster'in veda toplantısına katıldı ve bir işadamının özel uçağıyla geç saatlerde vatana döndü. AKP milletvekili Hakan Şükür'ün okulun sponsorlarıyla bir araya geldiği basına kapalı toplantıya girenler cep telefonlarını dışarda bırakmak zorunda kaldı... Okulun açılışının ardından görüştüğümüz Hıristiyan Demokrat Parti'li ünlü bir politikacı şu açıklamayı yaptı: "Almanya'da Gülen hareketi şeffaf olmadığından şüpheler oluştuğu için örgütlenmesinin iç yapısını, finansmanını ve hedefini daha açık ortaya dökmek zorundadır."
www.ahmet-arpad.de
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder