30 Ekim 2005

'Türkiye'de muhatap bulamadık'

Cumhuriyet 30.10.2005

Kanser vakalarının artacağını dünyaya ilk duyuran Dr. Ali Savaşer, bu olayda dönemin politikacılarının ve bilim insanlarının sorumlu olduğunu söyledi. Kuş gribinin yeni bir şey olmadığını belirten Savaşer, 'Bilime güvenilmediği için panik var' dedi.
 
- Almanya'da yaşayan bir Türk olarak kimliğinizi sorsalar ne diyeceksiniz?
SAVAŞER - Almanya'nın oluşturmaya çalıştığı bir Avrupa Müslümanlığı kavramı var. Ben o soruya, ''Müslümanım'' diye cevap versem bana nereden geldiğimi soracak. Dolayısıyla benim vermem gereken doğru cevap, ''Ben Türkiye'den geldim ve Türk'üm'' olacaktır. Müslüman kimliğimi kullansam, karşımdakine inandırıcı olmam. Akılcılık orada başlıyor.
Almanya tek kültürlü bir ülke olduğu için öbür kültürleri benimsemiyor. O nedenle de bir Avrupa Müslümanlığı yaratmaya çalışıyor. Ama biz de bu 42 yılda kendimizi doğru tanıtamamışız.
 
- Bütün bu lobi kurma faaliyetleriniz ve çabalarınız sonunda tıkandı kaldı. Nasıl oldu bu?
- Biz önce lobinin çalışma biçimini tespit etme kararı aldık. Bu çalışma biçiminin ileride AB'yle yapılacak çalışmalarda bize örnek olması amaçlanıyordu. Türk lobisi üç temele dayanıyordu. Bilim, kültür ve sosyal çatılaşma. Bütün bunları anlatacak örgütlü bir çalışma olacaktı. Biz insanlarımızı toparlayacak ana hatları da tespit ettik. Almanya için lobinin ana hatları şuydu: Göçmen olduğuna inanmak, göçmen politikası yaparak haklarını aramak ve örgütlenmek, kendi kartvizitimiz olan Türk kimliği ve kültürünü orada tanıtmak. Bir Türk merkezi, bir Türk üniversitesi oluşturma fikri ağır basıyordu. Böylece Almanya, Avrupa ve Türkiye arasında bir köprü kurabileceğimizi hedefliyorduk.
 
- Bir arpa boyu yol alabildiniz mi?
- Alamadık. O arada beş dalda bir Avrupa-Türk üniversitesi kurmaya çalıştık. Bu beş dal şunlardan oluşacaktı: Avrupa ağırlıklı hukuk, uluslararası ilişkiler, Türk dili ve edebiyatı, teoloji (ilahiyat). Ama bu işi başarabilmek için Türkiye'de köprü başını bulamadık. Köprünün hiç olmazsa iki ayağının olması lazım. Birinci ayağını zorluklara, engellemelere rağmen oluşturuyorsunuz. Ama ikinci ayağını bulamadık.
 
DEVLET ÜÇE BÖLÜNMÜŞ
 
- Köprünün ikinci ayağını neden bulamadınız?
- Bunun nedeni çok açık. Örneğin Berlin'de 274 dernek var. Almanya genelinde çok sayıda derneğimiz var. Ama bunlar 40 yıldır hiçbir şey yapmamışlar. Çünkü politikalarını üretememişler. Daha doğrusu kimin için politika üreteceklerini bilememişler. Dolayısıyla da bir boşluk meydana gelmiş. Bir kısım Alman ve Türk partileri ve parti anlayışları dini anlayışlarla doldu. O zaman da ortaya ciddi bir bölünmüşlük çıktı. Bugün bu bölük pörçüklükten çıkmak çok zor. Yine de çıkabiliriz. Söylediğim gibi bilim, kültür, sosyal çatılaşmayla bu bölünmüşlükten kurtulabiliriz.
Ama bunların başarılabilmesi için bir köprünün oluşması gerekiyor. Ben bütün çalışmalar sırasında bizim insanımızın genelde devletinden bir şeyler beklediğini gördüm. Yani ülkesinden ve devletinden kopmamış. Ama öte yandan devlet de üçe bölünmüş. Bir tarafta ABD'nin yeşil kuşak projesine prim veren bir bölüm, 1990'dan sonra buna karşı olan ve ulusalcı diyebileceğimiz devlet bölümü. Bunlar da ikiye ayrılıyor: AB'yi benimseyenlerle benimsemeyenler. Bu tabloda kimle, neyi, nasıl konuşacaksınız ki?
 
- Yani bir anlamda sizin Almanya'daki çalışmalarınıza Türkiye'den hiç sahip çıkılmadı mı?
- Çıkılmadı. Zaten muhatap da bulamadık. Onun üzerine, ''Buradaki bir üniversitede bir Türk lobisi enstitüsü oluşsun ki onunla muhatap olalım'' dedik. Biz Türk lobisi diyoruz, Başbakan geliyor, ''Türkiyelilik'' diyor. Hangisi doğru ki? Böyle olunca orada yapılan bu konudaki çalışmalar da yok olup gidiyor. Zaten Almanya da Türkiyeliliği benimsiyor.
 
- Coğrafyaya baktığınız zaman da Türkiye'nin çok önemli jeopolitik bir konumu olduğunu bizimkiler görmüyor mu?
- Çok önemli bir konumda. Bakın, AB, Yugoslavya'yı yıktı ve enerjiye giden yolda kendi kapısının önünü süpürdü. Ben lobi çalışmaları sırasında, ''2000'li yıllar enerji savaşlarına sebep olacak. Türkiye bu enerji savaşlarında çok önemli bir yerde'' diyordum. Bu çıktı. Biz artık eşitlik ilkesiyle çıkarlarımızı tespit etmeliyiz. Bugün ülkeler arasında dostluk gibi kavramlar yok. Eşit çıkarlar var. Bu çalışmalar da örgütsüz olmuyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder